Anadolu kültürünün önemli isimlerinden Hacı Bektaş-i Veli, Alevi kültürünün yayılmasında büyük etkili olmuş biridir. Peki, Hacı Bektaşi Veli nerelidir? Hacı Bektaşi Veli sözleri nelerdir? Hacı Bektaşi Veli türbesi nerede?
Asıl adı Bektaş olan, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan, Hacı Bektaş-ı Veli Horasan'ın Nişabûr şehrinde 1281 senesinde doğdu. 13. yüzyılda Selçuklu Anadolusunda Babai hareketinin lideri Baba İlyas’ın çevresinde bulunan Hacı Bektaşi Veli, 14. yüzyılda, kendi adını alacak olan ve Osmanlı Devleti’nin kurulmasında önemli bir katkısı olan Bektaşilik tarikatını kurdu. Hacı Bektaşi Veli, devrinin kaynaklarında hemen hiçbir iz bırakmadığına bakılırsa yaşadığı dönemde yaygın bir şöhrete sahip olmadığı söylenebilir. Ancak Osmanlı Devleti’nde oldukça önemli bir yere sahip olan Yeniçeri Ocağı da Bektaşi tarikatına bağlı bir kurum olarak kurulmuştur.
HACI BEKTAŞ-İ VELİ KİMDİR?
Hacı Bektaş-ı Veli Horasan'ın Nişabûr şehrinde 1281 senesinde doğdu. İlk eğitimini Şeyh Lokman-ı Perende’den aldı. Lokman-ı Perende, Ahmed-i Yesevi’nin halifelerinden olup, zahir ve batın ilimlerinde derin bilgilere sahipti. Bektaş Veli Lokman-ı Perende’nin en önemli öğrencilerinden biriydi. Dönemin rivayetlerine göre kendinde olağanüstü haller gerçekleşiyordu. Buradaki eğitimini tamamlayan Hacı Bektaş-ı Veli, eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu'ya gelerek halka doğru yolu göstermek amacıyla burada kıymetli talebeler yetiştirdi. Bu ehemmiyetinden dolayı Hacı Bektaş-ı Veli, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet gördü. Bu sırada Anadolu'da dini, iktisadi, askeri ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu "Ahilik Teşkilatı" ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektaş-ı Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü.
HACI BEKTAŞİ VELİ VE YENİ ÇERİLER
13. yüzyılda kuruluş döneminde olan Osmanlı Devleti için önemli hizmetler imza attı. Osmanlı Devleti'nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri oldu. Sultan Orhan zamanında teşkilatlandırılan Yeniçeri Ordusu’na dua ederek, askerlerin sırtlarını sıvazladı. Böylece Hacı Bektaş-ı Veli'yi kendilerine manevi pir olarak kabul eden Yeniçeri Ordusu, manevi hayatını ve disiplinini ona bağladı. Hacı Bektaş-ı Veli, asırlarca Yeniçeriliğin piri, üstadı ve manevi hamisi olarak bilindi. Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamanındaki talimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müsbet neticeler verdi. Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi.
Yeniçeriler, dervişler gibi cihad azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedakar oluşlarında, bu hadiseler müsbet tesirler gösterdi. Yeniçerilerin; "Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli..." diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar bir ifadesidir.
Bu dönemde Türk dili ve kültürünün yabancı etkilerden ve her türlü yozlaşmalardan korunması için çabalayan Hacı Bektaş-ı Veli, dil ve kültüre yönelik çabalarını ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür. Hacı Bektaş-ı Veli’nin ortaya koymuş olduğu birleştirici ve yükseltici öğreti her türlü bağnazlıktan uzak, çağa uyan ilkeler haline gelmiştir. Güzel sanatlara sevecenlikle bakmış, Dergah’da öğretisini yaşama geçirmiştir.
HACI BEKTAŞİ VELİ HAYATI
Hacı Bektaş-ı Veli dönemin kaynaklarında görülmemesine rağmen daha sonra 15. Yüzyılda ikincil kaynaklarda adına sıkça rastlanıyor. 15. yüzyılda dönemin en önemli kaynağı olan başta Aşıkpaşazade olmak üzere daha sonraki birtakım kaynaklar da onu meczup bir derviş olarak tanıtırlar. Aşıkpaşazade, bir şeyh olacak ve bir tarikat kuracak durumda olmayıp kendini bilemeyecek kadar cezbe sahibi bulunduğunu kaydederken 15. yüzyıl müelliflerinden Eminüddin b. Davud Fakih onun hakkında meczub-ı mutlak tabirini kullanır. Bu kaynakların Hacı Bektaş hakkındaki mütalaaları gibi, Vilayetname’ye dayanan Mehmet Fuat Köprülü’nün Hacı Bektaş-ı Veli’nin İslâmî ilimlerde otorite olacak derecede âlim bir mutasavvıf olduğunu ileri sürmesi de kolay kabul edilecek bir fikir değildir.
Bütün bu kaynaklar incelendiği takdirde Hacı Bektaş-ı Veli gibi bir Türkmen şeyhinin ne böyle bir ortamda İslâmî ilimlerde otorite olacak bir ilmî seviyeye yükselme imkânını bulması, ne de böyle bir imkân bulduktan sonra bu çevrelere geri dönmesi pek kolay kabul edilecek bir şeydir. Ayrıca bir Türkmen şeyhinin alim olması da gerekli değildir. Vilayetname’nin bu yoldaki ifadelerinin Hacı Bektaş-ı Veli’yi yüceltmeye yönelik bir tutumun eseri olduğu söylenebilir.
HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN ESERLERİ
Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalat adlı Arapça bir eseri vardır. 1338 senesinde vefat eden Hacı Bektaş-ı Veli'nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak "Bektaşi" denildi.
HACI BEKTAŞİ VELİ ŞİİRLERİ VE SÖZLERİ
Ara bul.
İncinsen de, incitme.
Kadınları okutunuz.
Murada ermek sabır iledir
Araştırma açık bir sınavdır.
Eline, diline, beline sahip ol.
Her ne ararsan, kendinde ara.
Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
Marifet ehlinin ilk makamı edeptir.
İnsanın cemali, sözünün güzelliğidir.
Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız.
Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.
İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.
Nebiler, veliler insanlığa Tanrı’nın hediyesidir.
Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.
İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.