Netanyahu çileden çıktı: "UCM Başsavcısı'nın yakalama kararı talebi delilik!"

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han'ın hakkında yakalama kararı talebinde bulunmasını "delilik" olarak niteleyerek, mahkemenin böylesi bir karar için sunduğu gerekçelerin "uydurma" olduğunu iddia etti.

31.05.2024-10:59 - (Son Güncelleme: 31.05.2024-14:16) Netanyahu çileden çıktı: "UCM Başsavcısı'nın yakalama kararı talebi delilik!"

Netanyahu, Fransız kanalı LCI'ye verdiği röportajda, UCM Başsavcısı'nın "Hamas liderleri ile İsrail'in demokratik yollarla seçilmiş liderleri arasında sahte bir eşdeğerlik kurduğunu" öne sürerek, yakalama kararı başvurusunu "delilik" olarak değerlendirdi. Netanyahu, mahkemenin iddia ettiği gibi "sivilleri aç bırakma politikalarının olmadığını" ileri sürdü ve UCM Başsavcısı Han'ın kendisi hakkında sunduğu gerekçelerin "uydurma" olduğunu, Gazze'de kıtlığı önlemek için "her şeyi yaptıklarını" savundu.

Gazze'deki sivil kayıplar ve protestolar

Gazze'de sivil kayıplara ilişkin soruya Netanyahu, askeri kayıplara kıyasla Gazze'deki sivil kayıpların "modern şehir savaşlarında görülen en düşük oran" olduğunu iddia etti. Dünya genelinde İsrail'e karşı düzenlenen protesto gösterilerini eleştiren Netanyahu, eylemcileri "İsrail’in demokrasisini" hedef almakla suçladı.

Filistin devletinin tanınması ve Gazze'nin durumu

Öte yandan Filistin devletini tanıyıp tanımayacaklarına ilişkin soruya Netanyahu, Filistin'in "barışçıl bir devlet" olmayacağını iddia ederek, "Onlara şimdi bir devlet verirseniz bu, teröristler için mümkün olan en büyük ödül olacaktır." ifadelerini kullandı. İsrail'in Gazze'yi işgaline yönelik soruya ise "Gazze'yi işgal etmek gerekecek mi bilmiyorum ama teröristleri durdurmak için her an oraya girebilmemiz gerekecek." cevabını verdi.

Netanyahu'nun röportajının yayımlandığı sırada yüzlerce kişi televizyon binasının önünde toplanarak İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ve savaş suçuyla itham edilen Netanyahu'ya propaganda yaptırılmasını protesto etti.

Netanyahu için yakalama kararı başvurusu

UCM Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs'ta, Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında "yakalama kararı" başvurusunda bulunduğunu bildirmişti. Han, Netanyahu ve Gallant'ın 8 Ekim 2023'ten itibaren Gazze Şeridi'nde "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu" belirtmişti.

Han, İsrailli yetkililere yöneltilen suçlar arasında "savaş suçu olarak sivillerin aç bırakılması", "kasten büyük acılara veya vücutta ya da sağlıkta ciddi yaralanmalara neden olmak" ve "savaş suçu olarak zalimce muamelenin" yer aldığını kaydetmişti. Netanyahu ve Gallant'a yöneltilen diğer suçlar arasında ise "kasten öldürme", "savaş suçu olarak cinayet", "savaş suçu olarak sivil nüfusa karşı kasıtlı saldırılar düzenlemek", "açlıktan kaynaklanan ölümler de dahil olmak üzere, insanlığa karşı suç olarak imha ve/veya cinayet", "insanlığa karşı suç olarak zulüm" ve "insanlığa karşı suç olarak diğer insanlık dışı eylemler" bulunuyordu.

Başsavcı Han, işaret edilen insanlığa karşı suçların, "devlet politikası uyarınca Filistinli sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik saldırının parçası olarak işlendiğini" ve bu suçların devam ettiğini vurgulamıştı.

