Gözün sarı nokta bölgesinin yapısının, yaşın ilerlemesi ile bozulup dejenerasyona uğrayabileceğini belirten Op. Dr. Ercan Sağlam, ‘Tıbbi adı yaşa bağlı macula dejeneresansı. Adında da anlaşılacağı gibi genellikle 50 yaşından sonra hastalık başlamakta ve 75 yaş ve üstünde görülme sıklığı yüzde 30 oranına kadar çıkmaktadır ki neredeyse her üç kişiden birinde görülmektedir. Sarı nokta dediğimiz macula bölgesi, alan olarak tüm retina tabakasının merkezinde, çok küçük bir alanını oluşturmasına rağmen bu bölgedeki görme hücreleri, görme keskinliğimizin yaklaşık yüzde 90’ını ve renkli görme fonksiyonlarımızı sağlarlar. Hastalığın başlangıç dönemlerinde kırık ya da eğik görme şikayetleri olan hastalarda, ilerleyen dönemlerde özellikle merkezi görmenin azalmasıyla baktıkları bölgeyi net göremezler, bununla birlikte çevresel görmelerinde bir kayıp olmaz. Örneğin, hastalar baktıkları kişilerin yüzlerini net göremediklerini ancak kollarını, bacaklarını ve çevresini net gördüklerini ifade ederler’ ifadelerini kullandı.
HASTALIĞIN KURU VE YAŞ OLMAK ÜZERE 2 TİPİ VAR
Yaşın ilerlemesi, genetik yapı başta olmak üzere ultra viyole içeren güneş ışığı gibi zararlı ışınlara maruz kalmanın hastalığın nedenlerini oluşturabildiğini açıklayan Op. Dr. Ercan Sağlam, ‘Sigara ve benzeri zararlı maddelerin kullanımı en önemli risk faktörleridir. Bunların dışında, aşırı kilo, hipertansiyon, kolesterol ve kan yağ seviyesinin yüksekliği diğer risk faktörlerini oluşturur. Hastalığın kuru ve yaş olmak üzere 2 tipi vardır. Yüzde 85 oranında gördüğümüz kuru tip hastalara, düzenli izleme dışında, yapılan çeşitli araştırmalarda da hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı gösterilen bazı ilaç preparatlarını hastalara almalarını önermekteyiz. Yüzde 15 oranında yaş tipe dönen hastalara ise göz içine çeşitli ilaç injeksiyonları ve fotodinamik lazer tedavisi uygulamaktayız. Günümüzde konuyla ilgili farklı tedavi yöntemleri üzerine ümit veren birçok araştırma olup çalışmalar devam etmektedir’ dedi.
RİSKİ AZALTMAK İÇİN NE YAPILABİLİR?
Ailesinde sarı nokta hastalığı olan kişilerin, daha genç yaşlarda iken bazı önlemleri alarak hastalığın risk oranını düşürebileceklerini ifade eden Op. Dr. Ercan Sağlam, ‘Örneğin, erken yaşlardan itibaren düzenli göz muayenesi olmak, sigara içmemek, bol spor yaparak kilo almamak, yağ ve kolesterol seviyelerini düşük tutmak, güneş gözlüğü kullanarak zararlı ışınlardan korunmak, beslenmeye dikkat ederek, örneğin omega 3’ten zengin yiyecek, balık ve deniz ürünlerini tüketmek, lutein içermesinden dolayı bol bol sebze ve meyve tüketmek çok önemlidir. Gerekirse 50- 60’lıyaşlardan sonra destek amaçlı lutein, zeaksantin, resveratrol, vitamin C, E ve A, çinko ve benzeri antioksidan maddeler içeren preparatlar alınarak hastalığın gelişmesi ya da ilerlemesi yavaşlatılabilir. Ayrıca hastalık başlamış ancak henüz kuru tip safhasında olan hastalarda yukarıda saydığımız önlemleri almalıdırlar. İlave olarak gözlerini ayrı ayrı, zaman zaman kareli kağıtlarla yada evlerinin duvar yüzeylerindeki fayans ve karolarla bakarak çizgilerde kırılma yada eğiklik olup olmadığını kontrol etmelidirler. En ufak bir farklılık hissederlerse, hemen bir göz hekimine muayene olmalıdırlar’ ifadelerini kullanarak açıklamasını noktaladı.