Uyku, yaşam, çok uyumanın nedenleri, saatlerce uyumanın nedenleri, uykusuzluk fotoğrafları galerimizde
Genç kadının her gün saatlerce uyumasının nedenini duyanlar kulaklarına inanamadı.
Yaşam şartları içerisinde yoğun çalışma temposu bizleri yorabiliyor. bu yorgunlukta izin günlerinde tembellik yapma ihtiyacını doğuruyor haliyle. şöyle bir uzanmak ve saatler aynı şekilde kalma fikri bile sizi cezbediyor değil mi?
işte sosyal medyada yayılan birbirinden tembel o insanların fotoğrafları...
Üşengeçliği üzerimizden nasıl atabiliriz?
Biz insanoğlunun en büyük sorunlarından birisi de kendi kendimizi harekete geçirecek enerjiyi bir türlü bulamamamızdır herhalde. konuşmaya gelince herkes fikrini söyler. “şöyle yapılmalı” “evet evet, bunu yapmalıyız bana göre de”, “hayır aslında buradaki temel nokta… vs.” herkes adeta birer danışman edasıyla fikrini ortaya koyar. belki iyi niyetle fikirler ortaya koyulur.
Ama genel olarak bizim en büyük problemimiz harekete geçme ya da başka bir deyişle aktivitedir. yani biz düşüncelerin önüne geçememiş fikirsel çatışmaların içinde kaybolup gideriz. ne zaman ki birileri bunun farkına varırsa da o diğerlerinin önüne geçer. ilim adamı, işadamı, saygın bir siyasetçi, ya da falanca yerde bir yetkili olur.
Peki, bu kadar konuşmamıza rağmen neden kendimizi harekete geçirecek bu enerjiye bir türlü sahip olamıyoruz? herkes görüntüde şöyle yapılmalı, bu yapılmalı deyip güzel düşünceler ortaya koyabiliyor. iyi niyetini ortaya koyabiliyorken bunu neden uygulayamıyor? şimdi bunun nedenlerinden ve ne yapılması gerektiğinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Harekete geçmemizi engelleyen en büyük nedenlerden birincisi hiç kuşkusuz ki yetiştiriliş tarzımızdır. daha küçük yaşlardan itibaren analarımız ve babalarımız bizlere toz kondurmazlar. benim oğlum haklıdır veya benim oğlum / kızım bunu yapmaz derler.
Çocuklarının hayata alışması için veya başka bir deyişle ayakta kalmayı öğrenmesi için pek bir şey yaptığımız söylenemez. aman kızım sen yapma biz hallederiz. falancayı devreye sokarız işlerini hallederiz.
Aman oğlum neden yemeğini yemedin, dur sana hemen yiyecek bir şeyler hazırlayayım der annelerimiz. hatta bazen anneler çocukları kocaman olmasına rağmen onlara kendileri yemek yedirmeye çalışır. ben 7 yaşındaki çocuğuna yemeğini kendisi yemek istemediği için zorla ayakta çorba içirmeye çalışan anneler gördüm. daha neler neler...
O halde ilk nedenimiz; birilerinin sizin yerinize bir şeyleri yapmasına alıştıysanız her şeyi önce başkalarının yapmasını beklersiniz. zira insanoğlunun tabiatında her zaman kolay olana yönelmek vardır. kolay olan bir başkasının yapmasını yapmaktır. zira yeni doğan bir bebeğe ilk 3 gün biberonla mama verirseniz, bu daha sonra kendisine daha kolay geleceği için annesinden süt emmek istemeyecektir. kolay olana yönelmek daha bu hayata geldiğimiz günden itibaren kazandığımız veya öğrendiğimiz bir tutumdur.
Harekete geçmemizi engelleyen diğer unsurlardan birisi de içinde bulunduğumuz ruh halidir. eğer uzunca bir süredir bir konuda çabalamış iseniz ve onda da bir başarı elde edememiş iseniz pek muhtemeldir ki sonrasında da bu sizde yılgınlığa neden olacaktır. hatta öyle durumlar vardır ki bu sizin hayata küsmenize, depresyona girmenize veya bunların daha hafifleri olarak stres ve duygu durum bozukluklarına yol açacaktır.
Hayata bir şekilde küsen insanlar hayata tutunmak için kendilerinde bir ümit görmedikleri için harekete geçmezler. nasıl olsa yine başaramayacağım derler. içlerinde biraz korku, biraz yıpranmışlığın verdiği çaresizlikle artık ne yapabilirim ki derler.
Çaresizlik insanı yıpratan ve bir adım öteye gitmesine engel olan en büyük nedenlerdendir. daha önce sürekli kaybettiğini düşünen insan bu davranışı artık öğrenmiştir. biz buna psikolojide öğrenilmiş çaresizlik duygu durumu deriz.
Tembellik etmek veya gayret göstermemekte yine bizim harekete geçmemizi engelleyen unsurlardandır. biz millet olarak rahatlığa alışmış bir topluluğuz. bugün sokaktan herhangi birisini çevirip çok paran olsa ne yaparsın sorusunu sorsanız hemen hemen hepsinde de güzel bir tebessüm belirerek şunu yapacağım bunu yapacağım diyerek hayallerini anlatırlar. hemen hemen tüm insanlarda rahat, bol kazançlı, daha az emek harcayarak daha çok para kazanma düşünceleri vardır.
o yüzden ülkemiz girişimcileri sabit bir iş yapmadan sürekli o günün moda işi neyse veya o anda ne kazançlıysa onu yapmaya çalışırlar. o anı kurtarmak önemlidir çünkü. örneğin tv’lerde yayınlanıp ta birincilerinin daha sonra hiçbir şekilde hatırlanmadığı yüzlerce yarışmayı aklınıza getirin. veya yılbaşı günleri alınan milli piyango biletlerinin veya devir miktarı arttığı zaman sayısal loto bayilerinin önünde oluşan kuyrukları düşünün. tembellik öylesine başa bela bir şeydir ki gerek fiziksel olarak ve gerekse de düşünsel olarak tüm insanların en büyük düşmanlarından birisidir. insana uyuşukluk verdiği gibi insanın içinde zaten kısıtlı olan gayret duygularını da ortadan kaldırır. insanın herhangi bir işi, daha başlamadan bitirmesine neden olur.
Önce kafada ortaya çıkan bu tembellik bir süreden sonra sizin fizyolojik olarak ta sağlığınızın bozulmasına neden olur. yine bununla ilgili aklıma gelen güzel bir örneği vermek istiyorum. örneğin eskiden zayıflama uzmanları egzersiz önerirlerdi. ama gelişen ve tembelleşen dünyamızda bugün bitkisel adı altında öyle ilaçlar çıktı ki ve siz öyle şeyler vaat ediyorlar ki. daha önce girişimci diye bahsettiğim kişi veya kuruluşlar o günün trendine uyarak ve ayrıca insanın tembellik içgüdüsünü de dürterek “hareket etmeden falanca içerikli bitkisel hapları içerek zayıflayabilirsiniz diyorlar” belki doğru , belki yanlış ama bunda bile kolaya kaçan biz yakında herhalde koltuğa yapışık olarak yaşamaya başlayacağız. sokağa çıktığınızda altlarına tekerlek takılmış binlerce koltuk ve üzerinde birer tuşa basarak bu koltukların üzerinde bir yere gitmeye çalışan insanlar göreceksiniz. oysa insan hareket ister ve buna göre yaratılmıştır.