AA’dan ulaşılan bilgilere göre, Prof. Dr. Balcı; kulak memesinde, genellikle çapraz 45 derecelik bir açıda, farklı derinlik seviyeleri bulunan ve adını, bu teoriyi 1973’te ayrıntılandıran Dr. Sanders T. Frank’tan alan çizginin, kalp-damar hastalıklarının habercisi olup olmadığına dair önemli bilgileri aktardı.
‘‘Teknolojinin gelişmediği dönemde fiziksel özelliklere bakılırdı’’
Geçmiş dönemlerde kalp tomografisi, ‘EKG’ gibi yöntemlerin yeterince gelişmediği süreçte fiziksel özelliklere bakılarak, kalp hastalıklarının teşhis konulmaya çalışıldığına ve bunlardan birinin de ‘‘Frank çizgisi’’olduğunu aktaran Balcı, söz konusu çizgi ile bilimsel çalışmaların da yapıldığının bilgisini verdi. Günlük hayatta çok dikkat çekmeyen bu yöntemin varlığından bahseden Balcı, ‘‘Frank çizgisi, kulak memesinde çapraz seyirli bir çizgidir. Günlük hayatımızda belki çok dikkatimizi çekmeyebilir ama buna ilişkin geçmişte yapılan çalışmalar mevcut. Bu çalışmalarda, Frank çizgisine sahip kişilerde, artmış kalp-damar hastalığı ve artmış inme riski olduğu bildirilmiştir’’ şeklinde konuştu.
Her iki doku birbirine benziyor!
Bir işaret söz konusu olsa da bunun tek başına bir teşhis olarak kabul edilemeyeceğini belirten Balcı, şöyle devam etti: ‘‘Frank çizgisi ile ilgili teori, kulak memesinin yapısal bütünlüğünü oluşturan dokuların, aort ve kalp kapaklarında da benzer bir yapıyla ilişkili olduğuna yönelik. Dolayısıyla kulak memesindeki deformasyonun aslında kalp dokularındaki deformasyonun da bir göstergesi olabileceği belirtiliyor. Ancak tam olarak, net bir bilimsel bağlantı kurulamamış.’’
‘‘Sadece çizgiye bakılarak teşhis konulmaz’’
Hastaların tek bir fiziksel bulguya göre değil, eşlik eden başka hastalıklara ve laboratuvar değerlerine göre değerlendirildiğine işaret eden Balcı, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Yani bu çizginin varlığı, tek başına bir endişe kaynağı olamayacağı gibi olmaması da kişi de rahatlama sebebi olarak görülmemeli. Kalp-damar hastalığı riskini değerlendirirken tek bir fiziksel bulguyu değil, birçok faktörü dikkate alıyoruz. Bunların başında hipertansiyon, şeker hastalığı, sigara kullanımı, birinci derece yakınlarda erken yaşta ortaya çıkan kalp-damar hastalığı, kolesterol, ileri yaş, aktif bir yaşam tarzının benimsenmemesi geliyor. Dolayısıyla sadece kulak memesindeki çizgi, bize kişide 'kalp-damar hastalığı vardır veya yoktur' bilgisini veremiyor. Böyle bir çizgiye sahip olanlar hemen paniğe kapılmamalı, gerçekten bireysel kardiyak risklerinin ne olduğunu bilmek istiyorlarsa uzman bir hekime başvurabilirler.’’
Kalp hastalığı için şeker hastaları dikkat!
Kalp-damar hastalıkları açısından şeker hastaları için önemli bir risk oluşturduğunu belirten Balcı, ‘‘Şeker hastalarının kalp-damar hastalıkları açısından riski, topluma göre çok daha yüksek. Bu nedenle diyabet tanısı alanların mutlaka kardiyoloji muayenesinden de geçmeleri önemli. Yapılan tetkiklerde bir anormallik olmasa bile yılda bir kez periyodik olarak kardiyoloji hekimince değerlendirilmelerini öneriyorum’’ ifadelerine yer verdi.
‘‘Aile geçmişinde kalp öyküsü olanlar direkt kardiyolojiye gitmeli!’’
Erkeklerde 50 yaş altında, kadınlarda ise menopoz öncesi, kalp krizi, ‘‘bypass’’ ameliyatı gibi operasyonları geçiren birinci derece aile yakını olanların da mutlaka kardiyolojik açıdan değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Balcı, ‘‘Ayrıca birinci derece aile yakınında erken yaşta koroner arter hastalığı tespit edilenlerin de 'ailesel hiperkolesterolemi' dediğimiz kolesterol yüksekliği açısından da araştırılmalarını öneriyoruz’’ açıklamasında bulundu.
Kalp sağlığını korumanın formülü!
Dengeli beslenme ve düzenli hafif sporun kalp sağlığını korumada önemli bir rolü olduğunu ifade eden Balcı, şunları kaydetti: ‘‘Yediğimiz her şey bizi etkiliyor. Bu nedenle öncelikle sağlıklı beslenmenin bir yaşam rutini haline getirilmesi gerekiyor. Kardiyak hastalıklardan korunma kılavuzunda da defalarca belirtildiği gibi; yeşil sebze ağırlıklı, zeytinyağlı Akdeniz tipi beslenmenin benimsenmesi önemli. Düzenli egzersiz de bu sürecin bir parçası. Haftada en az 3-5 gün, 30-50 dakika arasında tempolu yürüyüş yapılabilir. Sigara, kesinlikle uzak durulması gereken bir faktör. Ayrıca diyabet, hipertansiyon gibi altta yatan hastalıkların modifiye edilmesi lazım. Çünkü kontrol altına alınmamış diyabet, maalesef 'ateroskleroz' dediğimiz, damar duvarlarında daralmayı en çok hızlandıran faktörlerden biri. Bu hastaların şeker ve tansiyon düzeylerinin kontrol altında tutulması büyük önem taşıyor. Stresten uzak durmak ömrü uzatır.’’