Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Esen, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Hipertansiyonu anlama yönteminin düzenli olarak ölçmek olduğunu belirten Esen, yüksek tansiyonun belirtileri arasında baş ağrısı, dikkat kaybı, konsantrasyon eksikliği ve bulanık görme bulunduğunu söyledi.
Normal tansiyon değerinin 12’ye 8 olduğunu belirten Esen, ‘Bunun üzerindeki her değer yükselmeye işaret ediyor veya bir yüksek tansiyon gidişatını belirliyor olabilir. Özellikle yüksek tansiyon, beyin kanaması gibi aile hikayesi olan kişilerin daha erken kontrol yaptırmalarını tavsiye ediyoruz’ dedi.
Esen, hipertansiyonun yaygın bir hastalık olduğunu vurgulayarak, ‘Kişide ne kadar yüksek tansiyon var ve ne kadar süre buna maruz kaldığı önemli. Özellikle gece tansiyon yüksekliği çok az bilinen bir kavramdır. Biz hekimler olarak yüksek tansiyon saptadığımız hastalarda gece tansiyonunun düşüp düşmediğini de araştırırız. Gece tansiyonu düşmeyen kişilerin de daha çok organ hasarı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle ayrıntılı tetkiklerin yapılması gerekiyor’ dedi.
Hipertansiyon ve Alzheimer arasındaki ilişkiye de değinen Esen, şöyle konuştu:
‘Hipertansiyonun Alzheimer ilişkisi çok irdelenmiş, araştırılmış. Yapılan çalışmalarda, özellikle 45-65 yaş arasında hipertansiyon gelişmesinin, takip eden 20-30 yıl sonrasında kişilerde Alzheimer ve demans gelişimini tetiklediği tespit edilmiş. Vasküler demans dediğimiz kişinin hipertansiyon, kalp damar hastalığı gibi risk faktörleriyle damar sertliği sürecinin gelişmesiyle daha ileri yaşlarda, 75 yaş üstünde demansla ilişkili olduğu görülmüş. Hipertansiyon ayrıca kişinin zihinsel, düşünce ve algı kabiliyetini etkileyebiliyor. Hipertansiyonun ne kadar kontrol altında olup olmadığıyla ilişkili bir durum. Tansiyonumuz ne kadar kontrol altındaysa, kişinin zihinsel fonksiyonları daha iyi korunuyor diyebiliriz. Genç yaşlarda yüksek tansiyona maruz kalmak, ilaç kullanılmaması risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Hipertansiyonun farkına varmanın, kişinin hiçbir şikayeti olmasa bile ılımlı yüksek tansiyonun tedavisinin, ileri yıllarda gelişecek demansı engellemekte etkili olduğunu söyleyebiliriz.’
Her hipertansiyon hastasının demans riski altında olduğunun söylenemeyeceğini belirten Esen, ‘Kişi tansiyon'un tedavisine uyum gösteriyorsa, ilaçlarını düzgün kullanıyorsa, bu riskin minimuma indiği çalışmalarda görüyoruz. Herhangi bir ilacın tek başına bir koruyuculuğundan çok tansiyonun kontrol altında olması çok önemli. İlerleyen yaşta da tansiyon görüyoruz, 75-80 yaş üstü kişilerde. Beyin ve zihin fonksiyonlarının iyi işlemesi için tansiyonun ne çok düşük ne de çok yüksek olması lazım, ideal rakamlarda bulunması gerekiyor’ değerlendirmesinde bulundu.
‘ALZHEİMER AÇISINDAN AÇIK HAVA YÜRÜYÜŞÜNÜN KORUYUCU OLDUĞU BİLİNİYOR’
Prof. Dr. Özlem Esen, beslenmeye dair en önemli sorunun hızlı ve hazır gıda tüketimi olduğunu vurgulayarak, sebze meyve tüketiminin artırılması, tahılların daha fazla tüketilmesi ve beyaz unlu gıdaların en aza indirilmesi önerisinde bulundu.
Obezitenin kilo artışının yanı sıra vücutta iltihabi sürecin başlamasına da sebep olduğuna dikkat çeken Esen, ‘Biz, buna enflamasyon, yangı diyoruz. Hipertansiyon, Alzheimer gibi hastalıkların da oksidatif stres, yangı süreciyle kol kola gittiğini biliyoruz. Doğrudan olmasa bile sağlıksız beslenme, kilo ve tansiyon ileride zihin sağlığı için de risk teşkil ediyor. Pandemi sürecinde artan kilo ve hareketsizlik nedeniyle ileride ruh sağlığımızın ve kalp-damar sağlığımızın daha çok etkileneceğini öngörebiliriz.’ diye konuştu.
Esen, düzenli hareket etmenin, hipertansiyonda ilaç dışı tedavinin önemli unsurunu oluşturduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
‘Kişilerde yüksek tansiyon tespit ettiğimizde açık hava yürüyüşünü, haftada en az 3 gün 7 bin 500-10 bin adım atmalarını tavsiye ediyoruz. Alzheimer açısından açık hava yürüyüşünün koruyucu olduğu biliniyor. Bu da ortak bir fayda zaten.’