Böbreklerin idrar kanallarında ve üreterde ortaya çıkan bir tümör çeşidi olan üst idrar yolları tümörleri, sık görülmediği için tanı konmakta çoğu zaman zorlanılmaktadır.
Konu hakkında önemli bilgiler paylaşan Prof. Dr. Tolga Akman, üst idrar yolları kanseri hakkında şöyle dedi:
''Çoğunlukla mesanede görülen ürotelyal tümörler bazı durumlarda üst idrar yolunda da görülebilir. Bununla birlikte, bu tümörlerin görülme sıklığı daha düşüktür ve genellikle ileri yaşta bireylerde ortaya çıktığı söylenebilir. Üst idrar yolunda görülen ürotelyal kanser hem toplam ürotelyal kanser vakalarının hem de böbrek kanserlerinin yaklaşık yüzde 5’ini oluşturur. Vakaların yüzde 10’unda ise bu kanser türüne mesane kanserinin de eşlik ettiği söylenebilir. Epitel hücreli karsinom ya da ürotelyal karsinom olarak da adlandırılan üst idrar yollarında görülen tümörler diğer tümörlere göre daha nadir olarak görülse de bu tümörlerin oldukça saldırgan yapıda olduğu unutulmamalıdır.''
Sigara kullanmak kanser riskini artırıyor
Üst idrar yolları kanserine yol açan faktörleri sıralayan Prof. Dr. Tolga Akman, bazı risk faktörlerinin kanserleri kontrolsüz çoğalmasında etkili olduğunu ifade ederek kansere neden olan etmenleri şöyle sıraladı:
''Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı, yaş, cinsiyet, ırk, kimyasal maddelere maruz kalmak, genetik faktörler, radyasyona maruz kalmak, ağrı kesiciler gibi bazı ilaçların kullanımı, yüksek tansiyon ve aşırı kilo''
Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımının üst idrar yolları kanserinin en büyük risk faktörlerinden biri olduğunun altını çizen Akman, yapılan araştırma sonuçlarına göre sigaranın ürotelyal kanser riskini yaklaşık olarak 3 kat artırdığını belirterek şunları kaydetti:
''Tütün ürünleri, aynı zamanda renal pelvise oranla üreterde daha sık tümör oluşumuna neden olur. Asbest ve kadmiyum gibi kimyasal maddelere maruz kalmak da önemli risk faktörlerinden biridir. Özellikle deri, tekstil, kauçuk üretimi gibi sanayi kollarında yaklaşık olarak 10 yıl çalışan kişilerde bu kanser türünün görülme riski daha fazladır. Yaş ve cinsiyet de risk faktörleri arasında yer alır. Özellikle 50-60 yaş grubundaki erkeklerde üst idrar yolları kanseri görülme olasılığı kadınlara oranla daha yüksektir. Genetik faktörler açısından bakıldığında, ailesinde ve 1. dereceden akrabalarında daha önce üst idrar yolları kanseri ya da ürotelyal kanser öyküsü bulunan bireylerde bu kanserin görülme olasılığı, ailesinde kanser öyküsü olmayan bireylere oranla daha fazladır. Mesane tümörü de üst üriner sistemde kanser gelişimine neden olabilir. Alt üriner sistemde yer alan mesanede ürotelyal kanserin daha yaygın olarak görüldüğü söylenebilir. Bu anlamda, üst ya da alt üriner sistemde herhangi bir tümörün tespit edilmesi durumunda, böbrek, üreter ve mesanenin birlikte kontrol edilmesi gerekir. Genetik faktörler dışında, bütün bu risk faktörlerinin genel anlamda çevresel faktörler olduğu söylenebilir. Bu nedenle, üst idrar yolları kanserinden korunmak amacıyla yukarıda sayılan risk faktörlerinden kaçınılması ve buna uygun bir hayat tarzının benimsenmesi kritik önem taşır.''
İdrar rengi kanser belirtisi olabilir
- İdrarda açık ya da koyu kırmızı renkte kan
- İdrar yaparken acı ya da yanma hissi
- Tümörün görüldüğü bölgeye bağlı olarak sırt, böbrek ya da karın çevresinde ağrı
- Metastaz durumunda nefes darlığı, kemik ağrısı ya da göğüs ağrısı
- İleri derecede ani kilo kayıpları, iştahsızlık ve halsizlik
Peki, üst idrar yolları kanseri tanısı nasıl konur?
Üst idrar yolları kanseri tanısında hastanın tıbbi öyküsü, fiziksel muayene, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemlerinden yararlanıldığı söyleyen uzman isim bu soruya şöyle cevap veriyor:
''Belirtilere göre hastanın ailesinde herhangi bir kanser veya üst idrar yolları kanseri öyküsü olup olmadığı öğrenildikten sonra fiziksel muayenede ele gelen herhangi bir kitle olup olmadığına bakılır. Kan ve idrar testleri de önemli tanı yöntemleri arasında yer alır. Özellikle idrarda gözle görülmeyen kan olup olmadığı mikroskop altında incelenen idrar örneği sayesinde açığa çıkabilir. Bunun yanı sıra, kesin tanı için genellikle görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Bu yöntemler aynı zamanda tümörün boyutu, yeri ve varsa yayılım alanı hakkında da bilgi verir. Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), ultrasonografi ilk aşamada kullanılan yöntemlerdir. Bazı durumlarda hastalara kontrast bir madde enjekte edilerek kanserli hücrelerin olduğu bölgelerin görüntülenmesi sağlanır. Kanserli hücrelerin metastaz yapması (yayılım) durumunda ise kemik taraması ve göğüs grafisi de istenebilir. Bu yöntemlerin dışında tanı sürecinde endoskopik yöntemlerden de yararlanılabilir. Üreterorenoskopi sayesinde tümörden doku örneği alınarak biyopsi uygulanır ve bu sayede kanserin evresi ve tümör tipi belirlenebilir.''
Tedavi yöntemleri hakkında konuşan Akman, tedavi planının tümörün boyutuna, yerine ve metastaz yapıp yapmadığına bağlı olarak belirlendiğini söyleyerek, hastanın yaşı ve genel sağlık durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini aktararak şunları ifade etti:
''Tedavi yöntemi olarak hemen hemen her vakada cerrahi yöntemlerden yararlanıldığı söylenebilir. Özellikle erken evrede teşhis edilen tümörler cerrahi operasyonla alınarak iyileşme süreci hızlandırılabilir. Bununla birlikte, eğer tümör metasraz yapmışsa ilaçlı tedavi (kemoterapi) en önemli tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkar.''