Musilaj kabusu yeniden aramızda: İşte Marmara'daki müsilajın nedeni

TBMM Müsilaj Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı raporda dikkat çeken detaylar ortaya çıktı. Raporda, "Marmara Denizi'nde müsilaj oluşumunda en önemli faktör sudaki besin maddeleri oranının artmasıdır. Tarımsal faaliyetler gerçekleştirilirken alınması gereken tedbirlere uyulmasının tarımsal kaynaklı kirliliği önemli ölçüde azaltacağı değerlendirilmektedir" denildi.

06.04.2022-16:50 - (Son Güncelleme: 06.04.2022-16:50) Musilaj kabusu yeniden aramızda: İşte Marmara'daki müsilajın nedeni

Başta Marmara Denizi olmak üzere denizlerdeki müsilaj sorununun sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Aratırma Komisyonu, raporunu tamamladı. 400 sayfalık raporda; müsilaja neden olan faktörlerin yanında kontrolü ve önlenmesine ilişkin öneriler de yer aldı.

'Eylem planı etkin şekilde uygulanmalı'

Müsilajın kontrolü, önlenmesi ve bir daha benzeri çevre sorunlarının yaşanmaması için; kentsel, endüstriyel, tarımsal ve denizcilik gibi faaliyetlerden kaynaklanan kirliliğin tespit edilmesi gerektiği; kirlilik kaynaklarının etkisinin ve kirlilik yükünün azaltılması amacıyla da eğitim ve farkındalık çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu belirtilerek, şöyle denildi:

"Marmara Denizi'ndeki kirliliğinin giderilmesi amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda Marmara Denizi Havzası'nda yer alan valilikler, yerel yönetimler, ilgili kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katılımlarıyla hazırlanarak 06 Haziran 2021 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planında belirtilen tüm eylemler birbirini tamamlar nitelikte düzenlenmiştir.

Eylem Planının bu bütünlük dikkate alınarak etkin bir şekilde uygulanması, uygulamaların titizlikle takip edilmesi, denetlenmesi ve belirtilen standartlarda işletilmesi ile Marmara Denizi iyi çevresel duruma ulaşabilecektir. Eylem Planı kapsamında hazırlanan Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planında yer alan faaliyet ve alt faaliyetler, ilgili ve sorumlu kurumlar tarafından belirtilen süreler içerisinde hassasiyetle uygulanmalıdır"


'Atık su yükü azaltılmalı'

Raporda ayrıca, hızlı nüfus artışına bağlı olarak artan su ihtiyacı, gün geçtikçe gelişen sanayi ve tarımsal faaliyetlere paralel olarak ortaya çıkan aşırı kullanım ve oluşan kirlilik nedeniyle yaşanan sorunların atık su yönetiminin önemini ortaya koyduğu vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:

"Atık su yönetiminde temel prensip 'en az kirletme' ve 'maksimum geri kazanım' olmalıdır. Marmara Denizi Havzası'nda bulunan atık su yükünün azaltılması amacıyla öncelikli olarak kirliliği kaynağında önleme prensibine dayanan temiz üretim uygulamaları ile atık su debisinin ve kirlilik yükünün azaltılması sağlanmalı; oluşan atık suyun uygun arıtma yöntemleri ile arıtıldıktan sonra yeniden kullanım alternatifleri değerlendirilmeli ve bu tedbirlerin alınması sonrasında oluşan atık suyun deşarjı mevzuatta belirtilen standartlara uygun olarak gerçekleştirilmelidir.

Arıtılmış evsel atık suların sanayide, park, bahçe ve yeşil alan sulamalarında kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Kullanılmış suların tekrar kullanılması hakkında yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Gri suyun yeniden kullanımı yasal düzenlemelerle teşvik edilmelidir."


'Atık sular ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmalı'

Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş atık suların deşarj edildikleri alıcı ortamın fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik ve ekolojik özelliklerini değiştirmeyecek hale getirmek için farklı arıtma yöntemleri kullanıldığı ve bu konunu su kaynaklarının korunmasında önem arz ettiği belirtilerek, şöyle denildi:

"Bu bağlamda tüm evsel ve endüstriyel atık sular ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmalı, arıtma tesislerinde su geri kazanımı sağlanmalı, Marmara Denizi'nin azot-fosfor yükünü azaltmak öncelikli tedbir olmalıdır. Mevcut durum ve modelleme çalışmaları dikkate alınarak yapılan önceliklendirmeler doğrultusunda planlı ve kademeli şekilde arıtmalar yapılmalı ve revize edilmelidir.

Marmara Denizi'nin ekolojik seviyesini korumak için besin yükü azaltımı ihtiyacı dikkate alındığında her iki kaynağın (noktasal ve yayılı) olabilecek en etkin seviyede kontrolü gerekmekte olup, bölgede bulunan mevcut atık su arıtma tesislerinin tamamının ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmesi gerekmektedir.

Marmara Denizi alt akıntısının arıtılmamış ve/veya yeterli arıtılmamış atık sular için seyrelme ve Karadeniz'e taşınması için bir konveyör olarak kullanılması prensibinden vazgeçilerek, fiziksel ve biyolojik evsel atık su arıtma tesislerinin ivedilikle ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmesi sağlanmalıdır."

YORUM YAZ..
Modal