Gazze'deki kıtlık ve sivil zararlar

Gazze'de açlığın "savaş silahı" olarak kullanıldığına işaret eden Han, 8 Ekim 2023'ten itibaren üç sınır kapısının "uzun süre tamamen kapatılması ve yeniden açıldıktan sonra temel malzemelerin geçişinin keyfi olarak kısıtlanması suretiyle uygulanan tam kuşatmanın" Gazze'de halkın temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılmasına yol açtığını bildirmişti.

Gıda kuyruğunda bekleyen siviller ve insani yardım kuruluşu çalışanlarına yönelik saldırılara da dikkati çeken Han, saldırıların ölümlere ve kuruluşların Gazze'deki faaliyetlerini durdurma veya sınırlandırmalarına neden olduğunu aktarmıştı.

İsrail'e yönelik eleştiriler ve uluslararası tepkiler

Han, Gazze'de kıtlığa neden olan bu eylemlerin İsrail'e, tehdit olarak algıladıkları Gazze'nin sivil halkını toplu cezalandırmak amacıyla "Gazzeli sivil halka karşı açlığı savaş yöntemi olarak kullanmak ve diğer şiddet eylemlerini gerçekleştirmek için ortak planın parçası olarak işlendiğini" ifade etmişti. İsrail'e "uluslararası insancıl hukuka uyma yükümlülüğünü" hatırlatan Han, "Sahip olabilecekleri askeri hedefler ne olursa olsun, İsrail'in Gazze'de bu hedeflere ulaşmak için seçtiği araçlar, yani kasıtlı olarak sivil halkın ölümüne, aç kalmasına, büyük acılar çekmesine, vücutlarında ciddi yaralanmalara neden olmak, suç teşkil etmektedir." değerlendirmesinde bulunmuştu.

Netanyahu'nun tepkisi ve röportajın yankıları

Netanyahu'nun UCM Başsavcısı Kerim Han'ın yakalama kararı talebine yönelik sert tepkisi, uluslararası toplumda geniş yankı uyandırdı. Netanyahu'nun, mahkemenin iddialarını "uydurma" olarak nitelendirmesi ve Gazze'deki sivil kayıpların modern şehir savaşlarına göre en düşük oran olduğunu iddia etmesi, insan hakları örgütleri ve uluslararası gözlemciler tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldı.

Röportaj sırasında Netanyahu, İsrail'in Gazze'ye yönelik operasyonlarını savunarak, bu operasyonların teröristleri durdurmak amacıyla yapıldığını ve sivillere zarar vermekten kaçınmak için her türlü çabanın gösterildiğini savundu. Ancak, İsrail'in askeri operasyonlarının Gazze'deki insani durumu daha da kötüleştirdiği ve sivillerin büyük acılar çekmesine neden olduğu yönündeki eleştiriler devam ediyor.

UCM'nin Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililere yönelik yakalama kararı talebi, bölgede zaten yüksek olan gerilimi daha da artırmış durumda. Netanyahu'nun sert tepkisi ve suçlamaları reddetmesi, İsrail'in uluslararası hukuka uyma konusundaki isteksizliğini ortaya koyarken, uluslararası toplumun İsrail'e yönelik baskıları artırabileceği düşünülüyor.

Bu gelişmeler ışığında, Gazze'deki insani durumun nasıl evrileceği ve İsrail'in uluslararası baskılar karşısında nasıl bir politika izleyeceği merakla bekleniyor. Netanyahu'nun açıklamaları ve UCM'nin kararı, bölgede barışın sağlanması ve sivil kayıpların önlenmesi için atılacak adımların önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Uluslararası toplumun ve insan hakları örgütlerinin İsrail'e yönelik eleştirileri ve talepleri, gelecekte bölgede barış ve istikrarın sağlanması için atılacak adımların belirleyici olacağını gösteriyor. Gazze'deki insani kriz ve İsrail'in askeri operasyonları, uluslararası hukukun ve insan haklarının korunması açısından kritik bir test niteliğinde.



YORUM YAZ..
Modal