Böbreklerimiz, tükettiğimiz besinleri işlendikten sonra ortaya çıkan zararlı maddeleri süzüyor ve bedendeki su-tuz dengesinin korunmasını sağlıyor. Kemik iliğine ne kadar kan üretmeleri gerektiği konusunda talimat gönderiyor, kemiklerin güçlenmesi için gerekli olan D vitaminini üretiyor ve fazla kalsiyum ile fosforun dışarı atılmasını sağlıyor. Tüm bunları 11-12 santimetre büyüklüğündeki böbreklerin yerine getirdiğini ifade eden Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, "Halbuki modern hayatın getirdiği şartlar ya da kimi hastalıklar her geçen gün daha fazla kişinin böbrek hastası olmasına sebep oluyor. Yapılan çalışmalara göre, dünya genelinde her 10 yetişkinden biri böbrek hastası olurken, Türkiye'de ise her 7 kişiden birinde böbrek hastalığı görülüyor," şeklinde konuştu.
HER 7 KİŞİDEN BİRİNDE KRONİK BÖBREK RAHATSIZLIĞI GÖRÜLMEKTEDİR
Zamanla artış gösteren ve önemli bir sağlık sorunu haline gelen böbrek hastalıkları hakkında bilgi ler veren Prof. Dr. Bülent Oktay, “Böbreğimiz vücudumuzun atık sistemindeki önemli bir organ. Metabolizmada oluşan birçok maddeyi böbrekler yoluyla atıyoruz. Vücudumuzun sıvı dengesini de tamamen böbrekler ayarlıyor. Ayrıca metabolizmamızdaki asit ve baz değişikliklerinde de dengeyi sağlıyor. Tüm bu süzme fonksiyonlarının yanı sıra hormonal açıdan da etkileri var. Kırmızı kan hücresi üretiminde etkili olan böbreklerimiz ayrıca tansiyon için gereken düzenlemeyi yapıyor. Böbrek sağlığı söz konusu olunca akla gelen ilk konunun günlük su tüketimi olduğu unutulmamalıdır. Su içme konusu çok spekülatif. Eğer böbrek tembelliği, böbrek taşı ya da hormonal bir hastalığınız yoksa susadığınız zaman su içmeniz kâfi. Yani günde 3 litre su içmeye gerek yok. İçtiğimiz su miktarından çok çıkardığımız idrar mühim. Normal bir kişinin 1.5 litre civarında idrar çıkarması vücuttaki atığı dışarı atması için yeterli. Bu da aşağı yukarı 7 su bardağına denk gelir” ifadelerini kullandı.
Böbreklerin sağlıklı olup olmadığını anlamak için en basit yol olan kanda üre kreatinin miktarına bakılması ve karın ultrasonu çekilmesi gerektiğini belirten Nefroloji Uzmanı Dr. Hüseyin Çelik ise, "Basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri ile erken dönemde tespit ve tedavi edilebilen hastalık, ilerlediğinde böbrek yetmezliğine dönüşebiliyor. Bu da kötü hayat kalitesi, yüksek sakatlık ve ölüm oranları anlamına gelebiliyor. Kronik böbrek hastalığının özellikle bazı gruplar için daha risklidir. Diyabet, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, ileri yaş ve ailede görülen böbrek hastalığı risk grubunu oluşturuyor. Kronik böbrek yetmezliği sebebiyle diyalize girmesi gerekenlerin yaklaşık yüzde 38’inde diyabet, yüzde 27’sinde de yüksek tansiyon bulunuyor. Ayrıca obezite, kan yağlarında yükseklik, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, sık ağrı kesici ilaç kullanımı, bağ dokusu hastalıkları, sigara alışkanlığı ve düşük doğum ağırlığı da hastalığın sebepleri arasında yer alıyor,” dedi.