Orhan Veli Kanık Şiirleri! İstanbul'u Dinliyorum ve Daha Fazlası...

Edebiyatımızın önemli isimlerinden Orhan Veli Kanık, 36 yıllık yaşamına birçok başarılı iş ve eser sığdırdı. Özellikle tek tür şiirden kaçarak yenilikler denedi. İşte Orhan Veli'nin şiirleri...

20.06.2018-15:06 - (Son Güncelleme: 25.11.2021-11:58) Orhan Veli Kanık Şiirleri! İstanbul'u Dinliyorum ve Daha Fazlası...

Bir Garip Orhan Veli; 1950 yılının Kasım ayının 10'u gecesinde Ankara'da yürürken belediye çukuruna düştü. Ölmekten beter olan Orhan Veli, 4 gün sonra beyin kanamasından hayatını kaybetti. Türk şiirinde yarattığı devrimle adını Türk edebiyatına yazdıran Orhan Veli, "garip" şiirleriyle hala yurdun dört bir tarafında okunuyor.

ORHAN VELİ'NİN KARDEŞİ VEFAT ETTİ

Orhan Veli Kanık'ın kız kardeşi Füruzan Yolyapan hayatını kaybetti. Orhan Veli'nin en küçük ve en son hayatta olan kardeşi 97 yaşında vefat etmiş oldu. Yolyapan, bir süredir sağlık sorunları yaşamaktaydı. Orhan Veli, kız kardeşine Fırfırım diye hitap ederdi. İşte en güzel Orhan Veli şiirleri...

İSTANBUL'U DİNLİYORUM

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Önce hafiften bir rüzgar esiyor;

Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar, ağaçlarda;

Uzaklarda, çok uzaklarda,

Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.


İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Kuşlar geçiyor, derken;

Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.

Ağlar çekiliyor dalyanlarda;

Bir kadının suya değiyor ayakları;

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.


ANLATAMIYORUM

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?


Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.


Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

KİTABE-İ SENG-İ MEZAR

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada

Nasırdan çektiği kadar;

Hatta çirkin yaratıldığından bile

O kadar müteessir değildi;

Kundurası vurmadığı zamanlarda

Anmazdı ama Allah'ın adını,

Günahkâr da sayılmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.


DEDİKODU

Kim söylemiş beni

Süheyla'ya vurulmuşum diye?

Kim görmüş, ama kim,

Eleni'yi öptüğümü,

Yüksekkaldırım'da, güpegündüz?

Melahat'ı almışımda sonra

Alemdar'a gitmişim, öyle mi?

Onu sonra anlatırım, fakat

Kimin bacağını sikmişim tramvayda?

Güya bir de Galata'ya dadanmışız;

Kafaları çekip çekip

Orada alıyormuşuz soluğu;

Geç bunları, anam babam, geç;

Geç bunları bir kalem;

Bilirim ben yaptığımı.

Ya o, Mualla'yı sandala atıp,

Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?


GÜZEL HAVALAR

Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti.

İÇKİYE BENZER BİR ŞEY VAR BU HAVALARDA

İçkiye benzer bir şey var bu havalarda

Kötü ediyor insanı, kötü...

Hele bir hasretlik oldu mu serde;

Sevdiğin başka yerde,

Sen başka yerde.

Dertli ediyor insanı, dertli.


İçkiye benzer bir şey var bu havalarda,

Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.

BİR İŞ VAR

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?

Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?

Her zaman güzel mi bu kadar,

Bu eşya, bu pencere?

Değil,

Vallahi değil;

Bir iş var bu işin içinde.

YORUM YAZ..

En Çok Okunanlar

Modal