Siyah altın için tarih verildi: Hedef enerjide tam bağımsızlık

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Gabar Dağı’nda günlük 100 bin varil petrol çıkacağını belirterek dağın bulunduğu Şırnak’ın da ekonomik olarak bambaşka bir seviyeye ulaşacağını söyledi. Oktay, pek çok bölgeden olumlu gelişmeler aldıklarını belirterek ‘’10-20 yıla kadar ki bizim hedefimiz, enerjide bağımsız olmak." dedi.

05.05.2023-16:08 - (Son Güncelleme: 05.05.2023-16:08) Siyah altın için tarih verildi: Hedef enerjide tam bağımsızlık

AK Parti Ankara Milletvekili Adayı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bir televizyonun canlı yayınına konuk olarak katılarak gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Seçimi ilk turda noktalamak adına çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Oktay, "Türkiye'nin geleceği için güven ve istikrar konusu çok önemli. Biz olaya sadece seçimler olarak bakmıyoruz. Türkiye'nin istikrarı, gelişmesi ve kalkınması olarak bakıyoruz." diye konuştu.

Seçmenimizi daha da motive ediyor

AA’da yer alan habere göre; Yurtdışında 1 milyon 200 bine yakın kişinin oy kullandığına işaret eden Oktay, "2018'de toplamda oy kullanan 1 milyon 50 bin civarındaydı. Dün itibarıyla onu aşmış durumdayız. Şimdi 3,4 milyon seçmen, 277 bin yeni seçmenimiz var. Türkiye'deki gelişmeler, muhalefetteki kargaşa ve Türkiye'ye yönelik tehditlerin içeriden ve dışarıdan çok belirgin hale gelmiş olması, çok açık şekilde bunun ifade ediliyor olması, aslında bizim seçmenimizi daha da motive ediyor." ifadesini kullandı.

Gabar Dağı Petrol Kuyusu

Olayı çok daha net hale getiriyor

Oktay, Türkiye'deki 14 Mayıs seçimlerine yönelik yabancı basında yer alan haberlere ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:

"Bu tür haberler, milletimiz açısından baktığımızda olayı çok daha net hale getiriyor. Türkiye'deki seçimler niye dünyanın en önemli seçimi olsun? Evet Türkiye önemli. Ama başkaları için niye Türkiye birdenbire en önemli ve izlenmesi gereken bir merkez oldu? Önceden başkalarının kendi ülkelerinin çıkarına belirledikleri dış politikaları vardı. Bu politikaları uygulayan ülkeler vardı. Bu ülkelerden birisi de Türkiye'ydi. Hangi bölgeyle ilgili? Balkanlarla, Orta Doğu, Orta Asya ve belli oranda Afrika ile ilgiliydi bu. Özellikle Batı'nın bölgeye ilişkin hedefleri belli. Bölgenin yeniden yapılandırılmasıyla alakalı, bölgenin yeniden şekillendirilmesiyle alakalı, bölgeye olan yaklaşımları belli. Türkiye'nin kenarındaki yeni bir terör devletinin oluşturulması ki o da bir ara geçiş dönemi aslında. Nihai hedefin orada bir terör devleti olarak kalmayacağını da biliyoruz. Asıl, bölgenin tamamen yeniden şekillendirilmesiydi, bunun önüne engel olan Türkiye oldu. Çünkü, önceden olduğu gibi onların politikalarını hayat geçirecek bir Türkiye ve Türkiye'deki yönetim ve lider yoktu."

Türkiye'nin, bölgenin yeniden yapılandırılmasına yönelik hamleleri geciktirdiğine dikkati çeken Oktay, "Bunu ne pahasına olursa olsun yapmak istiyorlar. Kuzeydeki karışıklıklar da tesadüfi değil. Ukrayna-Rusya savaşı da tesadüfi değil. Düşünün, Türkiye'nin barış görüşmelerini, Cumhurbaşkanımızın ve Dışişleri Bakanlığımızın bu konudaki tüm gayretlerini... Batı bir anda savaş bitecek diye korktu. Yukarıda bir Doğu-Batı arasındaki güç mücadelesinin ve kaymasının getireceği birçok kaosu, çatışmayı ve kompleksleri konuşuyorduk. Fransa'nın Türkiye düşmanlığı neden kaynaklanıyor? Afrika'daki çıkarıyla alakalı. Türkiye'nin oraya girmiş olması, Fransa'nın ve benzer ülkelerin, oradaki zulmünü ve zalimliğini ortaya çıkarıyor. Türkiye, yardım ederek ve eşit mesafede giriyor. Öyle olunca birden rahatsız oluyorlar." görüşünü paylaştı.

