Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bakan Koca, açıklamasına: "Bugünlerde, toplum olarak hassasiyetlerimizi harekete geçiren bazı olaylardan hareketle, etraflı bir değerlendirme yapmak istediğimi sözlerimin başında belirtmeliyim. Devlet, toplumun ortak şuuru, cisimleşmiş iradesidir. Birlik ve bütünlüğün hem sonucu, hem teminatıdır. Devlet vatandaşının ihtiyacını anlamak ve gerektiğinde ona çare elini uzatmakla kendini mesul tutmuştur. Okulu ve hastanesi, güvenlik gücü ve yargısı, idari kurumu, adaleti ve merhametiyle daima bizim yanımızdadır. Devlet, zayıfa karşı şefkat, huzuru bozana karşı hizaya getirici güçtür. Sayın Cumhurbaşkanımızın sık başvurduğu kelimelerle, bu devlet kerim devlettir. Hz. Ömer, nasıl ta Dicle nehri kenarında kurdun kapacağı koyundan bile kendini adeta sorumlu tutma ahlakına sahip idiyse, bizim kerim devletimiz de insanına değer verme ve hizmetinde olma prensibine sahiptir” sözleri ile başladı.
Devlet mükemmeli hedeflese de, işleyiş bazen bununla çelişebilir
Bakan Koca, sözlerine: “Devlet, işlerini, halkına hizmet için tahsis ettiği yetişmiş insanıyla yürütür. Bu hizmetlerde zaman zaman sorunlar yaşanabilir" diyen Bakan Koca, "Devlet mükemmeli hedeflese de, işleyiş bazen bununla çelişebilir. Örneğin, pandemi boyunca ertelenen sağlık hizmetleri ihtiyacı, hastanelerimizde giderek ağırlaşan bir yoğunluğa yol açtı. Salgında insanüstü bir kapasiteyle hizmet veren sağlık çalışanları zorlanmaya başladı. Balkonlara çıkarak alkışladığımız insanların şimdi aynı performansı aralıksız sürdürebileceğini düşünmemiz ise bence pek isabetli değil. Geçiş sürecindeyiz” ifadeleri ile devam etti.
Sağlık çalışanı ve hasta arasında karşılıklı anlayışın, tevazuun, saygının adeta iyileştirici bir güç olduğunu hiç unutmamalıyız
Pandemi sürecinin sağlık çalışanlarını da fazlasıyla etkilediğini vurgulayan Koca: “Ön görülen iyileştirmelerinse henüz hayata geçmediğini bilmeliyiz. Şu içinde bulunduğumuz dönemde, sağlık çalışanı ve hasta arasında karşılıklı anlayışın, tevazuun, saygının adeta iyileştirici bir güç olduğunu hiç unutmamalıyız. Sağlık hizmeti alırken anlayışlı, yeri geldiğinde sabırlı olmalıyız. Sorunlarla kişisel olarak mücadele etmek yerine, devletin getireceği çözüme güvenmeliyiz. Hastaneler, bu kerim devletin göz bebeği kurumlardır. Kişilerin hataları varsa o hatalarla ne bu kurumları ne de bir meslek grubunu etiketlemekten kaçınmalıyız. Sağlığı saadeti olan kıymetli vatandaşlarım ve çalışma huzuru için emek verdiğimiz sağlık çalışanları; biliyoruz ki şiddet olayları, hasta-hekim insicamını giderek daha fazla etkilemeye başladı. Şunu hemen söylemek, artan şiddet olaylarından hareketle bu saygın toplumun tamamını yargılamaya kalkanları baştan uyarmak isterim.” açıklamalarında bulundu.
Pek çok ülkede artış rapor edildi
Bakan Koca açıklamasında: “Pandeminin inişe geçmesiyle birlikte, pek çok ülkede, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarında artış rapor edilmektedir. Ülkemizde günbegün artış gösteren olaylara, genel olarak, suça eğilimli veya daha önce suç işlemiş, bazı örneklerde madde bağımlılığı olan, kendini kuralların ve kamu otoritesinin üzerinde gören bir kişilik yapısına sahip olduğu anlaşılan, ayrıca stres anında davranış kontrolünü kaybetmeye meyyal kişiler yol açıyor. Doktoruna, hemşiresine fiziki şiddet uygulayan kişilerin birçoğunun, aile içi bireyler başta olmak üzere başka şiddet vakalarının bulunması tesadüf değildir. Şiddet olaylarında ciddi bir bölümü de sözlü şiddet oluşturmaktadır. Bu gruptaki şiddetin kaynağı ise, bizce, hasta veya hasta yakını ile sağlık çalışanı arasındaki yanlış beklentiden kaynaklanan gerilimdir. Beklentilerin makul hale getirilmesi ve gerilimin yönetilmesiyle bu kategorideki sorunu, sağlık çalışanları için atılacak adımların oluşturacağı zeminle aşacağımıza inanıyorum” sözlerine yer verdi.
