Beklenen aşıların gelmesiyle beraber hız kesmeden başlanan Kovid-19 aşıları, kısa sürede etkisini göstermişti. Ancak birinci doz aşılarını yaptıranların ikinci doz aşılarını yaptırmamaları, aşılamada yaşanan aksaklık tekrardan vaka sayılarında bir artışa neden oldu. Ülkemizde son 24 saatte, 234 bin 439 Kovid-19 testi yapıldı, 6 bin 285 kişinin testi pozitif çıktı, 46 kişi hayatını kaybettiği kaydedildiği.
Vakaların artışı ve Kurban Bayramı’nın yaklaşması üzerine konuya dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Murat Akova, delta varyantına karşı uyararak, 'Bayramdan sonra Delta varyantın ülkemizde de baskın hale geleceğini tahmin ediyoruz.' dedi. Akova ayrıca, 'Siz bütün korunma önlemlerini bırakıp 3. doz aşımızı da olalım, Delta'ya karşı da korunuruz diye düşünürseniz çok yanlış olur. Bütün aşılar 3 doz da olsanız 5 doz da olsanız Delta varyanta karşı kısmi koruma sağlıyor’ dedi.
3.DOZ AŞIMIZI OLMAK DELTA VARYANTINA KARŞI KORUMA SAĞLAR
Delta varyantının giderek artması ve etkilerinin daha ağır olduğuna dikkat çeken Akova, ‘AB ülkelerinde Ağustos başından itibaren Delta varyantın artık baskın hale geleceği bildiriliyor. Türkiye için de durum farklı değil, kaç vaka Delta varyantı çıktı vs, bunun artık önemi yok, bayramdan sonra Delta varyantın ülkemizde de baskın hale geleceğini tahmin ediyoruz. Herkes sanki salgın öncesi dönemdeymişiz gibi maske, korunma önlemlerini bıraktı. Aşıdan da öte esas bilimsel kanıt, maske ve mesafenin halen en büyük korunma önlemi olduğudur. Üç doz aşı da olsanız şu anki aşıların tamamı yüzde 100 korumuyor. O nedenle önlemlere devam etmek zorundayız’ şeklinde uyarılarda bulundu.
KISITLAMALAR KALKTI AMA SALGIN HALA DEVAM EDİYOR
Temmuz ayına girilmesiyle beraber yasakların kalmasının, tedbirlerin gevşemesine de neden olduğu konusunda uyarıda bulunan Akova, Kovid-19 aşısı yapılmış olsa dahi bir süre daha maske ve mesafe kurallarına uyulmasının, salgını bitirmek için oldukça önemli olduğunu ifade etti.
Henüz aşılamanın istenilen düzeye ulaşmadığına değinen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Murat Akova,
Türkiye'de 1 Temmuz'dan itibaren kısıtlamaların tamamen kalkmasıyla beraber vatandaşların sanki salgın bitmişçesine kişisel korunma önlemlerini de bırakmasının çok tehlikeli olduğunu söyleyen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Murat Akova, ‘1 Temmuz'dan itibaren davul zurna ile tekrar eski halimize döndük. 2019'daki gibi, sanki pandemi öncesi dönemdeymişiz gibi, maske kullanımı minimumda, kalabalıklar korkunç düzeyde, yurtdışından özellikle Delta virüs salgını olduğu bilinen ülkelerden (Rusya olmak üzere) çok sayıda turist geliyor. O turistlerin olduğu turizm bölgelerinde de maske kullanımı neredeyse yok, kapalı ortamlarda önlemlere dikkat edilmiyor. Bence şu anda esas bilimsel kanıt, ister varyant olsun, ister orijinal virüs olsun, hastalığa karşı en etkili yöntem halen maske ve diğer korunma önlemleri. Kalabalık ortamlarda, havalandırması olmayan ortamlarda maskesiz ve uzun süreli bulunmak en büyük risk faktörü’ dedi.
ÜÇ DOZ DA OLSANIZ VARYANTLARDA KORUMA YÜZDE YÜZ DEĞİL
Önlemlerin gevşemesi durumda hızla yayılan delta varyantının ülkemizde de ciddi kayıplara neden olabileceğinin altını çizen Akova, ‘Şu anda vaka sayısı 1'dir 3'tür çok da önemi yok artık. Bayramdan sonra, Temmuz ayının sonuna kadar muhtemelen Türkiye'deki yaygın virüs Delta virüsü olacak. Bu konuda hiçbir şüphe yok. Aynı öngörü AB ülkeleri için de geçerli, Amerika da bu projeksiyonu yapıyor şu anda. Amerika'da ortaya çıkan yeni vakaların yüzde 50'si Delta varyantı. AB ülkelerinde de Delta vakalarının Ağustos başına kadar yüzde 90'a erişeceği düşünülüyor. Türkiye'de daha erken olur ama daha geç olmaz, Delta varyantı baskın olacak. Siz bütün korunma önlemlerini bırakıp 3. doz aşımızı da olalım, Delta'ya karşı da korunuruz diye düşünürseniz çok yanlış olur. Bütün aşılar 3 doz da olsanız 5 doz da olsanız Delta varyanta karşı kısmi koruma sağlıyor. Siz kendinizi korumaya devam etmediğiniz sürece, şu andaki aşılarla ne kadar aşılanırsanız aşılanın yüzde 100 koruma söz konusu değil’ şeklinde konuştu.
