İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan çalışmalar sonucunda dünya çapında bir başarı elde edildi. Yapılan çalışmalar sonucunda, nefes yolu ile uygulanan bir ilacın, Kovid-19'a karşı olumlu sonuçlar elde ettiği açıklandı. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek şu sözlere yer verdi; “Biz bilinen ilacı farklı bir yolla, farklı bir endikasyonla uyguladık. Mükemmel bir klinik çalışmayla bu bilgiye ulaşıldı ve dünyada ilk” derken çalışmanın formülasyonunu üstlenen Doç. Dr. Ayca Yıldız Peköz: “Faz-2 klinik çalışmayı tamamladık, hastaların hepsi sağlıklı olarak evlerine döndüler. Faz-3 çalışma onayını alıp aynı başarıyı elde edersek, en geç 2022 ortaları gibi acil kullanım onayı alıp hastalara ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Türkiye’nin ilk orijinal ilacı olması yolunda azimle çalışmalarımıza devam edeceğiz”
HAVA YOLU İLE VERİLEN İLAÇ SONUCU İYİLEŞME YAŞANDI
2 grup gönüllü hastaya uygulanan çalışma 10 gün sürdü. 10 gün sonunda ilk gruba geleneksel tedavi uygulanırken diğer gruba yeni tedavi sistemi uygulandı. Geliştiren tedavi yönteminin uygulandığı 40 hasta tedavileri başarıyla tamamlanarak evlerine gönderilirken, standart tedavisi süren hastalarda yoğun bakım gerekliliği ve hayatını kaybeden kişiler olduğu görüldü.
2022 YILINDA ACİL KULLANIM ONAYI ALACAK
Faz3 aşamasına geçmesi planlanan yeni tedavi hakkında açıklamalar yapan Doç. Dr. Ayça Yıldız Peköz konu ile ilgili yaptığı açıklamalarda, 2022 yılında acil kullanım onayının alınması ile birlikte tedavi süreçlerinin başlayacağını düşündüğünü belirtti.
BİLİNEN BİR YOL ANCAK YÖNTEMİ FARKLI
Yapılan yeni tedavi hakkında detaylara değinen Prof. Dr. Tufan Tükek ise yeni tedavi hakkında yaptığı açıklamalarda şu sözlere yer verdi; “Korona virüse karşı akciğeri korumamız gerektiğini ve çok kolaylıkla akciğerde enfeksiyona neden olup ciddi sorunlar oluşturduğunu biliyoruz. Erken dönemde pnömoni, ARDS gibi ölüme götüren sebepler olabileceği gibi geç dönemde de fibrozis dediğimiz birtakım sorunlara yol açıyor, ki bu hasta için bir süre sonra ölüm demek. Geçen sene mart ayından itibaren heparin tedavisinin biz de uyguladığını zaten devamlı konuşuyoruz. Bu molekülü normalde damar ya da deri altına uyguluyoruz. Biz bilinen ilacı farklı bir yolla, farklı bir endikasyonla uyguladık. Nasıl uyguladık; ağız ve bronş üzerinden alınması ve direkt akciğere ulaşmasını sağlayarak akciğer dokusunda oluşacak olan fibrin molekülleri ya da bir takım katılaşmayı önlemek amacıyla inhaler şekline dönüştürüp uygulamayı sağladı”
DÜNYADA BİR İLK
Yapılan tedavi yönteminin dünyada bir ilk olduğunun altını çizen Tükek konu ile ilgili yaptığı açıklamaları şu sözlerle sürdürdü; “Yoğun, hastaneye yatmak zorunda olan ağır pnömoni geçiren kişilere inhaler yolla bu tedavi uygulandı. Sonuçta bakıldı ki hakikaten bu yolla tedavi uyguladığımız hastalar çok daha iyi hale geldi ve en azından daha kötü hale gitmediler. Bu da gerçekten sevindiriciydi böyle bir molekülün bu şekilde kullanılarak Covid’de faydalı olması, önemli kilometre taşlarından bir tanesiydi. Bu anlamda da çok sevinçliyiz. Mükemmel bir klinik çalışmayla bu bilgiye ulaşıldı ve yayın haline çevrildi. Dünya literatürüne kazandırıldı. Dünyada ilk benim bildiğim, Covid’de değil, başka alanlarda da ilk. Şu ana kadar heparinin bu şekilde uygulandığını ben duymadım. Sürecimizin bağımsız kurullar tarafından da olumlu kabul edilip yayın haline dönüşmesi bizi ayrıca mutlu etti”
