İşte MSB'den yapılan açıklama:
1 Türk bayraklı ROSELİNE-A isimli ticari geminin 22 Kasım 2020 tarihinde açık denizde durdurularak aranması olayı ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.
2. 2292 No’lu BM Güvenlik Konseyi kararında Libya Milli Mutabakat Hükümeti ile istişare ve izin zorunlu kılınmış olmasına rağmen, IRINI Harekatı; Milli Mutabakat Hükümeti ile istişare edilmeden ve izinsiz olarak AB tarafından 2020 yılında Akdeniz’de başlatılmıştır.
3. Harekatın merkezi Roma/Italya’dadır. Halihazırda, harekat merkezinin Komutanı İtalyan, yardımcısı Fransız olup, denizdeki unsurların komutanı ise Yunanlıdır. Denizdeki harekat unsurları Yunan, İtalyan, Alman firkateynlerinden oluşmaktadır.
4. ROSELİNE-A isimli ticari gemimiz, 22 Kasım 2020 tarihinde, açık denizde saat 1230’da telsizden IRINI Harekatı unsurlarından olan Alman HAMBURG Fırkateyni tarafından sorgulanmıştır.
5. Bilahare, IRINI Harekat Merkezi tarafından gemide arama yapmak için izin istenmiştir.
6. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gemide arama izni verilmediği saat 17:44’de IRINI Harekat Merkezine bildirilmiştir.
7. Bayrak devleti ve gemi kaptanının rızası olmamasına rağmen, Alman fırkateyninin silahlı ve teçhizatlı arama timi, helikopter ile saat 1800’de cebren gemiye çıkmıştır.
8. Arama timi tarafından gemide detaylı arama gerçekleştirilmiş, 23 Kasım sabahı saat 0930’da arama timi helikopter ile gemiden ayrılmıştır.
9. Yaklaşık 16 saat süren arama faaliyeti esnasında, ROSELİNE-A gemisinin mürettebatı bir yere toplanmış, personele suçlu muamelesi yapılmıştır.
10. Arama, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin izin vermediğini ısrarla ileterek durumu protesto etmesi ve yapılan aramalarda herhangi bir şüpheli duruma rastlanmaması (geminin yükü un, yağ, bisküvi, et, kozmetik, sağlık v.b. tüketim malzemeleri ve inşaat malzemeleridir) nedeniyle sonlandırılmıştır.
İlaveten , bu tarz gayri hukuki bir uygulamanın müttefik bir donanma tarafından yapılması ise ayrıca düşündürücüdür.
Yapılan bu yanlış uygulamada denizdeki gemilere komuta eden operasyon komutanının, yanlı ve duygusal davrandığı açıktır.
11. Bu konudaki her türlü hakkımız mahfuzdur
12. Bu tür kabadayılıkların, başka uygulamalara örnek olacağı unutulmamalıdır.
13. Geçtiğimiz Haziran ayındaki Courbet hadisesinde olduğu gibi, bu olayı müteakip yapılan açıklamalar da tam gerçeği yansıtmamaktadır. Açıklamalarda yine gerçekler örtbas edilmeye ve çarpıtılmaya çalışılmaktadır.
14. IRINI Harekâtı bugüne kadarki sonuçları itibariyle açık denizlerin serbestisi ilkesini ihlal eden ve Hafter Güçlerine verilmekte olan desteği görmezden gelen, meşruiyeti tartışmalı bir faaliyettir.
15. Türkiye, Libya'daki krizin askeri yöntemlerle değil, siyasi diyalog yoluyla çözülebileceğini başından beri savunmaktadır.
16. Türkiye, BM tarafından tanınan meşru Milli Mutabakat Hükümetinin daveti üzerine sağladığı eğitim, yardım ve danışmanlık desteği ile ülkenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini engelleyerek, Birleşmiş Milletler öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açmıştır.
17. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Libyalı kardeşlerinin yanında olmaya devam edecektir.
18. Sonuç olarak; bölgedeki huzur ve istikrarın muhafazası ve bu tarz olayların bir daha yaşanmaması ile gerekli işbirliği ve koordinasyonun arttırılması için çalışmaya hazır olduğumuzu hatırlatırız. Başta müttefiklerimiz olmak üzere tüm tarafların uluslararası hukuka, deniz hukukuna ve teamüllere uygun davranmasını bekliyoruz.