Şair ve alim olan Mevlana hayatıyla merak konusu. Peki, nerede ve ne zaman doğmuştur, Mesnevi dışında eserleri nedir, Şeb-i Arus nedir, Mevlana eşi ve çocukları kimlerdir, en güzel Mevlana sözleri nelerdir?
Döneminde ve döneminin ardından yüzyıllar boyunca yazdıkları ve fikirleriyle okuyucusuna ışık tutan Mevlana, bugün hala anılan isimlerden biri. Çağının ötesindeki tasavvufi görüşleriyle bilinen Mevlana, hayatıyla da bir örnek. İşte bilinmeyenleri...
KİMDİR?
‘Herkes ayrılıktan bahsetti ben, vuslattan.’ Sözleriyle Şeb-i Arus’u yani ‘Sevgiliye Kavuşmayı’ açıklayan Mevlana Celaleddin-i Rumi 1207’de Horasan’da dünyaya gelmesinin ardından 1273 yılında hayatı Konya’da son buldu. Mevlana, 30 Eylül 1207 tarihinde Horasan'ın Belh bölgesinde, Afganistan sınırları içinde kalan Vahş kasabasında dünyaya geldi. O dönem İran sınırları içerisinde yer alan Belh şehri dönemin en iyi ilim adamlarını yetiştirmektedir. Mevlana'nın annesi, Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harezmşahlar hanedanından Fars Prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultan'dır. Mevlana'nın babası, alimlerin sultanı unvanı ile tanınmış Muhammed Bahâeddin Veled; büyükbabası, Ahmed Hatîbî oğlu Hüseyin Hatîbî'dir.
ASIL İSMİ NEDİR?
Mevlana Celaleddin-i Rumi, yazdığı Mesnevî adlı eserinde kendi adını Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin el-Belhi şeklinde vermiştir. Dönemin kaynaklarında Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled’in soyunun Hz. Ebubekir’e dayandığını belirten şecere vardır. O dönemde Mevlana’nın lakabı ise Celaleddin’dir. "Efendimiz" anlamındaki Mevlânâ unvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. Bir diğer lakabı ise sultan anlamına gelen Hudâvendigâr’dır ve Mevlânâ'ya babası tarafından verilmiştir. Mevlânâ, doğduğu kente nispetle Belhî şeklinde anıldığı gibi hayatını sürdürdüğü Anadolu'ya nispetle kendisine Rûmî de denmektedir. Ayrıca müderrisliği nedeniyle Molla Hünkâr ve Molla-yı Rûm olarak da anılmaktaydı.
EŞİ VE ÇOCUKLARI KİMDİR?
Mevlana Celaleddin-i Rumi Babası Bahaeddin Veled'in ölümünden bir yıl sonra uzun yıllar süren yolculuğun ardından Selçuklu Devleti’nin başkenti, ilim ve sanatkarların buluşma noktası Konya şehrine yerleşir. 1232 yılında Konya'ya gelen Mevlana Celaleddin-i Rumi, Seyyid Burhaneddin'in manevi terbiyesi altına girmiş ve dokuz yıl ona hizmet etmiştir. Mevlana Konya’da İplikçi Medresesi’nde vaazlar vererek ve büyük bir ilim ve din bilgini olmasının yanı sıra çevresindekileri oldukça etkileyen bir isim haline geldi.
Mevlana'nın ilk eşi Gevher Hatun ölünce, Mevlânâ Konya'da ikinci kez Kira Hatun ile evlenmiş ve ondan Muzafferettin Alim Çelebi adında bir oğlu ve Fatma Melike Hatun adında bir kızı olmuştu. Mevlânâ'nın soyundan gelen Çelebiler, genellikle Sultan Veled'in oğlu Feridun Ulu Arif Çelebi'nin torunlarıdır; Fatma Melike Hatun'un torunlarıysa Mevlevîler arasında İnas Çelebi olarak anılırlar.
ESERLERİNİ NASIL YAZDI?
Mevlana Celaleddin-i Rumi, 13. yüzyılda Anadolu, İran ve Türkistan coğrafyasında yaşamış Müslüman şair, fakih, alim ilahiyatçı ve Sufi mutasavvıf olarak bilinir. Manevi mirası İranlılar, Tacikler, Türkler, Rumlar, Peştunlar, Orta Asyalı Müslümanlar ve Güney Asyalı Müslümanlar tarafından benimsendi. Mevlana'nın 13. yüzyılda yazdığı şiirleri dünya çapında onlarca dile birçok kez çevrildi. Mevlana Celaleddin-i Rumi, eserlerini 13. yüzyılın bilim dili olan Farsça yazmıştır. Ancak eserlerini nadiren de olsa, Türkçe, Arapça ve Rumca kaleme almıştır. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Anadolu’ya geldikten sonra Konya’da Mesnevi’yi yazmıştır. Burada Farsça yazdığı eser Fars dilinde yazılmış en büyük şiirlerinden biridir. Mevlana eserleri günümüzde çok geniş bir coğrafya da hala daha okunmaya devam ediyor.
ŞEB-İ ARUS NEDİR?
Şeb-i arus nedir sorusuna şöyle cevap verilebilir; ‘Herkes ayrılıktan bahsetti ben, vuslattan.’ Sözleri ile tüm dünyada tanınan Mevlana Celaleddin-i Rumi, ölümü düğün gecesi (şeb-i arus) olarak niteliyor olmasının yanı sıra vuslat kavramıyla ölüme ve hayata farklı bir bakış açısıyla bakıyor. Hayatın anlamını ölümde bulan Mevlana, ölümü kişinin aslına dönüş yani ‘Allaha dönüş’ olarak nitelendiriyor. Öğretileri ile başta İslam coğrafyası olmak üzere bütün dünya da ilgi uyandıran Mevlana Celaleddin-i Rumi, insanın kendi fer ve Allah’ı asıl (kök) kabul eden bir varlık yorumunu getirmiştir. Huzurlu ve hoşgörülü öğretileriyle bütün inanç ve mezheplere hitap eden Rumi’nin dünya çapında bilinen şiir ve bilgelik dolu sözleri birçok dile tercüme edilmiştir.
6 büyük cilt olan Mevlana Mesnevisinde, tasavvufi fikir ve düşüncelerini, birbirine ulanmış hikayeler halinde anlatmaktadır. Mesnevi dışında Mevlana eserleri şunlardır: Divan-ı Kebir, Mektubat, Fihi Ma Fih ve Mecalis-i Seb’a (Yedi Meclis) eserleri vardır.
Yaşamını ‘Hamdım, piştim, yandım’ sözleri ile özetleyen Mevlana 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
MEVLANA SÖZLERİ
- Cahille oturup bal yiyeceğine, alimle oturup kuru ekmek ye…
- Hadi yaramı sarmaya merhemin yok. Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?
- Muhabbet ve merhamet insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
- Kötülük insana tamahtan gelir. Kanaatten kimse ölmedi, hırsla da kimse padişah olmadı.
- Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.
- Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı
kötü işe bak, karanlığı seyret.
- Güzel ve iyi yüz, kötü bir huyla beraber olunca bil ki, kalp
akçe bile etmez.
- Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır,
güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel
katıktır.