Sanat etkinliklerinde adını sıkça duyduğumuz "küratör" kelimesinin Türk Dil Kurumu'na göre anlamı "Müze, kütüphane, sergi, hayvanat bahçesi vb.ni yöneten ve etkinliklerini düzenleyen yetkili kimse"dir.
"Küratör" sözcüğü Latince “dikkat çekmek için” anlamına gelen “curare” kelimesinden türetilmiştir.
Müzecilik kavramı ile birlikte ortaya çıkmış olan küratörlük, sergi düzenleyicisi anlamında kullanılır.
Zaman içinde kurumlardan bağımsız hale gelerek kendi çalışma prensiplerini belirleyen ve alışılagelmiş sergileme tekniklerinden ayrılarak süreli sergiler yapan özgün bir meslek haline gelen küratörlük üç ayrı başlık altında incelenir:
Bir kuruma bağlı çalışan küratörler, dışarıdan destek veren küratörler, bağımsız çalışan küratörler...
Çağdaş sanat bağlamında küratörler, bir koleksiyonu arzuladıkları bir etkiyi oluşturmak amacıyla düzenlerler.
Sanatçı ve izleyici arasındaki köprünün ta kendisi olan küratörlerin hedefi düzenlediği sergilerde insanları düşündürmenin yanı sıra, insanları heyecanlandırma ve sanatseverleri sanata dahil etmektir.
Küratörlerin bir sanatçı gözü ve mimarca bir mekan algısına sahip olması gerekir.
Sergiyi kurarken izleyicinin içinde kaybolmayacağı, aksine bir kitap okur gibi görsel bir deneyime ve keyfine sahip olabileceği bir düzen içerisine sokar.
Türkiye’de küratörlük kavramı bienaller ile birlikte 1990’lardan itibaren hayatımıza girmiştir.