Bu zararlı tutumdan vazgeçelim
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, adalete güvenin sözlerinin altını çizerek: “Sağlıkta şiddet olayları da dâhil hukuka akseden hiçbir sorunda bir taraf peşinen suçlu, diğer taraf peşinen masum ve mağdur değildir. Teşhis hekimin ise hüküm de hakimindir. Bu sebeple, bilhassa hekim arkadaşlarımızdan, tüm camiamızdan rica ediyorum. Adalete güvenin. Yapılacak yeni yasal düzenlemeler, sizleri şimdiden müsterih etsin. Şiddet suçlarını gündemde tutma, suçluları teşhir etme çabasının olumsuz sonuçları da olduğunu, hatta mesnetsiz karşıtlıklar doğurabildiğini unutmayın. Suçlara karşı yeterli yaptırım olmadığı şeklindeki gündem, sorunlu bazı kişilik yapılarında suça yönelime yol açmaktadır. Devlet erkinin, gerçeğe aykırı şekilde duyarsız gösterilmesi bumerang gibi bize geri dönmektedir. Bu zararlı tutumdan vazgeçelim. Hasta ile hekim arasındaki o çoğu kere süresi kısa ilişki, özünde nadir bir ilişkidir. Bir taraf anlaşılma ihtiyacı içinde diğer taraf anlamakla görevlidir. Bu, saygıya dayalı, kötü davranışı kabul etmeyecek, hekimin profesyonelliğine dayalı bir ilişkidir. Şiddetin gölgesinin bile bu ilişkiye düşmesine izin vermeyeceğiz. Toplum bizimledir. Fakat şu nokta da önemli: Sağlık profesyonellerinin anlaşılmaya ihtiyacı olduğu gibi, bizlere gelen hastaların da anlaşılmaya ihtiyacı vardır." ifadelerinde bulundu.
Söz icraatın adımıydı ve akabinde harekete geçildi
Fahrettin Koca, sağlık çalışmalarına değinerek: "Bir hafta önce, 14 Mart Tıp Bayramı kutlamalarında Sayın Cumhurbaşkanımız 5 büyük müjde verdi. Bunlardan ilk üçü, uğruna her türlü çabayı göstermeye hazır olduğumuz gelişmelerin vaadiydi. Söz icraatın adımıydı ve akabinde harekete geçildi. Sağlıkta şiddet suçlarının önlenmesi, Malpraktis davalarındaki hata ve haksızlıkların sona erdirilmesi için bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören Kanun Teklifi, Meclisimize sunulup, Adalet Komisyonuna sevk edildi. Bu kanun teklifi, kasten yaralamada tutuklu yargılanma sonucunu doğuracak. Yine bu kanun teklifi, sağlık hizmetini engelleme suçunu şiddet olayında cezayı artırıcı bir suç haline getirecek. Malpraktis kaynaklı dava açılabilmesi, kurulacak Mesleki Sorumluluk Kurulunun onayı şartına bağlanacak. Teklifin temelini oluşturan hükümler, tarihi bir sonuç doğuruyor: Kasıt olmadığı sürece hekimden tazminat yükü kalkacak. Vatandaşın mağduriyeti varsa bunu devlet karşılayacak. Camiamız, bu gelişmelerden duyulacak heyecanı maalesef göstermedi. Neden? Maalesef daha önce de örneğini yaşadığımız olaylar yaşandı. Sorunların çözümü etrafında buluşmak yerine, sorunların güncel örnekleri etrafında toplanıldı. Seyri hukuka bırakılması gereken bir olay, neredeyse bir taraflaşmaya, ayrışmaya yol açtı.” açıklamalarında bulundu.
Bir kişinin hatası ne kurumun ne meslek grubunun hatasıdır
Bakan Koca: “Bize gelecek ve huzur vaat eden gerçek gündemden kopmak hatadır. Öte yandan, suç ve ceza şahsidir. Bir kişinin hatası, ne bir kurumun ne de bir meslek grubunun hatasıdır. İyiler toplumun büyük çoğunluğunu oluşturur. İnsan özünde iyidir, iyi davranış iyiliği daha da geliştirir. Biz toplum olarak, salgının dehşet saçtığı günlerde sağlık çalışanlarına Sağlık Ordusu adını verdik. Hiçbirimiz, şimdi bunun göz ardı edilmesine izin veremeyiz. Bize yakışan bu doğru tarife halel getirmeyelim. Biri milletini düşmana, biri milletini hastalıklara karşı koruyan iki ordumuz var. Ordu-millet olan bu toplum, bu iki orduyu ayıramaz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanımızın hasta haklarına ve çalışanlarının hukukuna verdiği önem, en büyük gücümüzdür
Hasta-sağlık çalışanı arasındaki üç önemli konuya vurgu yapan Bakan Koca: “Hasta haklarının korunmasında hassasız. Hasta-sağlık çalışanı arasındaki ilişkiyi daha olgun hale getireceğiz. Sağlıkta her türlü şiddet olayına, sağlık çalışanlarının açılan davalarda haksız bedeller ödemesine karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde gereken adımları atacağız. Halkımızın ve sağlık çalışanlarının bilmesini isterim: Cumhurbaşkanımızın hasta haklarına ve çalışanlarının hukukuna verdiği önem, en büyük gücümüzdür.” dedi.