İtalyan sanatçı luigi lineri, taş sergisi, taşların tarihi galerimizde.
Ömrünü taşlara adayan adam: luigi lineri
İtalyan sanatçı luigi lineri, son 50 yılını nehir kenarında bulduğu taşların koleksiyonunu yaparak geçirdi.
Lineri'nin evindeki atölyede yaptığı koleksiyon görenleri şaşkınlığa uğratıyor.
Verona'da yaşayan ve şiirle uğraşan sanatçı, son 50 yılını italya'ın en büyük ikinci nehri olan adige nehri'nin kıyısından topladığı taşları biriktirerek geçiriyor.
Lineri, farklı şekillerde ve formlarda olan on binlerce taşına hiçbir işlem yapmadığını ve onları otantik şekillerinde sakladığını söylüyor.
Taşları saymadığını ancak sayıca çok fazla olduğunu söyleyen lineri, onları bir sanat eseri olarak görüyor.
Sanatçı, taşların tarih öncesi insanlar tarafından şekillendirildiğini düşünüyor.
İlginç şekillerdeki taşlar, lineri tarafından sergileniyor.
Lineri, ziyarete gelen insanların taşları gördüğünde değişik tepkiler verdiğini söylüyor.
Lineri, "bazısı ağlıyor, bazısı kahkahalar atıyor. bu evrende taşlar ve onlara dokunan insanların güçlü bir enerjisi var. her gün taşları tekrar sıraya koymaya çalışıyor ve her birine bir şiirin parçaları gibi davranıyorum" ifadelerini kullandı.
Yaşlı şair günün birinde koleksiyonuna bakacak birini bulmayı umut ediyor.
Taşların tarihi
Altay türklerinin yaratılış efsanelerinden orhun yazıtlarına, uygurlar’ın iyi talih, saadet, güç ve bereket verdiğine inandıkları kutlug dağ sembolizminden sümer, akad, babil, hititler ve anadolu’da kutsal sayılan havaşi taşına, friglerde başlangıçta bir meteor taşıyla ilgisi olduğu bilinen ana tanrıça kybele’ye kadar bir çok mitolojik anlatılarda görüldüğü gibi taş; yeryüzü, insanlar, bitkiler ve hayvanlar yaratılmadan önemli işlevler üstlenmiştir.
Tarihteki buna benzer olguların, taşlardaki bu canlılığa ve gizil güce inancın bir uzantısı olarak yakutlarda “yad”, “yada”, kıpçak’larda “cay”, “cama”, kırgızlarda “joytaş”,oğuz’larda ve anadolu’da “yada taşı”dediğimiz bir taşın yağmur yağdırma gücüne sahip olduğuna inanılır.
Türk kültüründe kartal, aslan ve kaplumbağanın önemli yeri vardır. sabrın, uzun ömrün simgesi kaplumbağa orhun yazıtlarının temel taşı biçiminde yer alırken, gücün ve azametin simgesi aslan taş heykeller biçiminde saray kapılarında, orhun yazıtlarına giden yolun iki tarafında, oradan esinlenerek de günümüzde aslanlı yol adı ile ulu önder atatürk’ün anıt kabrinde ve kimi önemli devlet konutlarında kullanılmıştır.
Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan kartal ise hun imparatorluğu’nda gök tanrı sayılmış, dede korkut’ta da kuşların sultanı olarak yorumlanıp tanrı’ya yakın uçucu kuş diye tanımlanmıştır.
Taş, insan yaşamında barınmadan korunmaya, duygularını, mesajlarını geleceğe aktarmadan, sonsuz yolculuğunda bedenini emanet etmeye kadar sağlamlığın, sonsuzluğun, güvenin simgesi olarak tarihsel çağlar boyunca insanla bütünleşen bir malzemedir.
Eski mısırlılar aswan granitlerini, urartular volkanik tüfleri, hititliler bazalt taşlarını ve helenistik dönem uygarlıkları mermerleri yoğun olarak kullanmışlardır.bu antik uygulamalarda taşın kaynağından yapının yerine malzeme taşınmasının kolaylığı ve ekonomik oluşunun etkisi belirgindir ancak görsel etkide sınırlı kalındığında, çeşitlilik ve zenginlik arandığında uzak yörelerden ve ülkelerden de taşların getirildiği bilinmektedir.