DÜNYANIN AŞIYA İHTİYACI VAR
Son dönemlerde gündem olan Mrna aşılarının varyantlara karşı daha etkili olabileceği iddiaları hakkında değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Akova, bu konu hakkında net bir şey söylemenin doğru olmadığını belirterek, bilimsel çalışmaların hala devam ettiğini ifade etti. Prof. Dr. Akova, Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyada aşıya ulaşabilen bir kesiminin mRNA ile aşılanıp diğer kesimin aşılanamamasının, salgını bitirmenin önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çekerek inaktif, mRNA ya da diğer aşılar olsun, DSÖ'nün kriterlerini sağlayan her türlü aşıya ihtiyaç olduğunu söyledi.
HANGİ KOVİD-19 AŞISI DAHA FAYDALI
En çok merak edilen konuların başında gelen, hangi aşının Kovid-19 salgınında daha etkili olduğu sorusu hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Akova, ‘Aslında asemptomatik enfeksiyonla ilgili düzenli kontrollü bir çalışma yapılmış değil. Ama küçük çaplı çalışmalar var. O çalışmaların sonuçlarına göre asemptomatik enfeksiyonlara karşı bu aşıların (mRNA) etkinliği var deniliyor. İnaktif aşılar da ki sadece Sinovac değil diğer inaktif aşı olan Sinopharm'ın da sonuçları da 10-15 gün önce JAMA'da yayınlandı. Orada da aynı şey söz konusu. Bunlar asemptomatik yani hafif belirtili vakaları engellemiyor. Muhtemelen taşıyıcılığı da yani hastalanmadan virüsü etrafa yaymayı da engellemiyor. Ama şöyle bir şey var, Batı ülkeleri şu anda aşıya çok rahat erişiyor. Türkiye de öyle. Ancak dünyada hala aşılanmamış milyarlarca insan var. Afrika Kıtası'nın 1,5 milyar nüfusu olan kıtanın, sadece yüzde 2,5'i aşılandı. Bunun da yüzde sekseni Kuzey Afrika'da, yani Tunus, Cezayir Mısır, oralarda. Sahra altı Afrikası'nda, Güney Afrika'yı bir tarafa koyarsak, aşılanma oranları yüzde 1'in altında. Buralardaki toplumsal bağışıklık dediğimiz, toplumun büyük kesimlerini aşılamak için çok sayıda aşıya ihtiyacınız var. Bu gruplar içerisinde aşılamayı ne ile yaparsanız yapın, toplum içerisinde hastalığa bir bariyer koymuş oluyorsunuz. Ciddi hastalığı ölümü engellemiş oluyorsunuz. O aşamadan sonra da artık asemptomatik, semptomatik enfeksiyonların çok önemi kalmıyor. Yani toplumun yüzde 70'den fazlası aşılanacak olursa bunun çok fazla bir önemi kalmıyor. Ama küçük gruplarda toplumun yüzde 10'unu aşıladınız, onların içinde asemptomatik olup aşılıyım diye ortalığa saçanlar olduğu sürece enfeksiyon bitmez’ dedi.
TÜRKİYE'DEN DE ŞİLİ'DEKİ GİBİ GERÇEK YAŞAM VERİSİ ÇALIŞMASI ÇIKMALI
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve Şili'de yapılan Sinovac aşısına dair yayınladığı yaklaşık 10,5 milyon aşılı kişiye dayanan gerçek yaşam verilerine benzer sonuçların, Türkiye'de de kolaylıkla yayın olarak uygulanabileceğinin altını çizenProf. Dr. Akova, Sağlık Bakanlığı’nın elinde olan E-nabız sisteminin dünyadaki en iyi elektronik sistem olduğunu belirterek, ‘Türkiye'de kesin rakamı bilmiyorum ama sanırım 15 milyon kişi iki doz Sinovac ile aşılandı ve belli bir süre takip edildi. Bu veriler elektronik ortamda takip ediliyor. Dünyada çok az ülkede böyle bir sistem var. Ama bu verileri değerlendirmek, açıklamak lazım. Hatta şu anda Türkiye'nin varyant haritası ile beraber bu değerlendirmeyi yapabiliriz. Şili'ye benzer bir çalışmanın bizden çıkmaması için aslında hiçbir neden yok. Bu konuda bir takım çabalar sarf ediliyor, bizim üniversitemizden, benim bölümünden de bazı arkadaşlar bu çalışma grubunun içerisindeler. Biz, Şili'den daha yüksek rakamlardaki verileri saygın tıp dergileri NEJM'de ya da Lancet'te yayınlamış olabilirdik. Aslında hiçbir engel yok ama yapılmadı. Bunu büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorum, bunu bir an önce yapmamız’ diye konuştu.