İNSANLIĞA YENİ BİR KATKI SAĞLANDIĞI İÇİN MUTLUYUZ
Uygulanan tedavi yönteminin başarı ile sonuçlanması üzerine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mustafa Erelel yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Hastaların hipoksemi dediğimiz oksijen değerlerini kısa sürede düzelttik ve daha erken dönemde taburcu olmalarına yardımcı olduk. Bu yaklaşık yüzde 75 hastamızda oldu. Kontrol grubu dediğimiz klasik tedaviyi alan grupta ise ne yazık ki yüzde 10 civarında hastamız yoğun bakıma gitmek zorunda kaldı. Biz erken dönem sonuçları üzerinde çalışıyorduk bu makaleyi yayına hazır hale getirdikten sonra dünyanın iyi dergilerinden birine gönderdik. Gururla, dünyada ilk olarak uygulanan bu tedaviyi Türkiye’de İstanbul Tıp Fakültesi’nde, Eczacılık Fakültesiyle beraber yapmış olduğumuz ortak çalışmayla topluma ve insanlığa kazandırmış olmanın verdiği mutluluğu yaşıyoruz. Bunlar bütün hastalarda uygulanabilir. Bu bizim Faz-2 dediğimiz bir çalışmanın ayağı, bunun ilaç haline gelip bütün topluma ulaştırılabilmesi için Faz-3 dediğimiz çalışmanın yapılması lazım. Eğer biz bu hastalara bu ilacı verdiğimiz zaman hastanelere yatış sürelerini kısaltır, yoğun bakım ihtiyacını azaltır, oksijen ihtiyacını azaltırsak ki öyle olduğu çalışmamızda gözüktü. Çok başarılı bir tedavi uyguladığımızı ve insanların kısa sürede toplumsal hayatına döndüklerini görebiliriz. Bazen zorluklarla bazen kolaylıklarla bu hale kadar getirdik. Çok ciddi finansal kaynakları kendi imkanlarımızla kullandık”
2022 YILINDA ACİL KULLANIM ONAYI ALINACAK
Yapılan yeni tedavide Faz-2 aşamalarının tamamalandığı ve Faz-3 aşaması esnasında acil kullanım onayı almak istediklerini belirten Doç. Dr. Ayça Yıldız Peköz ise yaptığı açıklamaları şu sözlerle noktaladı; “Faz-3 çalışmaları zaten şu anda en takıldığımız kısımlardan biri şimdiye kadar tamamen kendi finansal kaynaklarımızla bu aşamaya getirdik. Faz-3’te biraz daha büyük bütçelere ihtiyaç var, 300, 500 kişi veya binli kişilerle çalışmamız gerekiyor. Burada birtakım desteklere ihtiyacımız olacak. O yüzden şu anda çok mutluyuz, gururluyuz. Eğer Faz-3 çalışma onayını alıp, klinik çalışmaları tamamlarsak ve onda da aynı başarıyı elde edersek 2022 yılının içerisinde bunu yapabileceğimizi düşünüyorum. 2022 belki ortaları gibi en geç, bence daha erken bile olabilir. Dolayısıyla acil kullanım onayı alıp hızlı bir şekilde hastalara ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Biz yeni bir molekül bulmadık. Biz var olan tedavileri dozaj formunu değiştirip hastaya uyguladık ve bu Covid-19 endikasyonunda uyguladık. Tamamen yeni bir teknoloji, dünyada da ilk kez kullanılacak bir teknoloji. Makalemiz çok prestijli bir bilim dergisinde yayınlandı. Yaklaşık 7 impact faktörü olan bir dergide yayınlandı. Bu da ne demek oluyor; dünyada artık bu geliştirmiş olduğumuz ürünü tanıdı, rüştümüzü yurt dışında da ispat ettiğimizi düşünüyoruz”