Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi İlker Yıldırım ve Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Serhat Örün, tüm dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele sürecinde yaşadıklarından bahsetti.
Yıldırım, yaptığı açıklamada, salgın döneminde özellikle yoğun bakım servisinde bulunan hastaların tedavileri için mücadele verdiklerinden bahsetti.
Yoğun bakımda yaşlısının da gencinin de olduğunu belirten Yıldırım, ‘Yaşlı hastalarımızdan iyileştirip taburcu ettiğimiz hastalarımız varken maalesef genç hastalarımızdan kaybettiklerimiz oldu. Özellikle genç hastalardan bilinci açık gelip kötüleşenler vardı. Bu virüs bu kadar can almışken ve almaya devam ederken, artık bunun gerçekliğini sorgulamayı bırakalım. Kendi canınızı düşünmüyorsanız, başkalarının, sevdiklerinizin canını düşünün.’ çağrısında bulundu.
Her hastanın farklı etkilendiğini vurgulayan Yıldırım, ‘47 yaşında bir hastamızda yaşadığımızı ekip olarak unutamıyoruz. Hastamıza moral verdik, 'Bu hastalığı yeneceksin, başaracaksın, iyileşeceksin.' dedik. Konuştuk, anlaştık 'Yeneceğim bu hastalığı.' dedi. 2 saat sonra müdahalelere rağmen hastayı kurtaramadık. Bu durum beni ve ekibimi çok derinden etkiledi.’ diyerek yaşadığı duyguları dile getirdi.
SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ANLAYIŞ
Yıldırım, ‘Ailelerimizle rahat rahat görüşemiyoruz. Anne, babamızı göremiyoruz. Çünkü kimin hastalığı geçirdiği, kimin pozitif olduğu net değil. Herhangi bir belirti vermeyen taşıyıcı insanlar var. Bizler de bu kişilerden olabiliriz. Testler negatif çıkıyor, herhangi bir belirti yok ama yaşlı bir kişiyle bir araya geldiğiniz zaman o kişiye hastalığı bulaştırabiliyorsunuz. Bunlar çok riskli durumlar.’ durumun ciddiyetini vurguladı.
Sağlık çalışanlarına yönelik gerçekleşen şiddet olaylarının yaşanmasından üzüntü duyduğuna dikkat çekerek, ‘Kesinlikle olmaması gereken bir şey. Bütün aileler, çocukları sağlık çalışanı olsun diye mücadele ediyor. Çocuklar da kurslara gidip doktor olmak için gayret ediyor. O yüzden sağlık çalışanlarına iyi davranmanız gerekiyor, bizler sizlerin çocuklarıyız. Sizin için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Onun için herkesin sağlık çalışanlarına karşı anlayışlı olması gerekiyor.’ dedi.
Özellikle herkesin sosyal mesafe ve maske kurallarına uymasını isteyen Yıldırım, kapalı alanlardan da uzak durulmasını önerdi.
SÜREKLİ BEBEĞİNİ SORUYORDU
Dr. Öğretim Üyesi Serhat Örün, Türkiye'nin pandemi sürecini güzel yönettiğinden bahsederek, salgının Türkiye'de ilk görülmeye başladığı zamanda bakanlığın ve üniversite hastanesinin hızlı refleks gösterdiğinden bahsetti. Örün, ‘Salgın süreci duygusal olarak sağlık çalışanlarını yıprattı. Çoğu sağlıkçı arkadaşım gibi ben de fedakarlıkta bulundum. 2 ay boyunca hiç evime gidemediğim zaman oldu. Ailemi, çocuklarımı göremedim’ diyerek sağlık çalışanlarının gözünden de durumu kısaca anlattı.
Bu süreçte her yaştan hastaya müdahale ettiklerinden bahseden Örün, hamile hastasından çok etkilendiğini ‘Hastalarımdan biri 34 haftalık hamileydi. O hastamı unutamıyorum. Ateş ve nefes darlığı şikayetiyle bize geldi. Tedavisi devam ederken, doğru nefes alamadığı halde sürekli bebeğini merak edip bize soruyordu. Bu beni çok etkilemişti.’ cümleleriyle ifade etti.
GENÇLER KENDİLERİNE GÜVENMESİN
İyileşen hastaların çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu söyleyen Örün, yaşlı ve kronik hastaların biraz daha fazla sorunla karşılaşabildiğinin altını çizdi.
Örün, gençlerin salgına karşı daha özgüvenli hissetmesinin yanlış olduğuna dikkat çekerek, ‘Ama gençler de bu hastalıkla ilgili sıkıntı yaşıyor. Gençlerin bu özgüveninin yanlış olduğu kanaatindeyim. Maske, mesafe ve hijyen kurallarına herkesin uyması gerekiyor. Sağlık çalışanlarının bunca fedakarlığının boşa gitmemesi için vatandaşların bilinçli hareket etmesi lazım.’ ifadelerini kullandı.