Son zamanlarda haberleri olmadan çekilen fotoğraf veya videolar, kadınların korkulu rüyasına dönüştü. Bazıları fark edip tepki gösteriyor kimi görüntülerden ancak sosyal medya ya da internet sitelerine yayıldıktan sonra haberleri oluyor. Yaşanılan problem günler geçtikçe büyümeye devam ediyor. En son Beylikdüzü'nden Avcılar'a doğru giden metrobüste bir erkek yolcu, kadın yolcunun fotoğrafını çekerken fark edildi. Metrobüsteki diğer yolcuların uyarması üzerine fotoğraf çektiğini kabul edip, "tamam sileceğim" diyerek kendisini savundu. Gelinen bu noktada "Fotoğrafı çekilen kişinin neler yapması gerekiyor?" sorusunun cevabını getiriyor. Konu ile ilgili Hürriyet'e konuşan Avukat Cem Duman, "Normal şartlar altında, kişinin izinsiz olarak özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte fotoğraf/video çekimine maruz kalması halinde 6 ay içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na ya da kolluk kuvvetlerine şikâyetini bildirmesi gerekiyor” dedi ve detaylandırarak anlatmaya devam etti. "Olayın üzerinden vakit geçmesi halinde şüpheli, fotoğraf/video kaydını silerek delilleri yok edebilir. Bu nedenle çabuk hareket etmek önemli. Ayrıca fotoğrafı/videosu çekilen kişi, bir anlık öfkeyle eylemi gerçekleştiren kişiyi darp etme teşebbüsünde bulunabilir. Hatta çekim yapılan teknolojik cihazı ele geçirerek fotoğraf galerisine bakmak isteyebilir veya teknolojik aleti kırabilir. İşte bu noktada suçsuzken suçlu duruma düşmemek gerekiyor. Asla böyle bir davranışta bulunulmamalı çünkü bunlar suç teşkil ediyor."
"Selfie çekiyorum" demek yetmez
Cem Duman, "Kişilerin izinsiz fotoğrafının çekilmesi ve yayılması hukuka aykırı bir durum. Fakat burada ‘kamuya açık alanlar’ ile ‘özel hayatı teşkil eden alanların ayrımı ön plana çıkıyor." dedi ve bu iki durumu şu önemli noktaları vurgulayarak açıkladı: "Yargıtay tarafında özel hayat; Kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil. 'Herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istendiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir' şeklinde tanımlanıyor. Kamuya açık alanı ise 'özel mülkiyet yahut kullanıma ayrılmamış alanlar' olarak tanımlayabiliriz. Böyle durumlarda fotoğrafı çeken kişi, 'Ben selfie çekiyorum' ya da 'Arkadaşımı çekiyorum' diyebiliyor. Fakat o karede fotoğrafta olmak istemeyen kişiler de yer alıyor. Böyle bir durumda fotoğrafı çekenin amacının aslında diğer kişiyi çekmek olduğu nasıl ispatlanabilir? İzinsiz olarak kamuya açık alanda fotoğrafı/videosu çekilen kişinin şikâyeti üzerine ilgili fotoğraf/video dosyaya kolluk marifetiyle delil olarak kazandırılır." diyen Cem Duman, "Böylelikle fotoğraf/video, ilgili Cumhuriyet Savcısı tarafından incelenir ve bilirkişi incelemesi yaptırılır. ifadelerini kullandı ve şu cümleler ile devam etti: "Cumhuriyet Savcısı, fotoğraf/videonun kişinin kamuya açık alanda olması halinde dahi ‘kalabalığın içinde tanınmazlık’ prensibi gereği kişinin sürekli olarak denetim ve gözetim altında tutulup tutulmadığını ve kişinin rızası halinde üçüncü kişilerin bilebileceği gizli olarak nitelendirilebilecek şekilde olup olmadığını değerlendirerek, fotoğraf/videonun özel hayatın gizliliği suçuna vücut verip vermediğine karar verir."
Bu durumun cezası nedir peki?
Peki izinsiz olarak kamuya açık alanda özel hayatın gizliliğini ihlal edecek nitelikte fotoğraf veya video çekimi yapılmasının ceza açısından karşılığı nedir? Sorusuna Avukat Duman, "Bu suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Ayrıca çekilen fotoğraf/videoların ifşa edilmesi ya da basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası kararı verilir." diyen Cem Duman, kişinin izinsiz olarak kamuya açık alanda fotoğraf veya videosunun çekilmesi halinde manevi tazminat davası açabileceğini de vurguladı ve ekledi: "Manevi tazminat davası, fail ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl ve her halükarda 10 yıl içerisinde açılır. Ancak unutulmamalı ki, tazminat zenginleşme aracı olamaz. Görülecek davada hâkim, somut olaya ve tarafların ekonomik durumlarına göre tazminat miktarını belirler. Ayrıca izinsiz olarak kamuya açık alanda çekilen fotoğraf/videonun yayımlanmasıyla bir gelir elde edilmişse Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca da faile dava açılabilir. Dışarıda çekim yaparken çok dikkat etmek gerekiyor. Kamuya açık alanda fotoğraf/video çekimi yapılacaksa kişinin sürekli olarak gözetim altına tutulmaması çok önemli. Ayrıca üçüncü kişilerin bilebileceği gizli olarak nitelendirilebilecek bir görüntü içermemesi de şart. Fakat kişinin görüntülerde ayrıntı olarak bulunması halinde herhangi bir izin alınmasına gerek yok. Ancak kişinin özel hayatını kapsayacak şekilde fotoğraf/video çekimi yapılıyorsa kişinin rızasını almak gerekiyor."
