Durum böyle olunca, şiddet en nihayetinde sağlık sistemini
hedef alan bir dış tehdit unsuruna dönüşmektedir.
Konunun temelinde ‘insan’ olduğu için de sağlıkta şiddet
sorununu bitirmek mümkün değildir fakat istisnai hale getirmek mümkün. Bunun için
alınacak yegâne tedbirin, sağlık birimlerindeki iç güvenlik önlemlerini
artırmak olmadığı açık bir konu.
Çözüm yolu, yaşlısından gencine, hastasından sağlıklısına 84
milyonun topyekün duyarlılık göstermesinden geçmektedir.
Bunun da yolu ‘bir sağlık çalışanına uygulanan şiddetin, 84
milyona yönelik olduğu’ anlayışının içselleştirilmesinden ve ona göre tavır
alınmasından geçmektedir. İnsani olan da ahlaki olan da hukuki olan da budur.
Sağlık çalışanlarının şifa dağıtan ellerinin, şiddet
korkusundan yüzlere siper edilmesinden daha korkunç bir durumun olamayacağını
herkesin kendi hafızasına nakşetmesi gerekmektedir.
BM tarafından tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ‘Sağlık
Çalışanları Yılı’ ilan edilen 2021 yılının, bu bağlamda herkesin milat kabul
etmesi gerekmektedir.
Aksi durumda, her geçen gün kararan şiddet bulutu, sağlık
çalışanlarını çok daha fazla mağdur edecektir.
Ne yazı ki önceki aylarda olduğu gibi yeni yılın ocak
verileri de bu endişemizi haklı çıkarmaktadır.
Ocak ayı boyunca, sağlık birimlerinde kamuoyuna yansıyan 13
şiddet olayı yaşandı. Bu olaylara
sebebiyet veren 45 saldırgan, pandemiyle göğüs göğüse mücadele eden 19 sağlık
çalışanını mağdur etti.
13 şiddet olayının 10’u hasta ve hasta yakınları, 1’i
yönetici, 2’si de kendini bilmez kimseler tarafından gerçekleştirildi. 13
olayın 10’u hem sözlü hem fiili, 2’si sözlü, 1’i ise taciz şeklinde
yaşanmıştır.
Bu veriler; şiddetin kaynağının da şeklinin de yeni yılın
ilk ayında değişmediğini göstermektedir.
Saldırganlara yönelik adli işlemlere baktığımızda, önceki
aylara benzer bir tabloyla karşılaşıyoruz. Buna göre, yaşanan olaylarda 22
şahıs ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmıştır. Tutuklama kararı
verilen şahıs sayısı 2 olurken, 19 kişi hakkında da hiçbir işlem yapılmamış, 2
saldırgan hakkında ise adli soruşturma başlatılmıştır.
Şiddet olaylarının ocak ayında da adres ayrımı yapmadığını
görüyoruz. Olayların 11’i hastanelerde, 2 saldırı ise saha çalışmalarında vuku
bulmuştur.
Ocak ayı süresince, yine birçok farklı alanda görev yapan
sağlık personelinin şiddete maruz kaldığını görmekteyiz. Bunların; 6’sı doktor, 6’sı hemşire, 4’ü 112
çalışanı, 3’ü de farklı farklı alanlarda görev yapan sağlık çalışanlarıdır.
Ocak ayında adli mekanizmalar tarafından, geçmiş dönemlerde
yaşanan şiddet olayları ile ilgili de çeşitli kararlar verildi.
Geçtiğimiz yıl Bursa'da, dişini çekerken canını yaktığını
iddia ettiği hekimi bıçakla yaralayan şahsa verilen 11 yıl 8 aylık hapis cezası
İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu. Doktora yönelik bıçaklama eylemine devam
etmemiş olması sebebiyle sanığın cezası 6 yıl 3 aya indirildi. Sanık kararla
birlikte tahliye edildi.
Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 21 Eylül
2020 akşamı sağlık emekçilerinin kendilerini korumak için kapıyı tutmak zorunda
kaldıkları olayları çıkaran 2 saldırganı mahkeme adli kontrol şartıyla tahliye
etti. Mahkemenin, hem de pandemi döneminde saldırganlara getirdiği tek yasağın ‘konutu
terk etmeme’ olması çok manidardır.
‘SALDIRGANLARIN MAĞRUR OLMALARINA MÜSAADE EDİLMEMELİ’
Raporun değerlendirmesini yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı
Semih Durmuş, 2021’in ‘Sağlık Çalışanları Yılı’ olduğunu söyleyerek, ‘Böyle bir
yılda, sağlık çalışanlarının şiddetle anılması, şiddetin mağduru olmaları kabul
edilebilir bir tablo değil’ dedi.
Durmuş, şunları kaydetti: ‘2020 sağlık çalışanları için zor
bir yıl oldu. Pandemi süreciyle sağlık çalışanlarımız yıprandı, tükendi ve
yoruldu. Bunların yanında bir de şiddet olayları ile karşı karşıya kaldılar.
Canımızı yakan ve kronik bir sorun haline gelen şiddet için herkes elini taşın
altına koymalı. Madem sağlık çalışanlarının fedakârlığı dilden dile dolaşıyor,
madem 2021 sağlık çalışanlarının yılı o halde, şiddet olaylarının önüne geçmek
için yeni bir eylem planı oluşturulmalı. Tüm taraflar bir araya gelerek acilen
eylem planını hayata geçirmeliyiz. Şiddet, görevlerini fedakarlıkla yürüten
sağlık çalışanlarının kaderi olamaz, olmamalıdır. Bu konuda herkesin her
kurumun samimi olması gerekir. Ne var ki bu samimiyeti göremiyoruz. Ankara
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kapıların siper edildiği şiddet
olayı hala hafızalarda. Saldırganlar, konutlarını terk etmeme şartıyla
salıverildiler. Sağlıkta şiddetle bu şekilde mücadele edilmez. Saldırganların
kendilerini mağrur görmelerine neden olan tasarruflar sadece sağlık
çalışanlarını mağdur etmez, gün gelir herkese zarar verir.’