Son günlerde herkes “Bir Başkadır" dizisinden bahsediyor. Diziyi Netflix’e geldiği gün izlemiş, birinci sezonunu aralıksız izleyerek bitirmiş biri olarak ilk başta bu kadar çok gündem olmasına şaşırmadım desem yalan olur. Daha çok Nuri Bige Ceylan filmlerinde olduğu gibi dizi ağır akıyor. Bu kadar çok abartılmasının iyi bir PR çalışması olduğunu düşünüyorum.
Bir Başkadır birbirimizi nasıl başkalaştırdığımızı, sebepsiz yere tanımadan nasıl ön yargılar ile yanaştığımızı adeta yüzümüze vuruyor. Ve tabi aynı topraklarda ne kadar farklı hayatlar sürdüğümüzü de. Bu farklı hayatlar bir noktada birbirine değdiği zaman olanları ustalıkla anlatıyor dizi.
Her iki tarafın tam ortasında kalan bir psikoloğun bile hatalarını, çırpınışını görüyoruz aslında. Beş parmağımızın da beşi bir değil. Ama elimizle bir şey yapmak istediğimiz zaman hepsine, en önemlisi hepsinin yan yana gelmesine ihtiyaç duyuyoruz. Eli el yapan o parmaklarsa; bizi Türkiye yapan da her bir farklı birey.
Çok farklıyız ama biz böyle sapa sağlam ayakta durabiliyoruz. Farklılıklarımızı severek bir arada yaşamayı öğrendiğimizde çok daha güzel olacağız. Tıpkı “Hayat Bayram Olsa” şarkısında ki gibi…
Netflix’te “Kuşlarla Dans” adlı çok güzel bir belgesel var. Bir ormanda yaşayan birbirinden farklı görünümlü yüzlerce kuşu gösteriyor. Görüntü olarak birbirinden öyle farklılarki izlerken inanamıyorsunuz. Ama onlar kuş oldukları halde bizim gibi akılları olmadan bile görüntüsü farklı olduğu için birbirlerini ormandan atmaya çalışmıyorlar. O yüzden o orman kuş çeşitliliğiyle büyüleyici bir atmosfer sunuyor.
Büyüleyici demişken… Herkes Öykü Karayel’in büyüleyici oyunculuğundan bahsediyor. Öykü Karayel güzel olduğu için ya da hatrı sayılır çevresinden dolayı tepeden yerleştirilmiş bir oyuncu değil. Tiyatro kökenli. Zaten tiyatroda oynadığı bir oyunda keşfedilip Kıvanç Tatlıtuğ ve Buğra Gülsoy ile “Kuzey Güney” dizine dahil olarak televizyon dünyasına adım attı. Yıllar önce Hürriyet gazetesi Kelebek ekine ilk verdiği röportajını okuduğumda kibirden çok uzak halkla iç içe bir kızı okumuştum. Otobüs kullanan, artık beni orada tanıyacaklar diyor, neler hissedeceği konusunda heyecan duyuyordu. Şimdi hiç olmadığı kadar oyunculuğuyla ön planda Öykü.
Evet, oyunculuğu fazla abartıldığı kanaatinde de olsam güzel oynamış. Ama bence dizide şahane oyunculuğu en çok konuşması gereken Öykü değildi.
Hasta ve deli rolünü oynamak her zaman çok daha zordur. Ruhiye rolünde Funda Eryiğit o kadar gerçekçi oynamış ki onu izlerken içiniz acıyor. Ruhiye’nin düzeldiği bölümlerde ses tonu, konuşması ve hareketleri bana aynı Nehir Erdoğan’ı anımsattı. Sanki Nehir Erdoğan’ı izliyorsunuz. Hele son bölümde eşiyle yerde oturup konuşmalarını dinlerseniz, Nehir Erdoğan ile Şahan Gökbakar’ın hayat verdiği Recep İvedik’in konuşmasını dinliyor gibi olacaksınız. Yasin’in konuşma ve sesi Recep İvedik’in etkisinde kalınarak oynanmış gibi. Doğallıktan biraz uzak kalmış malesef. Rol rol geliyor diğer sahici oyunculukların arasında…
Zihinsel engelli bir kardeş rolündeki Öner Erkan adete oyunculuğunu konuşturmuş. Benim diyen oyuncuya taş çıkarıyor. Adeta gözleriyle konuşuyor. En iyi erkek oyuncu Altın Portakal’ına sahip Öner Erkan, bu ödülü ne kadar hakederek aldığının altına bir kez daha imzasını atmış.
Bu sıralar övgüyle söz edilen bir diğer oyuncu da Ezgi Mola. “Masumlar Apartmanı” dizisiyle sosyal medyada çok konuşuldu. Bazı belediyeler sosyal medya hesabından paylaşımlarda bile bulundu.
Tam her şey zirvedeyken Sabah Gazetesi | Magazin Servisi Ezgi Mola’nın hamile olduğunu ortaya attı. Ezgi Mola’nın evlenmeden çocuk dünyaya getireceğine pek ihtimal vermedim açıkçası. Tanıdığım kadarıyla değerlendirdiğimde, asparagas bir haber olduğu çok açıktı. Ama artık kimsenin ne yapacağı kestirilemediği için doğru olabilirdi de…
Masumlar Apartmanı’nın dün akşamki bölümünde Safiye’nin unutamadığı gençlik aşkı tam karşı binaya yerleşti. Bu hamilelikten dolayı Safiye evlenecek mi? Gençlik aşkı, sırf bu hamilelik nedeniyle mi diziye dahil oldu gibi sorular düşünülmeye başlanmıştı ki Ezgi Mola bu haberi hemen yalanladı. Ezgi Mola bu haberi yalanladı ama habercilikte bir kez daha harcanmış oldu. 1-2 saat konuşuldu ama yine magazin haberciliği yara aldı. Magazini boş iş olarak yorumlayan bu kadar çok insan varken ve her zaman en çok okunan zaten magazin haberleriyken böyle yalanlar en çok bizim itibarımıza zarar veriyor. En kötüsü de kurunun yanında yaşta yanıyor!
Twitter: @tugcearibas