Türkiye’nin özellikle de son yıllarda, jeo-stratejik avantajını aktif olarak kullanma kabiliyeti konusunda olumlu bir ivme kazanması tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Bölgede üretim, ihracat ve yönetim merkezi olan Türkiye, çok uluslu şirketleri için adeta bir çekim merkezi konumunda.
Türkiye; stratejik konumu, serbest ticaret ağı, güçlü lojistik altyapısı, üretim çeşitliliği, devlet tarafından verilen yüksek teşvikler, maliyet avantajlı nitelikli iş gücü, güçlü sanayi kümelenmesi ve liberal pazar ekonomisi ile, uluslararası şirketler için küresel küresel değer zincirine bağlanma noktasında geniş fırsatlar sunuyor.
Koronavirüs salgını sonrasında yeniden şekillenen küresel tedarik zincirinde stratejik bir üs haline gelen Türkiye, jeopolitik konumu ve sunduğu maliyet avantajıyla çok uluslu şirketlerin yeni gözdesi olmaya aday.
AVRUPA’DA KIRILAN TEDARİK ZİNCİRİ, TÜRKİYE LEHİNE TEKRAR ÖRÜLÜYOR
Uluslararası finansal derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in yaptığı son analizlere göre Türkiye, Avrupa'nın yaşamakta olduğu tedarik zinciri değişimlerinden en çok kazanç sağlayacak ülke konumunda. Bu anlamda Türkiye'yi, Çekya, Polonya ve Romanya izliyor.
Küresel tedarik zincirinde meydana gelen kırılma sonucunda, Asya ve özelikle Çin'e bağımlı bir ağdan üretim kalitesi ve lojistik avantajları sebebiyle Türkiye'ye bir yönelmenin gerçekleşmesi olası görülüyor. Bu sebeple Türkiye'ye yönelik yatırımların artacağı yönündeki bir beklenti gayet gerçekçi görünüyor.
Hatırlayacak olursak geçtiğimiz günlerde, İsveçli mobilya şirketi IKEA, Polonya hazır giyim firması LPP, Alman ilaç firması Boehringer Ingelheim ve Belçika paketleme şirketi DW Reusables Türkiye'ye yapmayı planladıkları büyük montanlı yatırımlar ile gündeme gelmişlerdi.
ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER, DAHA FAZLA TEDARİKÇİ AĞI İSTİYOR
Hem jeopolitik riskler hem de salgının maruz kaldığı güvenlik açıklarına bir cevap olarak şirketlerin üstünde hissettiği baskılar artıyor.
İtalya merkezli Benetton Group, Asya'daki düşük maliyetli üretim merkezlerinden aşamalı olarak çekildiğini ve Sırbistan, Hırvatistan, Türkiye, Tunus, Mısır'daki üretimlerini arttıracağını dile getirdi.
Benetton Group İcra Kurulu Başkanı Massimo Renon, yaşanan küresel gelişmeler hakkında, ‘Üretim süreci ve ayrıca nakliye maliyetleri üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak için stratejik bir karar’ şeklinde konuştu.
Alman moda devi Hugo Boss'un CEO’su Daniel Grieder de Manager Magazin'e yaptığı açıklamada, ‘Yakın yerlerde üretimi önemli ölçüde genişleteceğiz. O zaman trendlere daha hızlı ve dar boğazlara daha esnek tepki verebiliriz. Bu gerçek bir rekabet avantajıdır.’ şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
KOVİD-19'DAN SONRA TEDARİK ZİNCİRİNE NE OLDU?
Harvard Business School Öğretim Üyesi Prof Dr. Willy C. Shih’in konu ile ilgili yaptığı değerlendirmede, ‘ABD-Çin ticaret savaşıyla birleşen bu gelişmeler, ekonomik milliyetçilikte bir yükselişi tetikledi.’ yorumunda bulundu.
Prof. Shih, küresel pazarda kendi paylarını korumak isteyen Çin merkezli çok uluslu firmaların dahi düşük teknolojili, emek yoğun üretim için Mısır, Etiyopya, Kenya, Myanmar ve Sri Lanka gibi ülkelere yöneldiklerini belirtti.
