İsrail hükümetinin Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını sürdürmesi, Mısır, Ürdün ve Katar gibi bölge ülkeleriyle gerginliğe neden oldu. Başbakan Netanyahu'nun içeride ve dışarıda eleştirilen politikaları, ülke içindeki muhalefetin "İsrail'i tehlikeye atıyor" şeklindeki açıklamalarına sebep oldu. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Gazze Şeridi'ne yönelik saldırı politikaları, Mısır ve Ürdün ile diplomatik gerilimlere yol açarken, Katar da İsrail'in politikalarını şiddetle kınadı. Mısır'ın Netanyahu'nun telefon görüşme talebini geri çevirmesi ve Ürdün'ün su anlaşmasını yenilememe tehdidi, bölgedeki siyasi gerilimin tırmanmasına neden olduğu belirtildi.
Mısır ‘da son durum
İsrailli analist Itamar Eichner, geçen hafta Başbakan Netanyahu'nun Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile telefonda görüşme talebinin reddedildiğini bildirdi. Eichner, Netanyahu'nun ofisinin olayı geçiştirmeye çalıştığını ifade ederek, diplomatik gerilimin boyutlarına dikkat çekti. Eichner, "Netanyahu'nun ofisi olayı geçiştirmek için görüşmenin daha sonra gerçekleşeceğini iddia etti." dedi.
İsrailli analist Eichner, şu açıklamalarda bulundu:
"Netanyahu ve Sisi'nin son görüşmesi, 2023 yaz mevsiminde Mısırlı bir askerin sınır bölgesindeki saldırısı sonucu 3 İsrailli askerin öldürülmesinin ardından gerçekleşmişti. Netanyahu'nun başarısız telefon denemesinin son zamanlarda Mısır'la yaşanan gerilimlerle ilgilisi olabilir. Philadelphia Koridoru’yla ilgili İsrailli yetkililerden yapılan açıklamalar, Mısır'ı rahatsız etti. Selahaddin Koridoru olarak da bilinen ve Gazze ile Mısır sınırında yer alan koridor, 1979'da Mısır ile İsrail arasında imzalanan Camp David Anlaşması kapsamında tampon bölge içinde yer alıyor. Koridor 14,5 kilometre uzunluğunda, birkaç yüz metre genişliğinde ve Akdeniz'den başlayıp Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı'na kadar uzanıyor. İsrail Başbakanı Netanyahu, birden çok konuşmada Philadelphia Koridoru'nu askeri olarak ele geçirmeleri gerektiğini söyledi. İsrail makamları ayrıca, Uluslararası Adalet Divanında Gazze Şeridi'ne insani yardımların ulaşmamasıyla ilgili Mısır'ı suçladı. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, İsrail'in bu iddialarını yalanladı ve yardımların Gazze'ye ulaşmasını engellemediklerini belirtti.”
Sisi, "Sınır kapısının diğer tarafının (İsrail) uygulamaları nedeniyle, en yüksek tahminlere göre 220 tırın üstüne çıkamadık. Bu, İsrail tarafının Gazze Şeridi sakinlerine uyguladığı baskı araçlarından biridir." dedi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Enformasyon Servisi Başkanı Diya Reşvan, Mısır-Gazze sınırındaki askeri adımların Kahire-Tel Aviv ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu. İsrail merkezli "Maariv" gazetesi ise Gazze'ye yönelik savaşın Mısır-İsrail ilişkilerini zor bir sürece soktuğuna dikkat çekti. Gazete, Mısırlıların Sina Yarımadası'na muhtemel bir göç dalgasından endişe ettiğini ve Philadelphia Koridoru'nun ele geçirilmesinin Mısır'ı rahatsız ettiğini belirtti.
Katar krizi
Başbakan Netanyahu'nun ses kaydında ifade ettiği görüşlere göre, Katar'ın Hamas'a yeterince baskı uygulamadığı gerekçesiyle esir takasındaki çabalarına teşekkür etmediği ve Katar-ABD ilişkilerini eleştirdiği belirtiliyor. Bu ses kaydı, İsrail'deki siyasi krizlere ilişkin bir tartışma konusu oldu. İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberinde yer alan açıklamada "Rehinelerin aileleriyle yaptığı kapalı toplantıda Netanyahu, Hamas konusunda Katar'ın arabuluculuğunu ve ABD'nin Katar'a baskı uygulamamasını eleştirdi." denildi. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, "Katar'ın arabuluculuğuna ilişkin basında çıkan haberlerde, İsrail Başbakanı'na atfedilen açıklamaları şiddetle kınıyoruz." açıklamalarında bulundu.
