Türk Oftalmoloji Derneği Kornea ve Oküler Yüzey Birimi Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Koray Gümüş, keratokonus hastalığının en önemli risk faktörünün gözü ovalamak olduğuna değinerek, korneanın öne doğru sivrileşmesi ve incelmesi sonucu kişinin görme düzeyini bozulmalar meydana geleceğini belirtti.
BULANIK GÖRÜYORSANIZ DİKKAT
Keratokonus hastalığının en önemli belirtisinin sürekli değişen ve bulanık görmeye neden olan astigmat olduğunu aktaran Gümüş, hastalığın özellikle ileri evrelerinde görme düzeyi ve kalitesinin çok fazla düştüğüne dikkat çekerek ‘Çocukluğundan beri alerjisi olan, bu nedenle sürekli gözünü ovalayan ve bulanık görme şikayeti olan kişilerin acilen göz doktoruna gitmesi gerekir. Göz muayenesini düzenli yaptıran ve gözlük numarası her defasında değişen hastalarda da mutlaka keratokonustan şüphelenilmeli ve ileri tetkikler yapılmalı’ uyarısında bulundu.
Keratokonus hastalığının tam olarak nedeni bilinmediğinden bahseden Gümüş, araştırmalar ve deneyimlerin, ailesinde daha önceden keratokonus tanısı konmuş kişilerin en önemli risk grubunda yer aldığını belirtti.
‘GENÇ YAŞ, İLERLEME İÇİN ÖNEMLİ BİR RİSK FAKTÖRÜDÜR’
Prof. Dr. Gümüş, özellikle çocukluk döneminde gözün çok fazla ovalanmasına neden olan alerjik hastalıklardan şüphelenilmesi gerektiğini belirterek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
Özellikle çocukluk döneminde gözün çok sık ovalandığı alerjik göz hastalıklarının varlığından şüphelenilmesi gerektiğini, keratokonus hastalarının büyük bir kısmında alerjik konjonktivit ve gözü ovalama hikayesi bulunduğunun görüldüğünü belirten Gümüş, şu bilgileri verdi:
‘10-20 yaş aralığında, gözlük numarası sürekli yükselen, sık sık gözlük değiştiren ve alerjik konjonktivit geçmişi olan kişilerde, keratokonustan şüphe duyulması gerekiyor. Ancak bu tip olgularda, kesin tanı koyabilmek için mutlaka kornea topografisinin çekilmesi önem taşıyor. Keratokonus hastalığının ilerleme riski özellikle 10'lu ve 20'li yaşlarda çok yüksek. Dolayısıyla genç yaş, ilerleme için önemli bir risk faktörüdür. Diğer önemli bir risk faktörü de gözü ovalamaktır. Gözü ovalamanın, bu hastalığın başlamasında tetik rolü yapabileceğini veya hastalığın ilerlemesini arttırabileceğini söylemek mümkün. Hastalık ilerledikçe hem korneada sivrileşme artıyor hem de korneanın kalınlığı azalıyor. Bütün bu değişim de hastalarda daha da bulanık ve kalitesiz görme şikayetlerine neden oluyor.’
TEDAVİDE 2 ÖNEMLİ NOKTA
Hastalarda alerji ve sürekli olarak gözü ovalama gibi bir durum varsa, gerekli olan tedaviyi uyguladıklarını ve hastaları gözlerini ovalamamaları konusunda uyardıklarını belirten Gümüş, ‘Tedavide iki ana nokta çok önemlidir. Bunlardan birincisi hastalığın ilerlemesinin durdurulması, ikincisi de hastalığın meydana getirdiği görme bozukluğunun giderilmesidir. Keratokonus hastalığının durdurulmasında en etkin ve güvenilir yöntem ise korneal çapraz bağlama (cross-linking) tedavisidir. Bu tedavi ile zayıflamış kornea daha sağlam bir hale getirilmekte ve hastalık etkin bir şekilde durdurulabilmektedir. Korneal çapraz bağlama tedavisi tek başına uygulanabilirken bazı hastalarda intrastromal halka tedavisi ya da Excimer LASER uygulamalarıyla da kombine edilebilmektedir’ şeklinde konuştu.
İLERİ EVRELERDE ÇÖZÜM KORNEA NAKLİ
Keratokonus hastalarında görme düzey ve kalitesini arttırmak için gözlük, yumuşak kontak lensler, sert gaz geçirgen kontak lensler, yumuşak keratokonus kontak lensleri, hibrid lensler ve skleral lenslerin denendiğini aktaran Gümüş, bunların yanı sıra bazı hastalarda, kornea içerisine yerleştirilen halka tedavisinin ve doğal lensin önüne veya iris önüne yerleştirilebilen kişiye özel lenslerin kullandığını kaydetti.
Prof. Dr. Koray Gümüş, ‘Çok ileri evrelerde, özellikle korneasında skar gelişen yani kalıcı lekelenmenin meydana geldiği olgularda ise günümüz koşullarında tek çözüm kornea naklidir. Ancak unutulmamalıdır ki kornea naklinden sonra oluşan astigmatın düşürülmesi ve görme düzeyini arttırmak için kontakt lens uygulaması, torik göz içi mercek yerleştirilmesi ve laser gibi ilave tedavilere ihtiyaç duyulabilmektedir’ diye konuştu.