Haber365 Özel | Eylem Taşcı
Polisiye gerilim romanlarını okumayı seviyorsanız, bu yazım oldukça hoşunuza gidecek. Sizi etkisi altına alacak ve finalinde katilleri birlikte yakalayacağınız kitaplardan bahsediyorum. Bazı kitaplarda katilleri hemen bulabilir ve olay örgüsünü çok çabuk çözebilirsiniz. Evet, bu mümkün. Ancak size önereceğim bu dört polisiye-gerilim romanında bambaşka bir dünyaya kapıları açacaksınız. Bir kere katili bulmanız neredeyse imkansız! Kurban, tuzak, cinayet, akıl almaz oyunlar, katil ve ustaca bir dedektif… Bunların hepsinin bir kitapta bütünleştiğini düşünün ve gerisini bana bırakın. Okurken sizleri fazlasıyla sürükleyecek bu kitapların isimlerini bekletmeden söylüyor ve kısaca anlatmaya başlıyorum.
- Lisa Gardner - Saklambaç
- Lisa Gardner - Kusursuz Tuzak
- Harlan Coben - Oyunbozan
- Harlan Coben - Asla Vazgeçme
Amerikalı bir yazar olan Lisa Gardner, gerilim romanlarının vazgeçilmez yazarıdır diyebilirim. İlk olarak yazarın ‘Saklambaç’ adlı kitabına değineceğim. Bu kitabı okurken, özellikle sonlara doğru yaklaşırken, elimden kitabı bırakamadım desem yalan söylemiş sayılmam. Şahsen ben, Gardner’in kalemini çok seviyorum. Bu nedenle de sizlere önermekten çekinmiyorum. Belki aranızda Lisa’yı bilen veya okuyan vardır, kim bilir. Okuyanlarınız eminim bana hak verecektir. Özellikle de bu kitaplarını… Okumayanlar içinse, birazcık konusundan bahsedeyim. Kitabın ana karakteri olan Bobby Dodge, Massachusetts'teki terk edilmiş bir akıl hastanesinin bahçesinde ortaya çıkarılan mumyalanmış altı ceset ile yeniden işe koyulur. Ellerindeki tek ipucu ise, ölü bir kadının boynunda asılıdır.
‘Ben daha yedi yaşındayken anlatmıştı babam, Dünya bir sistemdir. Okul bir sistemdir. Komşular bir sistemdir. Kasabalar, hükümetler ya da insan kalabalıkları keza. ‘Sistemi sevmek zorunda değilsin,’ diye devam ederdi babam nutkuna. İnanmak ya da aynı fikirde olmak zorunda da değilsin. Ama iyice anlayacaksın. Sistemi anlayamazsan hayatta kalamazsın.’
‘Aile de bir sistemdir.’
Annabelle Granger adlı bir kızın hayatı ile bu altı ceseti ilişkilendiren Bobby, zamanla Annabelle’nin geçmişinden kaçan bir kız olduğunu fark eder. Hayatı boyunca saklanan, sürekli yeni şehirlere giden ve sahte kimliklerle yaşamış olan Annabelle, bunu neden yapması gerektiğini ailesinden bir türlü öğrenememiştir. Ta ki bir gün, gazetede kendi isminde bir cesetin olduğunu görene kadar. Bunun üzerine Bobby’i bulur ve böylece macera başlar. Daha fazla bahsetmiyorum, çünkü spoi vermek istemiyorum. Sadece kusursuz oyunları ile son derece iyi saklanan bir katilin ve cinayeti inceleyen başarılı bir dedektifin varlığını söyleyebilirim. Sonu sizi öylesine şaşırtacak ki kitabı okuduktan sonra uzak diyarlara dalacak ve ‘Nasıl ya?’ diye düşünüp duracaksınız. Ancak sizlere bu kadarını söyleyebilirim.