Ensari'nin 25 Ocak'taki sosyal medya paylaşımına göre, Netanyahu'nun hayat kurtarma çabalarını engellediğine dair açıklamalar doğruysa bu durumun sorumsuzluk olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Netanyahu'nun dar siyasi nedenlerle arabuluculuk çabalarını engellediğini ifade etmiştir. Netanyahu'nun çevresi ise toplantı içeriğinin sızdırılmasını Gazze'de esir tutulan İsrailli ailelere bağlamaya çalışmış, ancak İsrailli aileler bu iddiayı reddetti.
İsrailli aileler, 25 Ocak'ta yaptıkları açıklamada, Netanyahu ile yapılan görüşmelerin tamamının Başbakanlık Ofisi ve Başbakan'ın ekibi tarafından kayıt altına alındığını ve ailelerin telefonlarının toplantıdan önce toplandığını belirtti. Açıklamada, esir takası konusundaki anlaşma ve arabuluculara ilişkin bilgilerin sızdırılma kararının Başbakanlık Ofisine ait olduğu ifade edildi.
Ürdün
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, Mısır, Katar ve Ürdün ile yaşanan gerilimlerin yanı sıra, Filistin'e komşu ülkelerden Mısır ve Ürdün'ün yanı sıra esir takasında arabuluculuk konusunda önemli rol üstlenen Körfez'deki Arap ülkelerinden Katar ile de gerginlik yaşandığı belirtiliyor. Netanyahu'nun telefon görüşme talebinin Mısır tarafından reddedilmesi, Katar'ın şiddetle kınanması ve Ürdün ile su anlaşmasının yenilenmeme tehdidi, bölgesel bir krize işaret ediyor. Özellikle İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ve bu saldırılara karşı gelen tepkiler, bölgedeki ilişkileri gerginleştirmiş durumda. Habere göre, İsrail ve Ürdün arasındaki su anlaşması, iki ülke arasındaki ilişkilerin bir göstergesi haline geldi. Anlaşma kapsamında, İsrail'in Ürdün için elektrik üretmesi karşılığında Tel Aviv, her yıl 100 milyon metreküp su sağlamaktadır. Ancak İsrail, Ürdün'ün Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı verdiği tepkiler nedeniyle anlaşmanın uzatılmasına ilişkin nihai bir karar almadı.
Haberde, İsrail karşıtı açıklamalarda bulunan Ürdünlü Bakan Safedi, "Hiçbir şeyin Gazze'deki savaşı haklı çıkarmadığını, bu savaşın nefsi müdafaa olmadığı aksine İsrail'in açıkça gerçekleştirdiği bir saldırı olduğu, Ürdün'ün Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini önlemek için gereken her şeyi yapacağı yönünde. Su karşılığında enerji anlaşmasını devam ettiremeyeceğiz. Çünkü onlar, Gazze'deki kardeşlerimizi katlederken Ürdünlü bir bakanın İsrailli bir bakanın yanına oturup anlaşma imzalaması mümkün değil." dedi. Safedi'nin kasım ayında Gazze'ye saldırıların ardından İsrail-Ürdün su anlaşmasının askıya alındığını açıkladığı kaydedildi. Haberde, Safedi'nin " ifadeleri de yer aldı. Öte yandan, Ürdün tarafından konuya ilişkin somut bir adım atılmadı.
Bunun yanısıra, Yedioth Ahronoth'un 25 Ocak tarihli haberine göre, İsrail Başbakanı'nın liderliğindeki esir takası görüşmeleri sırasında, Hamas'ın arabulucuları Mısır ve Katar ile anlaşmazlığa düştüğü bildirildi. Bu ülkelerle olan ilişkilerin, Gazze'deki İsrailli esirlerin serbest bırakılması için son derece önemli olduğu vurgulandı.
Netanyahu ve Washington ilişkisi
Yedioth Ahronoth'un haberine göre, ABD Başkanı Joe Biden'ın çevresi, Netanyahu'nun Gazze'ye yönelik saldırılarına siyasi sebeplerden dolayı devam ettirdiği gerekçesiyle Biden'a Netanyahu'dan uzak durması ve ona güvenini kaybettiğini açıklaması yapmıştır. Bu gelişmenin, ABD Başkanı ve Netanyahu arasındaki gerilimleri artırabileceği belirtiliyor. ABD'nin Gazze'deki savaşı iki devletli çözüm temelinde sonlandıracak bir plan yapması yönündeki baskısı altında yapılan görüşmenin, Washington'da ve İsrail'de farklı bir siyasi atmosfer oluşturduğu ifade ediliyor.
Haberde, "Washington'da, aralarında Cumhuriyetçi milletvekillerinin de bulunduğu ABD Kongresindeki İsrail dostlarının bile Netanyahu hakkında hayal kırıklığı yaşadığı bildiriliyor ve onun siyasi düşüncelerden etkileneceğinden korkuyorlar." ifadelerine yer verildi.