Şair Nazım Hikmet vefatının 58'inci yıl dönümünde anılıyor. Peki, Nazım Hikmet kimdir? Şair Nazım Hikmet'in edebi kişiliği nasıldır?
Nazım Hikmet yalnızca ülkesinde değil dünya çapında tanınmış bir şair ve edebi bir kişiliktir. Yazmış olduğu şiirleri elliden fazla dile çevrilmiştir. Türkiye'de serbest nazım türünün ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Ölüm yıldönümünde unutulmayan büyük şair hayranları tarafından araştırılmaya başlandı.
NAZIM HİKMET KİMDİR?
Usta şair Nazım Hikmet Ran, 5 Ocak 1902 tarihinde Selanik'te dünyaya geldi. İlk şiiri olan Feryad-ı Vatan'ı 3 Temmuz 1913 tarihinde yazdı. Aynı yıl içerisinde Mekteb-i Sultani'de ortaokul eğitimini almaya başladı. Şiiri nedeni ile Bahriye Mektebine gitmesine karar verildi. 25 Eylül 1915 tarihinde Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi, 1918 tarihinde de 26 kişi içinden 8. olarak mezun oldu.
Mezun olduğu içerisinde dönemin okul gemisi olan Hamidiye gemisine güverte stajyer subayı olarak atandı. 17 Mayıs 1921 tarihinde aşırıya kaçan halleri olduğu iddiası ileri sürülerek ordu ile ilişiği kesildi. Nazım Hikmet Ran'ın ilk yayımlanmış olan Mehmed Nazım imzası ile yazdığı "Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?" başlıklı şiiri 3 Ekim 1918 tarihinde Yeni Mecmua içerisinde yer aldı.
19 yaşındayken, 1921 senesi Ocak ayı içerisinde arkadaşı Vâlâ Nureddin ile birlikte Millî Mücadele'ye katılmak üzere ailesinden habersiz bir şekilde Anadolu'ya geçti. Cepheye gönderilmeyince Bolu'da bir süreliğine öğretmenlik görevinde bulundu. Daha sonrasında Eylül 1921 tarihinde Batum üzerinden Moskova'ya geçerek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde Siyasal Bilimler ve İktisat Bölümü'nde okudu. 1924 yılı içerisinde yayınlanan ilk şiir kitabı 28 Kanunisani Moskova'da sahne aldı.
RUSYA VE TÜRKİYE ARASINDA
1924 senesinde Türkiye'ye dönerek Aydınlık Dergisi içerisinde görev almaya başladı başladı; ancak dergide yayınlanan şiir ve yazılarından ötürü on beş yıl hapsi istenince bir yıl sonra bir kez daha Sovyetler Birliği'ne gitti. 1928 senesinde Af Kanunu'ndan yararlanarak Türkiye'ye bir kez daha döndü. Nazım Hikmet Af Yasası'ndan fayda görmeyerek tekrar tutuklandı. Serbest kalmasının ardından Resimli Ay Dergisi'nde çalışmaya başladı.
NAZIM HİKMET'İN DAVALARI NELERDİR?
1925 Ankara İstiklâl Mahkemesi Davası
1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası
1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası
1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1938 Harp Okulu Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası
1938 Donanma Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası
ŞAİR NAZIM HİKMET'İN CEZAEVİ YILLARI
İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde aralıksız bir şekilde 12 sene kaldı. 14 Temmuz 1950 tarihinde çıkan Genel Af Yasası'ndan yararlanarak 15 Temmuz'da bir kez daha serbest bırakıldı. Barışseverler Cemiyeti'nin kuruluşunda görev aldı.
ŞAİR NAZIM HİKMET VATANDAŞLIKTAN NE ZAMAN ÇIKARILDI?
25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı neticesinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmasının ardından büyük dedesi Mustafa Celaleddin Paşa'nın (Konstantin Borzecki) memleketi olan Polonya'nın vatandaşlığına geçti. Bunun sonucunda da Borzecki soyadını aldı. Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarında bulunan yazarlar köyünde ve ardından da eşi Vera Tulyakova (Hikmet) ile Moskova'da yaşamaya başladı.