Lisa Gardner’in bir diğer romanından bahsedecek olursam, tek kelimeyle mükemmel. Konusu itibariyle de insanı oldukça etkileyen ‘Kusursuz Tuzak’, yazarın kurgusal zekaya sahip olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Kitapta yaşanan olayların gerçekten ağır ve yine elinize aldığınızda bırakamayacağınız türden bir roman olduğunu belirtmeliyim. Çünkü yazarın dünyada yaşanan en karanlık ve en karmaşık hikayelerden birini kaleme aldığını açıkça söyleyebilirim. Üstelik hem insanda gerilimi artırıyor hem de insana trajik bir hüzün katıyor. Çocuk tacizi, seri katil ve nasıl kaybolduğu anlaşılamayan kızları konu alan bu roman, güzel olduğu kadar ürpertici de. Kayıp hayat kadınlarını araştıran FBI ajanı Kimberly Quincy, olayın gizemli derinliklerine indikçe müthiş bir zekaya sahip olan psikopat bir katille çarpışmak durumunda kalır. Kimberly, katilin izini mi sürüyor yoksa katilin kusursuz tuzağına mı sürükleniyor, emin değildir. Nitekim sizlerde emin olamayacaksınız!
‘En çok da, ileriye bakmanın hayata devam etmenin önemini anlıyorlardı, çünkü eğer aynı noktada çok kalırsan pişmanlığın kaya gibi ağırlığı altında ezilme ihtimalin vardı.’
Tek nefeste okuyacağınız bu kitaptan da alıntı yaparak, Lisa Gardner’in kalemine son veriyorum. İki kitapta sıradışı ve alışkın olmadığımız olaylara ve karakterlere ev sahipliği yapıyor. Polisiye-gerilim kitaplarını okumayı seviyor ve keyif alıyorsanız, bu iki kitabı ve birazdan anlatacağım diğer kitapları okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Gelelim diğer yazarımızın eserlerine… Amerikalı gizem ve korku yazarı olan Harlan Coben, çözülmemiş olayları ile romanına başlayıp, esrarengiz kazalara ve cinayetlere yer vererek romanını tamamlıyor. ‘Oyunbozan’ adlı romanında başından sonuna kadar aksiyon ve gizemin hiç eksik olmadığını, okuduğunuzda anlayacaksınız. Okuyanlar çoktan onayladı bile!
Kariyerinin zirvesinde olan Myron, spor menajeridir ve Christian Steele’de menajerlik yaptığı genç oyunculardan biridir. Her şey yolunda giderken, herkesin öldü sandığı Christian’ın eski kız arkadaşından mesaj gelince olaylar karışır. Ana karakter Myron ise, ailenin sırları ile birlikte cinayeti çözme peşine düşer. Böylelikle gelir olaylar silsilesi… Edgar Ödülü’ne layık gösterilen Coben, gerilim romanları arasında, en şaşırtıcı ve en karmaşık karakterine, Myron Bolitar’e can verdiğini de es geçmemeliyim.
‘Oyun Bozan tam bir meydan okuma, başından sonuna kadar keyifli bir yolculuk ve son derece sürpriz bir son!’ -Maggie Griffin
Yazımda son olarak, Harlan Coben’in ‘Asla Vazgeçme’ adlı kitabını yorumluyorum. Daha çok anne babaları ve öğretmenleri ilgilendiren bu kitap kısacası hayatın içinden bir roman… Doktor Mike Baye ve avukat eşi Tia, oğulları Adam’ın bilgisayarına program koyarak, hiç hoşlanmadıkları ebeveyn modeline bürünürler. En yakın arkadaşının intiharından sonra, Adam’ın değiştiğini düşünen anne baba, Adam’ın ne yaptığını, kimlerle konuştuğunu bu şekilde öğrenmeyi planlar. Ancak olaylar sandıkları gibi gitmez… ‘Asla Vazgeçme’ adlı bu roman, katil ve dedektif kurgusundan daha çok tahmin edersiniz ki biraz daha aileye yönelik. Sanmayın ki içerisinde cinayet yok, akıl almaz oyunlar yok! Tabii ki de var!
‘Sürekli korku duyarak yaşayan ve bu yüzden iyileşmek için ilaçlara başvuranlara ne demeli? Çünkü çizginin aslında ne kadar ince olduğu gerçeğini anlamıştır onlar. Korkuları gerçeği kabullenememekten değil engelleyememekten kaynaklanır.’
Başından beri söylediğim gibi, bu dört kitabı bir an önce okumaya başlayın ve öncesini ya da sonrasını düşünmeyin. Zaten buna vaktiniz kalmayacak. Bir çırpıda okuyacak ve kitap ne ara bitmiş anlayamayacaksınız! Benden söylemesi…