İftar kelimesi Arapça’nın (Ftr إفطار) kelimesinin Türkçede telaffuz şeklidir. Fıtr, Müslümanların farz olan ibadetlerinden biri olan Oruç ibadetini yerine getirirken, aç ve susuz kaldıkları gün boyunca akşam ezanından sonra yedikleri yemeğin adıdır.
İftar, oruç açma halinin bir diğer adıdır. Yani bir Müslüman’ın niyet edip imsak vaktinden akşam ezanının okunması arasında geçen zaman içerisinde yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durduktan sonra akşam ezanından sonra girilen vakit ve o vakitte yenen yemeğin adıdır.
Peki, uzun günlerde 15 saati aşan oruçlu biri iftar vaktinde iftar yemeğini nasıl yemeliyiz? Yemeği yerken nelere dikkat etmeliyiz?
Dünya son iki yıldır büyük bir felaketle karşı karşıya. İspanyol gribinden sonra dünyayı tümüyle etkisi altına alan bu felaket, şüphesiz Covid-f9 salgınıdır. Bu hastalık, her yaş, kan, cinsiyet grubunu etkisi altına alıyor ve önlem alınmaması durumunda bulaştığı inanı ölüme sürüklüyor.
İftar sofrasında baharat olmalı mı olmamalı mı?
Koronvirüsün en çok etkilediği ve ölümüne sebep olduğu insan, bünyesi yani vücudun savunma mekanizması zayıf olan insanlardır. Bünyesi zayıf ve savunma sistemi güçsüz olan insanlar, salgın hastalıklarında ilk kaybeden insan grubundalar maalesef. Bu yüzden Ramazan ayında en çok dikkat edilmesi gereken, bünyenin, vücut savunma mekanizmasının güçlü tutulması gerekiyor
Oruç tutanların iftada in çok dikkat etmesi gereken konuların başında vücudunu güçlü tutması, yani savunma mekanizmasını zinde tutacak yemekleri tüketmelidir. İnsan vücudunun savunma mekanizmasını en çabuk şekliyle zinde tutan, güçlü kılan ve virütik saldırılara karşı koruyan tüketim maddelerinin başında baharatlar ve bitkisel ürünler geliyor.
Sofralarımızdan, yekelerimizden eksik etmediğimiz bazı baharatlar, bizi bu salgına karşı güçlü kılacak maddeler içeriyorlar. Ancak Oruçlu olmamızdan dolayı iftar sofralarındaki baharatlı yemekler ağır geleceği düşüncesi ile bunlar pek de tercih edilmiyor. Oysa bu yaygın yanlış anlayışın tersine, bir çok baharat çeşidi yediğimiz yemeğin bünyemizde oluşturduğu insülin direnci kan basıncı değişikliğini absorbe edip dinç kalmamızı sağlıyorlar.
Zerdeçal ve Zencefil iftar sofrasında olmalı mıdır?
Hem bünyemizin dinç kalması hem de yemekten sonra oluşan rehavetin savuşturulması için bizim iftar soframızdan Zerdeçal ve Zencefili hiç eksik etmememiz lazım. Bunların yanında Kefir, Ketentohumu, Ketentohumu yağı, fındık, kabak ve ay çekirdeğini sofralarımızın başköşesine koymamız gerek. Mevsim sebzeleri ile maydanoz, tere, roka, gibi yeşillikleri de unutmamalıyız. Zaten mevsim sebzeleri ve sözünü ettiğimiz baharat türlerini tükettiğimizde vücudumuzu kelimenin tam anlamı ile çelik zırhla kaplamış oluruz.
İftar ile sahur arasında kendimizin evde hazırlayacağımız meyveli minik yoğurtlar veya meyve suhu da hazırlayıp tüketebiliriz. Tabi sebze suları da vazgeçilmemiz olmalı. Özellikle sebze sularının bol vitamin ve mineral içermeleri hem koronavirüse hem de oruçlu saatlerdeki vücut halsizliğine karşı inanılmaz bir destek sağlarlar.
İftar sofrasında neye odikkat etmeliyiz?
İftar sofrasında ilk başta dikkat etmemiz gereken şey, sofra donanımının dengeli olmasıdır. Yani yiyeceklerimizi dek düzeli veya iki ağır türden yapmamalıyız. Etin olduğu her sofrada onu dengeleyecek miktarda yeşillik olması, sadece iftarın değil, bütün sofraların olmazsa olmazı olmak zorundadır. Yoksa orta yaş sonrasında ortaya çıkan, yani nükseden bütün hastalıklarla yüz yüze kalırız. Kilo alma, tansiyon, damar hastalıkları, romatizma, mide, bağırsak, eklem rahatsızlıkları gibi bütün hastalıklarla muhatap olmamız işten bile değil. Çünkü vücut yıllar süren bu sağlıksız ve dengesiz beslenmede oluşan toksin ve toksikleri belirli bir yaştan sonra artık atamıyor. Bunlar da vücudumuzda birikerek, güçlendikleri zaman bize hastalık, ağrı ve sancı olarak geri dönüyorlar. Bundan dolayıdır ki her ne olursa olsun, bütün sofralarımızda, bütün öğünlerimizde tükettiğimiz eti ve karbonhidratı dengeleyebilecek yeşillik olmalı.
İftar sofrasının baş konuğu olan çorbalara kesinlikle krema konmamalıdır. Sade ev yapımı çorbalar hem lezzet hem de sağlık bakımından en uygun olanlarıdır. Protein yatağı olan et ve baklagilleri sebzeli yemek olarak tüketmemiz faydalıdır. Sebzeli yemeklerden hoşlanmayanlarımız ise ızgara veya sulu yemek olarak tüketmelidir. Kızartma etler tam olarak zehirdir. Belirli bir yaştan sonra vücut bu zehirleri atamıyor. Ve bunlar çeşitli hastalıklara sebep oluyor.
Özetle iftar sofralarınızda ve hayatınızın ramazan ayından sonraki dönemlerde de sebze-karbonhidrat-protein dengesini çok iyi sağlamalısınız. Ekmeği hayatınızdan çıkarmayı başarabilirseniz kendinize, beden sağlığınıza çok güzel bir iyilik yapmış olursunuz.