Kadim
dostum gazeteci-yazar Ersoy Dede, benden haber365 sitesi için yazı isteyince
doğrusu yoğunluğuma rağmen hem kendisi ile olan hukukumuza binaen hem de
ülkenin genel durumuyla ilgili derinden hissettiğim kaygıları dile getirme
imkanını zayi etmek istemedim.
Bugün son
derece kritik bir süreçten geçiyoruz. Siyaset kısırlaştı, ekonomik durum iç
açıcı değil, sosyolojik bütünlük sarsılmaktadır. Bütün bu sorunların kök sorunu
ise Kürt meselesidir.
Türkiye
öyle ya da böyle bu sorunu çözecek bir yol haritası çizmek zorundadır. Zira
ülkenin çevresini saran ve istikrarsızlığa mahkum olan ülkelerdeki temel sorun
da budur. Irak’ın temel sorunu Kürt meselesidir, İran’ın baş sorunu da
Suriye’nin temel sorunu da budur.
Türkiye
bu ülkelerle kıyaslanamayacak kadar güçlü ve istikrarlı bir ülkedir kuşkusuz.
Türkiye’deki
Kürtlerin durumu, bahse konu diğer ülkelerdekilerden elbette çok farklıdır.
Gerek demokratik sistemin işleyişi gerekse de toplumun yoğun entegrasyonu
buradaki sorunu diğerlerinden farklı kılmaktadır.
Ancak bu
durum bir rehavete neden olmamalı ve Türkiye bu kaosun kendisine sıçramasını
engelleyecek adımlar atmak durumundadır.
Yapılması
gereken ilk iş Kürtlerle ilgili nasıl bir politika izlemek istediğine karar
vermek ve bunun gereğini de yapmaktır. Yasal ve hukuki bir ayrımcılığın
olmaması sosyolojik ve siyasi bir sorunun da olmadığı anlamına gelmiyor.
Meselenin
sosyolojik, siyasi ve diplomatik boyutu birlikte aynı ortak akıl ile ve dil ile
ve de senkronize bir şekilde ele alınıp üzerinde çalışılması gerekir.
Denilebilir
ki şimdiye kadar bu sorunun çözülmesindeki en büyük handikap da budur. Bütün
boyutların aynı anda ele alınmamış olmasıdır. Bugün çözüme daha yakınız yarın
daha uzak.
Çözüm
için ne öneriyorsun diye soranlara tek bir cevap yeterli olacaktır, bu ülkede
Kürtlerin kendilerini birinci sınıf vatandaş olarak hissetmemelerinin sorumlusu
olarak onları suçlamaktan vazgeçip resmi ideolojinin bir günahının olup
olmadığını düşünmeye başlamalarını öneririm.
Bugünlerde
işin terör boyutunu büyük oranda halletmiş olmasının sağladığı rahatlıkla
kulağımızın üstüne yatmayalım.
Milletin
gönlündeki ütopyası ile devletin kızılelmasının birbirinden farklı olmasının
sorumlusu halktır demek en kolay ve en basit olan yoldur.
Her bir
vatandaşın rüyasını gerçekleştirecek bir kuşatıcılığa sahip olmak için
çabalamak gerekir.
Devletin
içindeki cuntacı bir ekibin yüzyıla yakın bütün ideolojik aygıtları ve baskı
unsurları ile yürüttüğü gayri nizami harbin tahribatlarını rehabilite etmekle
de başlayabilirler bir sorun var mı diyenler.
Ez cümle
Türkiye’nin ilk üç sorunu; Kürt meselesi, Kürt meselesi ve Kürt meselesidir.