Geçtiğimiz günlerde Türkiye Basketbol Federasyonu başkanlığına adaylığını açıklayan Erman Kunter, seçim için zaman iyice daralırken vaatleri ile ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Erman Kunter, Türkiye Basketbol Federasyonu başkanlık seçimi öncesi yaptığı açıklamalarda ;
BÜTÜN ADAYLARA BAŞARILAR DİLİYORUM
Üç adayız ve zor bir süreçten geçiyoruz. Yarışta yer alan bütün adaylara başarılar dilerim. Çok enteresan bir yarış olacak. Hidayet Türkoğlu 1997 yılında ilk kez benim tarafımdan A Milli Takım’a çağırıldı, sonra da bir dünya yıldızı oldu. Bu benim için gurur nedenidir. Diğer aday Harun Erdenay. Babası Kemal ağabeyin benim üzerimde çok emeği vardır. Basketbola İTÜ’de başladım. Kemal ağabeyle basketbolumu çok geliştirdim. O zamanlar sahanın kenarında top oynayan küçük bir çocuk, Avrupa’nın en önemli oyuncularından biri oldu, en skorer ismi oldu. Türkiye’nin bu iki önemli ismiyle yarışa çıktık. Bu olay benim için mutluluk verici. Basketbolun içinden gelen üç adayız. Her iki adaya da başarılar diliyorum.
FEDERASYONDA SAVURGANLIK VAR
Kiminle konuştuysak sorunların günden güne büyüdüğünü görüyoruz. Kapanan kulüpler var, kapanmaya yakın kulüpler var. Bu da değişimin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bir tek şey söyleyebilirim ki, basketbol maalesef çok dar bir alana sıkışmış durumda. Anadolu’da basketbolun büyük bir eksikliği var. Bizim değişim hareketimizin önemli noktalarından birisi bu. Basketbolun iyi yönetilmediğini ve kaynakların iyi kullanılmadığını düşünüyoruz. Bir savurganlık var. Anadolu’da karınca gibi çalışan bir sürü insana kulak verdiğimizde değişim talebinin de ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. 4 temel unsurumuz var. Şeffaflık, liyakat, verimlilik ve katılımcılık. Başta kulüpler olmak üzere bütün basketbol ailesindeki paydaşlar, federasyonun bütçesini öğrenmek istiyorlar. Bu nedenle denetleme kuruluna büyük bir önem veriyoruz ve kendilerine yetki veriyoruz. Ayrıca temas halinde olduğumuz bir uluslararası kuruluşun da denetlemesini istiyoruz. Herkes basketbol federasyonunun harcadığı paranın nereye gittiğini bilecektir. Şeffaflıktaki en önemli noktamız bu. Liyakat eksikliğini son dönemde çok çekiyoruz. Basketbol ailemizin kutuplaşma hastalığına düştüğünü görüyoruz. Böyle bir durum olduğunda da doğru takım kuramıyorsunuz. Özellikle çocukların yarınlara hazırlanması için en doğru kadroları kurmaya hazırlanıyoruz. Yurt dışında çok çalıştığım için, Avrupa’da basketbola ayrılan bütçelerin ne olduğunu biliyorum. Türkiye bugün Avrupa’da bu konuda ilk 3 ya da ilk 4’ün içindedir. Buna karşın verimlilik son derece düşük. Bizden daha mütevazı bütçelerle takımlar Avrupa şampiyonu oluyor, olimpiyatlara gidiyor. Bu durum bizim verimliliğimizin doğru olmadığını gösteriyor. Bu kadar büyük kaynaktan verimlilik alamıyoruz. Bu nedenle savurganlıktan kaçmamız gerekiyor. Basketbolu iyi yönetmek için, basketbolun tüm paydaşlarına kulak vermemiz lazım. Herkesin fikri çok önemli. Herkes bu işe katılacak. Emekçilerin üretimi olmadan bir yere varamayız. Tepeden inme değil, tabandan katılımı destekleyen bir yönetim sözü veriyoruz.
KULÜP GELİRLERİ YETERLİ SEVİYEDE DEĞİL
Zaman kısıtlaması nedeniyle bir kısmından feragat edeceğiz. En çok dile getirilen konu, kulüp gelirlerinin artırılmasıydı. Bu gelirler yeterli düzeyde değil. Bu kulüplere vereceğimiz ve sonuna kadar arkasında duracağımız sözdür, katılım bedellerini kaldıracağız. Bu durumda bütçedeki açığı nasıl kapatacaksınız diyorlar. Savurganlıktan kaçınacağız. Kaynakları doğru kullanmıyoruz. Basketbol federasyonunun yeterli kaynağı vardır. Mutlaka savurganlığı ortadan kaldıracağız. Bunun devamında bir sponsorluk var. Görüştüğümüz ve şu anda anlaşmaya vardığımız 4 sponsor var. Bizim ihtiyacımız üzerinde bir sponsorluk anlaşması yaparsak, bunu da mutlaka kulüplere aktaracağız. Kulüplerin lig koordinatörünün kulüpler tarafından seçilmesini istiyoruz. Bunun yanında sporcu yetiştirirken hakem de yetiştirmek zorundayız. Milli takımlarda ana hedefimiz 2024 Paris Olimpiyatları’nda hem kadın hem erkek takımlarıyla yer almak. Biz ’Oyunu değiştir’ diyoruz. Çünkü senin oyun değiştirir. Bizim ana prensibimiz bu.