Biz farklı bir yol denedik

Oktay, ekonomiye ilişkin orta ve uzun vadede istikrar ve güven ortamının sağlanmasını hedeflediklerini, pandemiden itibaren piyasalarda ve tedarik zincirlerinde bozulmalar yaşandığını ve bu kırılmaların beklenmedik davranışlara, fiyat ve enflasyon artışlarına dönüştüğünü belirtti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Enflasyonla mücadele boyutunda birçok ülke faiz artırımını kullandı. Biz farklı bir yol denedik. Pandemi döneminde başlayan ve sonra Rusya-Ukrayna kriziyle birlikte enerji krizine de dönüşen yapıda, biz ısrarla bir boşluk olacağını öngördük, özellikle tedarik boyutunda. Tek merkezli yapıdan çoklu üretim merkezlerine dönüşeceğini öngördük, bunu fırsata dönüştürmek istedik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme dediğimiz bir yöntemle fırsata dönüştürmek istedik. Faizleri artırdığınızda yatırımlar kısılacağı için istihdama, işsizliğe yansıyacaktı, o da tekrar üretime ve ihracatın tekrar aşağı yönelmesine... Durgunluk olacaktı. Zaten yüksek faiz politikası çerçevesinde bu ülkelerin çoğunda resesyon işareti görülmeye başlandı. Farklı bir yolla yatırımları, istihdamı artıralım dedik. Özellikle işsizliği düşürmek istedik. Üretimi artıracak şekilde kredileri, yatırımcı ve işletmeci için daha ucuz hale getirelim, daha düşük faizle gidelim politikasını öngördük. Bu bizim, ihracatın artması çerçevesinde doğru bir yönde ilerlememize sebep oldu. İşsizliği indirdik. Buradan farklı bir boyuta geçmek istiyoruz. Cari fazla hedefli büyümede üretimi artırmak zorundasınız istikrarlı şekilde. Buna nerede başladık biz? Savunma sanayi cari açık anlamında en büyük alanlarımızdan birisiydi. Yüzde 15-20'lerden bunu 80'lere getirdiğimizde bu çok ciddi katma değer sağladı. Şimdi enerjiyle devam ediyoruz, yerlileşme ve millileşmeye. Dışarıya verdiğimiz 100 milyar doların 50 milyar dolarının içeride kaldığını düşünün. Rusya-Ukrayna kriziyle birlikte bizim 60 milyar dolarlık ilave enerji maliyetimiz çıktı bir yılda. Sağlıkta bunu yapmaya başladık. Sağlıkta sadece kendi vatandaşımıza sağlık hizmeti vermekle kalmadık, sağlık turizmine dönmeye başladık. Ayrıca turizm alanında 50 milyon turistin üzerine çıktık."

Gıda alanında yapısal bir dönüşümü ve arz güvenliğini sağlamayı hedeflediklerini ve tarımda sözleşmeli üretimi gündeme getirdiklerini dile getiren Oktay, belirlenen ihtiyacın sözleşmeli üretimle karşılandığı bu yöntemle, gıda arzında dalgalanmaların önüne geçileceğini, böylece çiftçinin de tüketicinin de kazanacağı bir "kazan-kazan" ilişkisinin kurulacağını söyledi.

Oktay, kira artışlarında geçici olarak yüzde 25'lik üst limit koyduklarını ve ev sahiplerine "insaflı olun" dediklerini belirterek, konut arz güvenliğinin sağlanması için konut üretimini hızlı bir şekilde artırdıklarını kaydetti.

Oktay, muhalefetin herhangi bir dönüşümü ve değişimi sağlamasının mümkün olmadığını, yapabileceği tek değişimin geriye dönük olacağını belirterek, "Biz değişimi zaten gerçekleştiriyoruz. Öyle bir değişim, dönüşüm gerçekleştiriyoruz ki şu anda, şöyle bir 20-30 yıl ileriye gidip de bugünlere baktığınızı düşünün; enerjide yaptığı hamlelerle, yüzde yüz dışa bağımlı olan bir ülkeden enerji üssü olmayı konuşan bir ülke." diye konuştu.

Türkiye'nin gösterdiği tüm gelişimlerin, gençler için çok ciddi bir gelecek anlamı taşıdığını vurgulayan Oktay, "Bu, dışarıya gitmek demek değil, kendi ülkesinde yenilik, inovasyon, gelişme ve dış politikada bağımsızlık demek." ifadesini kullandı.

Fuat Oktay, Ukrayna-Rusya krizinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Türkiye'nin her iki taraf ile konuşup barışa katkı sağlayabildiğine ve ekonomi alanında olumlu hamleler yapabildiğine dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aslında Türkiye bu savaşın bir parçası olabilirdi. Yani bırakın siz ekonomide iyiye gitmeyi, çok daha farklı senaryoları konuşan bir Türkiye olacaktı. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği bir şey vardı hatırlarsanız, 'Savaşmayacağız' diye üzerine basa basa bütün dünyaya ilan etti ve biz bu seçimde de milletimize çıkıp bunu ifade edeceğiz. Yani 'Bizi bu savaşın bir parçası yapamayacaksınız. Biz, barışın taraftarı olacağız ve bölgede barışı tesis etmek için tüm gücümüzü seferber edeceğiz. Dolayısıyla bu barışın hakim olması ile alakalı her türlü gayretimizi sarf edeceğiz' dedik. İşte bütün dünyanın bildiği gibi, Tahıl Anlaşması ve dünyanın kıtlıktan kurtulduğu, bir açlıktan kurtulduğu bir 2022-2023. Diğer tarafta çok farklı alanlarda da daha kötüye gitmesini engelleyici bir denge politikası... Yani oradaki nükleer tesisler ile alakalı risklerin önlenmesi de dahil. Karadeniz'den geçen gemiler ve bu trafiğin düzenlenmesi boyutunda aldığınızda, birdenbire Türkiye bu çatışmanın parçası olabilirdi. Öyle bir denge ile götürdük ki ve Montrö'nün tüm taraflarına, tüm açıklığı ile ifade edip öyle bir uygulama yaptı ki Türkiye, aslında savaşın değil barışın parçası oldu."