Teknoloji sayesinde videolarınız çok farklı şeylere çevrilebilir!
Konunun bir diğer önemli tarafı da çekilen fotoğraf ve videoların sosyal medya ya da internet sitelerinde kişiler için nasıl riskler barındırdığı. Hürriyet'e konu hakkında açıklamalar yapan Siber Güvenlik Uzmanı Osman Demircan, "Kadınların izinsiz bir şekilde fotoğraf ve videolarını çekmenin ardında ağırlıklı olarak sosyal medyada beğeni ve para kazanma hevesi yatıyor. Bu tarz izinsiz video çekenler videoları yayımladıktan sonra ‘devamının gelmesi için destek olun’ gibi mesajlarla ya da bağış isteyerek ciddi paralar kazanıyor." ifadelerini kullandı ve ekledi: "Fotoğraf ve videoların sahiplerini bekleyen en büyük risk, çekilen video ve fotoğrafların içeriğine de bağlı olarak yetişkin içerikli sitelerde yayımlanıyor olması. Yetişkin içerikli birçok sitede izinsiz çekilen fotoğraf ve videolar bir kategori altında toplanarak umuma açık bir şekilde yayımlanıyor. Görüntüleri yayımlanan mağdurların birçoğunun bu durumdan maalesef haberleri yok. Biri fark edip durumu bildirene kadar da haberleri olmuyor. Yayımlanan bu görüntüler ‘deepfake’ teknolojileri kullanılarak çok daha farklı şekillere çevrilebilir. Görüntülere dudak hareketleri ve mağdur kişilerin sosyal medyada paylaştıkları diğer görüntülerin sesleri de eklenerek videolar daha tehlikeli hale getirilebilir. Bundan daha vahimi ise eğer görüntülenen kişi bir çocuksa ve görüntüler paylaşılırsa çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek ciddi sonuçlar doğurabilir." Bazı fotoğraf ve videolar sosyal medyada yabancı ülke menşeili hesaplardan da servis edilebiliyor." 'Böylesi bir durumda bu suçu işleyenler kolaylıkla bulanabiliyor mu?' sorusuna ise Avukat Cem Duman, "Sanal dünyanın denetlenememesi ve yabancı ülke menşeili sosyal medya platformlarından yasal mevzuatlar gereği kullanıcıların kimliklerinin devletimiz ile paylaşılmaması gibi hususlar ne yazık ki birçok suç teşkil eden fiilin meçhul kalmasına olanak sağlıyor. Failin tespit edilmesi halinde fail cezalandırılabilecekken söz konusu fotoğraf yahut videolar internet sitelerinde yayımlanmaya devam ediyor. İş bu noktada ise ilgili fotoğraf ya da videoların yayımlandığı internet sayfaları hakkında Sulh Ceza Hakimliği’nden içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi talep edilebilir. Sulh Ceza Hakimliği kişinin talebi üzerine 24 saat içerisinde bu hususta bir karar vermek zorunda." dedi. 'Fotoğrafı çekildiğinin farkında olmayan onlarca insan var. Peki bu insanlar sosyal medya ya da internet ortamında fotoğrafının çekilip çekilmediğini aratabilirler mi?' sorusunu cevaplayan Osman Demircan, "Fotoğraf ile arama yapma teknolojisi kullanılarak fotoğrafın nerelerde kullanıldığı tespit edilebiliyor. Fakat bu teknoloji her seferinde çok sağlıklı sonuç vermiyor." dedi ve şunları paylaştı: "Bir görsel aranmaya başladığında özellikle yetişkin içerikli siteler bu tarz aramaları kısıtlıyor. Ayrıca fotoğraf arama uygulamaları genellikle fotoğrafların birebir kopyası ile arama yapmayı tercih ediyor. Fotoğrafın bir benzeri çoğu zaman mağdurların elinde olmadığından, sadece profilden bir fotoğraf arandığında da benzer yüz algoritmalarını taramadığından sağlıklı bir sonuç almak neredeyse imkânsız. Birçok ülkede özellikle polis teşkilatına bağlı siber polisler bu tarz paylaşımların yayıldığı sosyal medya platformlarında sanal devriye faaliyetleri gerçekleştiriyorlar. Ülkemizde de siber suçlara bağlı çok sayıda sanal devriyemiz mevcut. Sosyal medya platformlarında bu devriyelerin sayılarının artması işlenen suç oranının düşmesinde en büyük etken olacaktır." dedi. 'Kişi tarama yaparak 5-10 yıl önce izinsiz çekilmiş bir fotoğrafını buldu. Hatta o kare örneğin bir güzellik salonunun afişinde ya da tabelasında da kullanıldı diyelim. Fotoğrafların kaldırılması için nasıl bir yol izlenmeli?' şeklinde sorulan son soruya ise Cem Duman, "Söz konusu fotoğraf/video gerçek hayatta kullanılmışsa Türk Medeni Kanunu’nun 25'inci maddesi uyarınca yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kişilik haklarına saldırının sona erdirilmesi davası açılmalı." cevabını verdi.