NAZIM HİKMET NE ZAMAN, NİYE VEFAT ETTİ?
3 Haziran 1963 gününün sabahı saat 06:30'da gazetesini almak için ikinci kattaki dairesinden apartman kapısına yürüdüğü esnada geçirmiş olduğu kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Naaşı ünlü Novodeviçi Mezarlığı'nda gömülüdür.
NAZIM HİKMET NE ZAMAN TÜRKİYE VATANDAŞI OLDU?
Hüküm giyerek hapis yatmaya başlamış olduğu 1938 senesinden 1968 tarihine kadar eserleri Türkiye'de yasaklı listesindeydi. Eserleri 1965 tarihi itibarinden çeşitli basımlar ile yayımlanmaya başladı. Bakanlar Kurulu'nun 5 Ocak 2009 tarihinde almış olduğu karar, 10 Ocak 2009'da Resmî Gazete'de yayınlandı ve bunun neticesinde de Nâzım Hikmet Ran, 58 yılın sonunda yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu.
NAZIM HİKMET RAN'IN EDEBİ KİŞİLİĞİ
Şiirde kullanılan, kullanılmayan sözcükler olacak şekilde bir ayrım yapmayan Nazım Hikmet, dizeleri kullanmaya getirmiş olduğu özgünlükle de özgür koşuk biçiminin Türkiye'de gelişmesinde etkin bir rol oynamıştır.
Hitabete dayalı olan propaganda şiirleri yazmıştır. (Yirmi dört Saat Marks / Yirmi dört Saat Lenin)
Komünizmin propagandasını yapan şairin son derece etkili bir üslubu vardır.
Fütürizm akımından etkilenmiştir. Makine hakimiyetinin özlemini duyumsar, hatta ve hatta makine olmak ister. Özellikle Rus şair Mayakovski'nin etkisinde kalmıştır.
Uzun şiirlerinde bulunan senaryo havası diğer şiirlerinde de görülmektedir.
Edebiyatımız içerisinde serbest ve toplumcu gerçekçi şiirin öncülerinden birisidir.
Şiir türü dışında oyun, mektup, öykü türlerinde de eserler kaleme almış; özellikle de "835 Satır, Memleketimden İnsan Manzaraları" isimli şiir kitapları ile tanınmıştır.
Divan ve Halk şiiri özelliklerini çağdaş bir anlayış içinde kaynaştırmış, eserlerinde son derece başarılı ve canlı bir dil kullanmıştır.
NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ
Dağların Havası (Osmanlıca baskı, 1925)
835 Satır (1929)
Jokond ile Sİ-YA-U (1929)
Varan 3 (1930)
1 + 1 = 1 (1930)
Sesini Kaybeden Şehir (1931)
Benerci Kendini Niçin Öldürdü? (1932)
Gece Gelen Telgraf (1932)
Portreler (1935)
Taranta Babu'ya Mektuplar (1935)
Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936)
Şeyh Bedreddin Destanına Zeyl (1936)
Kuvayi Milliye (1968)
Saat 21-22 Şiirleri (1965)
Dört Hapishaneden (1966)
Rubailer (1966)
Yatar Bursa Kalesinde (1929-1951)
Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967)
Yeni Şiirler (1951-1959)
Son Şiirleri (1959-1963)
YAŞAMAYA DAİR
Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
Yani o derecede, öylesine ki,
Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
Yahut kocaman gözlüklerin,
Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
İnsanlar için ölebileceksin,
Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
Hem de en güzel en gerçek şeyin
Yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yanı ağır bastığından.
NAZIM HİKMET RAN'IN ROMAN VE ÖYKÜLERİ
Kan Konuşmaz (1965)
Yeşil Elmalar (yedi yazardan derleme) (1965)
Yaşamak Hakkı (1966)
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1967)
Öteki Defterler
Orası
Zeytin ve Üzüm Adası
ÖYKÜLERİ
Orman Cücelerinin Sergüzeşti (1932)
Sevdalı Bulut (1968)