Enerjide hedefimiz tam bağımsızlık

Mali disiplindeki çalışmalara, taviz vermeden devam edeceklerini belirten Oktay, enflasyonu aşağıya çekecek tedbirleri 14 Mayıs'tan sonra çok daha ciddi şekilde alacaklarını ve kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceklerini söyledi.

Oktay, çalışanların, esnafın ve çiftçinin, enflasyonun altında ezilmemesini sağlayacak her türlü ücret artışını ve destekleri verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini anlatarak, temmuz ayında enflasyon ve refah payının maaşlara yansıtılacağını kaydetti.

Ekonomideki istikrarın ancak güvenle sağlanacağını ve seçimi ilk turda bitirerek yola güvenle devam etmek istediklerini vurgulayan Oktay, "7'li, 8'li koalisyonla Türkiye'ye istikrarın gelemeyeceğini" dile getirdi.

Oktay, Gabar Dağı'nda günde 100 bin varil petrolün çıkarılacağını, Şırnak'ın, artık kalkınmanın, gelişmenin ve değişimin şehri olduğunu belirterek, "Bu yüz bin ile de bitmeyecek. Bunun devamı gelecek. Birçok bölgelerde çok ciddi pozitif geri bildirimler alıyoruz. Dolayısıyla bu dediğim öngörü gelecek 10-20 yıla kadar ki bizim hedefimiz, enerjide bağımsız olmak. Savunma sanayisinde nasıl ki yüzde 15-20'lerden yüzde 80'e geldik. Enerjide de aynı şeyi yapacağız. Bu Türkiye'ye bambaşka bir şey sağlayacak." sözlerini sarf etti.

Türkiye'nin birçok sektörde elde edeceği bağımsızlıklar ile dışarıya giden paranın içeride kalacağını ve bunun da vatandaşa yansıyacağını kaydeden Oktay, "Bunun önünü kesmek isteyenler bizim muhalefettekiler değil aslında. Muhalefettekilerin talimat aldıkları, onları masaya oturtan ağababalarının arzu ettikleri şeyler. Bunların da onların talimatlarını uygulamaktan başka çareleri yok." görüşünü paylaştı.

Mevcut gelişmenin önünü kesmek demek

Geçmişte, Türkiye'nin yerli savunma sanayisinin gelişiminin engellendiğini, buna bağlı olarak Kıbrıs Barış Harekatı'nda ve terörle mücadelede büyük sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Oktay, muhalefetin, savunma sanayisi konusunda tarihten ders almadığını ifade etti.

Oktay, "Bu da şunu gösteriyor. Aynı zihniyet, aynı şekilde devam ediyor. Vesayet odaklarını oluşturuyorlar. Mandacı, müstemleke ve talimat alan bir zihniyetle kendi ülkesinin, milletinin çıkarları doğrultusunda değil de başkalarının çıkarları doğrultusunda karar verdikleri ve verecekleri için bunların zaten bizim savunma sanayini bir adım öte götürme şansları yok. Böyle bir hedefleri, böyle bir idealleri olamaz. Yeni sundukları projeler, planlar, programlarda mevcutların önünü keserken, 'Önünü kesiyorum' diyemeyeceği için başka tür projeleri getiriyormuş gibi aslında mevcut gelişmenin önünü kesmektir bu." dedi.

Savunma sanayisinde elde edilen teknolojiyi sivil alana transfer etmek için çalışmaların yapıldığını aktaran Oktay, sağlık alanında yakalanan gelişmelerle, bunun bir örneğinin verildiğini anlattı.

Oktay, savunma sanayisi alanındaki gelişmelerin, yeni bir konsepti beraberinde getirdiğine dikkati çekerek, havada başlayan insansız araçların karada çok ciddi şekilde ilerleme gösterdiğini, denizde devam ettiğini ve bunun insansız yeni bir savunma konseptini beraberinde getirdiğini vurguladı.

Son üç ayda tamamlanan ve hayata geçirilen projelerin, her bir sektörün önünü açacak, dünya ölçeğinde projeler olduğunu belirten Oktay, "İnşallah 14 Mayıs'ta hayırlı bir sonuçla, 'Durmak yok yola devam' diyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

YORUM YAZ..
Modal