TÜRKİYE, ULUSLARARASI YATIRIMLARA NASIL BAKIYOR?
Avrupa ve Orta Doğu'yu birbirine bağlayan konumuyla tarih boyu önemli bir politik aktör konumunda olan Türkiye, küresel tedarik zincirlerinde meydana gelen değişikliklerden de yararlanmak istiyor. Bunun için ticari teşviklere ve lojistik altyapısına yoğunlaşan Türkiye, ‘uluslararası yatırımcılara her zaman kapımız açık’ mesajını veriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yatırımcılara, ‘Türkiye'ye güvenip yatırım yapan hiç kimse pişman olmaz. Tam tersine sağladığı büyük kazançla hep memnuniyet duyar’ şeklindeki çağrılar yapılmakta. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, ‘Ülkemiz ve dünyadaki tüm yatırımcıları küresel üretim ve lojistik sisteminin yeni baştan kurulduğu şu dönemde Türkiye'nin kendilerine sunduğu imkanları ve fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. 'Gelin hep birlikte kazanalım' diyerek kapılarımızın yatırımcılara sonuna kadar açık olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum.’ İfadelerini kullanıyor.
TÜRKİYE HEM REKABETÇİ HEM DE ESNEK BİR YAPIYA SAHİP!
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu’nun Türkiye'nin güçlü bir üretim ve tedarik ağına sahip olduğuna dikkat çekerek, ‘Dışa bağımlılığı aşağı çekecek, istihdamı artıracak ve teknolojik dönüşümü hızlandıracak yatırımlara büyük önem veriyor; teşvik ediyoruz’ ifadelerini kullandı.
Salgın sürecini doğru yöneten ülkelerin gelecekte dünya ekonomisine yön vereceğini belirten Dağlıoğlu, ‘Hem dinamik hem rekabetçi hem de çevik ve esnek bir yapıya sahip olan Türkiye de başarılı hamleleriyle salgın sürecini başarıyla yöneten ülkeler arasında yer alıyor. Tüm bu gelişmeler ile, tüm dünyada tedarikte güvenliğin daha da öne çıktığı bir döneme girildi. Bu dönemde Türkiye'nin yatırımcılara sağladığı temel değerlerle, küresel tedarik zincirlerinde daha da kritik bir yer tutacağına ve önemli yatırımlar çekeceğine inanıyoruz.’ Şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'NİN YÜKSEK VASIFLI İŞ GÜCÜ VE STRATEJİK COĞRAFİ KONUMU
Almanya’da yaşanan su sıkıntılarına karşı kalıcı çözümler geliştirmeye çalışan Almanya merkezli su pompası üreticisi WILO'nun Gelişen Pazarlar Satışlarından sorumlu Başkan Yardımcısı olan Jens Dallendörfer’in AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, ‘Zaten WİLO, 1992'den beri Türkiye pazarına güveniyor. Türkiye'nin yüksek vasıflı iş gücü ve Avrupa ile Asya arasındaki elverişli ve stratejik coğrafi konumu sayesinde üçüncü ülkelere ihracat için bir merkez olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz.’ Diyerek, Türkiye’nin küresel pazardaki güvenilir konumuna işaret etti.
TÜRKİYE, BÖLGESELLEŞMEYE GEÇİŞTE POTANSİYEL BİR MERKEZ KONUMUNDA
PwC Türkiye Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Şirket Ortağı olan Tolga Baloğlu, yaptığı açıklamada Türkiye’nin büyüyen, çeşitlenen ve artık bölgesel dinamiklerin önem arz ettiği küresel tedarik zincirindeki önemli konumunu ifade ederken, ‘Türkiye, son zamanlarda makroekonomik alan ve ürün piyasası verimliliğinde düşüş gösterirken, teknoloji benimseme, altyapı ve iş gücü piyasasında ilerleme kaydetti. Makroekonomik ortam ve iş gücü piyasası, gelişim için potansiyeli en yüksek alanlardır. Bu alanlardaki iyileştirmelerle ve büyük pazar büyüklüğünden yararlanarak Türkiye, bölgesel bir üretim, ticaret ve lojistik merkezi için daha da çekici bir yer olma fırsatını yakalayabilir’ şeklindeki ifadelere yer verdi.