Nöroloji Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Nevin Pazarcı ise sadece tek taraflı güç kaybının inme belirtisi olarak algılanmaması gerektiğini söyleyerek önemli uyarılarda bulundu: “İnme, klinik bir tablo. Bu klinik tabloya yol açan şeyse ya beyin damarlarındaki bir embolinin, yani pıhtının yol açtığı tıkanma sonucu oluşan, beynin kanlanmasının bozulması; ya da bazen kanama ile ortaya çıkabilen bir durum. Bilinç değişikliği, bir tarafta güçsüzlük, uyuşukluk, bazen nöbetlerle birlikte de bize gelebiliyor hastalar. Konuşma bozukluğu, anlama bozukluğu, görmenin ani olarak tek taraflı kaybolması şeklinde ortaya çıkabiliyor belirtiler. Çok çeşitli semptomları olduğu için ve hastalarımız da bazen sadece tek taraflı güçsüzlük durumunu inme olarak kabul edip diğer semptomları gözden kaçırabiliyor ve hastaneye gidişler gecikebiliyor. İlk 6 saat bizim için çok değerli. Bu 6 saatin de özellikle ilk 3 saati. Çünkü ne kadar erken müdahale edersek o kadar fazla dokuyu yeniden kanlandırıp kurtarabilme şansımız oluyor. Zaman geçtikçe hem bu kurtarma işlemi bu kadar garantili bir şekilde ortaya çıkmayabiliyor, hem de gecikmeden kaynaklı birtakım komplikasyonları daha sık görebiliyoruz. İnmeye akut dönemde müdahalenin yapılabilmesi için hastanın böyle bir merkeze götürülmesi çok önemli. Bunun için de mutlaka 112’den destek almak gerekiyor. Kendi başımıza çıktığımızda, hangi hastanede inme merkezi var, onu bilemeyebiliriz. Ama 112 merkezleri hastanelerin acilleriyle daha hasta yoldayken iletişime geçtiği için, zaman kaybı önleniyor."
Doç. Dr. Pazarcı, inme şüphesinde yapılan en büyük hatanın hastaya evde müdahale edilmeye çalışılması veya geçmesinin beklenmesi olduğunu belirtti ve sözlerini şöyle noktaladı: “Hastada birtakım şikayetler ortaya çıkıyor ve bekleniyor geçer diye. Düşündük, getirmedik diyenler oluyor örneğin. Düşündük dedikleri zaman içerisinde hasta, müdahale edilebilecek zamanı kaçırmış oluyor. İkincisi de inmeyi durdurmak için hastanın soğuk suya tutulması ya da açık havaya çıkartılması, bir şeyler yedirilmeye çalışması gibi, olayı daha da kötüleştirecek ya da hiçbir faydası olmayacak birtakım müdahalelerin yapılması. Yapılacak en doğru şey hastanın havayolunu güvenceye alıp rahat nefes almasını sağlamak ve hemen 112’ye haber verip en yakın inme merkezine götürülmesini sağlanmak. Bazen pıhtı kendiliğinden dağılabiliyor. Hastalar çok kötü bir durumda ve arkadan bir miktar toparlayınca o kendiliğinden dağılma dönemi içerisinde zaten geçecek olan tablolar, vatandaşlarımız tarafından ’Soğuk suya tuttuk geçti’ şeklinde algılanıyor. Oysa bu zaman zarfında tedavi süresini çok geçirmiş olarak hastalar bize ulaşmış oluyor maalesef."