11.03.2022-16:38 (Son Güncelleme:11.03.2022-16:41)


1

Bir gün bir babanın canı yaprak döner çeker ve oğluna söyler.



2

Oğlu ile lokantaya giden baba çok istediği döneri önce kendisi yemek istemiş. Fakat yaşlı olduğu için yemek yerken zorluk çekmiş. Babanın yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için yemeği sürekli üzerine dökmüş yağı sakalına damlamış.



3

Lokantadaki insanlar da sürekli yaşlı adamın yemek yemesine bakıyorlarmış. İnsanların bakışı aşağılayıcı, tavırları alaycı ve suratlarını ekşitiyorlarmış. Yaşlı adamın yemek yemekte zorlandığını gören adam sabır ve itina ile babasına kendi yemek yedirmeye başlamış. Yaşlı adamın yemeği bittikten sonra oğlu lavaboya götürmüş. Lavaboda babasının elini yüzünü iyice yıkamış, üstünü başını silip temizlemiş, saçını sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkarmış.



4

Lokantada bulunanların insanlar, baba oğula hala kötü bir şekilde bakmışlar. Yaşlı adamın oğlu hiçbir bakışı umursamamış yüzünde hep tebessüm varmış. Sebebi ise babasının çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için. Baba oğul yedikleri yemeğin parasını ödemişler ve çıkmak için yola koyulmuşlar. Restorandan çıkarken arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş.



5

Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı? Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum! Yaşlı amca, Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun! Ne bırakmışım ki amca? Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun! Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salon. Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu. Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını. Baba Şunu istiyorum. Baba Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.



6

Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki, Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter! Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır. Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk. Ama belki de hiç sormadık ona: Baba Senin benden bir isteğin var mı? Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, “Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?” diye. İlk başta “Her ikisini.” desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, “Annemi.” diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu. Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu.



7

Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın. Düşünüyorum da baba hakkında bir sure inmiş olsaydı, kesin babaya da yemin edilirdi: Andolsun ekmek kokan nasırlı ellerine! Andolsun hep kaygı taşıyan gözlerine! Andolsun içine akan kutsal gözyaşlarına! Andolsun keder dağına dönüşen yüce kalbine! Andolsun gururuna, garipliğine, kadri bilinmeyen kadrine! Cennet senin ayaklarının altında olmasa da.



8

DNC Medya
DNC Medya

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR