1998 Nobel Edebiyat Ödüllü yazar José Saramago’nun en ünlü romanlarından olan Körlük, dünyada en çok okunan romanlardan biridir. Körlük, 1995’te yayınlanmıştır. Bu romanın ardından Saramago, 2004 yılında kitabın devamı Görmek romanını yayımladı. Körlük romanı, konusunun yanında yazım tarzı ile de dikkat çekti. Romanda kendine özgü tarzını sergileyen Saramago, nokta ve virgül dışında hiçbir noktalama işareti kullanmamıştır.
KÖRLÜK KİTAP ÖZETİ
Kitapta, ne şehrin adı bellidir ne de karakterlerin. Hiç bilinmeyen bir ülkenin, bilinmeyen şehrinde geçen romanda; karakterler isimsizdir. Her karakter romanda sıfatlarla anılır. Bir gün adını bilmediğimiz şehirde araba kullanmakta olan bir adam, trafik ışıklarındayken aniden kör olur. Bu adam ‘beyaz körlük’ olarak bilinen hastalığın ilk kurbanı olur. Kitap, kör olan bu adamın çaresizlik hissi ile başlar. Bu beyaz körlük insanları sonsuz bir beyazlığa mahkûm eder. Kör olduklarında etraf simsiyah değil, bembeyazdır. Bu bembeyaz körlüğe hapsolmuş insanlar kendilerini ‘süt denizinde gibi’ hisseder.
OTORİTENİN KAYBI
‘Beyaz körlük’ hastalığı bir salgın haline gelir; oto hırsızına sonra bir göz doktoruna ve hızla bütün herkese yayılmaya başlar. Kör olanlar ise hükümet tarafından karantinaya alınır ve eski bir akıl hastanesine kapatılır. Hastalığı kapanlara; ülkenin geleceği için bu hastanede kapalı kalmaları gerektiği söylenir. Ertesi gün devlet tarafından yapılan anonsla körlerin tutsaklığı başlar. Dışarı çıkmaya çalışanlar ise en ağır ceza olan körlükle cezalandırılacaklardır. Ancak hastalığın kendilerine de geçeceğinden korkan güvenlik güçleri, hastalarla temas etmez. Ama hastalık yayılmaya başlar. Bu sebeple de hastane içinde kontrol sağlanamaz. Dışarı ile tüm bağları kesilen körler, bir hayat mücadelesi vermeye başlar.
İlk kör olanlardan biri göz doktorudur. Göz doktoru akıl hastanesine kapatılacakken eşi de kör olduğunu söyleyerek içeri girer. Fakat eşi, görüyordur ve orda gözleri gören tek insandır. Bunu gizlemek için elinden geleni yapar ve görebildiğini herkesten gizler. Hastalık dışarıda yayıldıkça hastane kalabalıklaşmaya başlar. Hastalar, dışarıya seslerini duyurmaya çalışır fakat bu bir kişinin ölümü ile sonuçlanır. İçerideki insanların giderek kötü özellikleri ortaya çıkmaya başlar. Adaletsizlik, cinsel istismar olayları, bencillik… İnsanlar kendi içlerinde kötü özelliklerin hepsini dışa vurur. Bir körün yanında getirdiği el radyosu ise, bütün insanlara her şey normalmiş gibi hissettirir. Bu kaos ortamında Saramago, insanların ne kadar ileri gidebileceğini sorgular. Ahlak, seçme özgürlüğü kavramlarını irdeler.
BEYAZ KÖRLÜKTEN KURTULUŞ
Bu sırada çeteleşen bir grup kör, diğer körlere eziyet etmeye başlar. Her şeyi gören fakat kör gibi davranan doktorun eşi, bu çetenin ele başını öldürür. Bu ölümden sonra hastaneye bir kaos ortamı hakim olur. Hastanede isyan çıkar, herkes birbirine girer. Bu sırada çıkan bir yangından yararlanan doktorun eşi, hastane kapılarını açar. Dışarı çıkan körler, bütün herkesin bu hastalığa yakalandığını anlar. ‘Beyaz körlük’ bütün şehre yayılmıştır ve kör çeteleri yemek için birbirlerini öldürmektedir.
Doktorun eşi ise evine döner, eski yaşamını ve kurallarını hatırlar ve her şey eski haline döner. Doktorun eşi, çağımızda olayları sorgulayan ve olduğu gibi görmeyen insanların nasıl bir ruh hali içinde olduklarını yansıtır. Daha sonra ilk kör olandan başlayarak herkes görmeye başlar. Fakat son sahne etkileyicidir. Herkes görmeye başlar. Fakat doktorun eşi beyaz körlüğün kendisini bulduğuna inanır, oysaki onun gördüğü herkes onu görmektedir.
Körlük, beklenmedik bir felaketi yaşayan toplumun nasıl çöktüğünü, nasıl bencilleştiğini ve değer yargılarını kaybettiğini anlatır. Ürkütücü bir roman olan Körlük’te en acımasız olaylar bile şiirsel bir dille anlatılmıştır.
JOSE SARAMAGO KİMDİR?
Saramago, Lizbon kentinin kuzeyinde küçük bir köyde dünyaya geldi. Yoksul bir ailenin oğlu olarak büyüdü. Lizbon’da öğrenim gördü, okurken kırsal kesimlerde çalıştı. Daha sonra ekonomik sebeplerle okulu bıraktı. Saramago; teknik ressamlıktan editörlüğe, redaktörlükten çevirmenliğe birçok iş yaptı. Diario ve Lisboa gazetelerinde kültür editörü olarak çalıştı. Portekiz Yazar Birliği’nin yönetim kadrosunda yer aldı.
Saramago, ilk romanı Günah Ülkesi’ni 1947’de yayınladı. Saramago’nun deneme ve romanlarının yanında iki şiir kitabı da vardır. Saramago’nun; Körlük, Görmek, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, Yitik Adanın Öyküsü, Kabil, İsa’ya Göre İncil, Bütün İsimler, Mağara, Kopyalanmış Adam, Filin Yolculuğu en sevilen romanlarındandır. Ünlü yazar, 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olmuştur.