Yaşanan koronavirüs salgının getirdiği ekonomik krizin yanı sıra uzun süredir dünya gündemini meşgul eden iklim krizi, etkisini daha fazla hissettirmeye başladı. Dünya’da ve tabi ki ülkemizde hissedilen küresel ısınmanın götürüleri insanları endişelendirmeye başladı. Ege Bölgesi'nin Büyük Menderes'ten sonraki ikinci büyük akarsuyu Gediz Nehri'nde kuraklığın etkisiyle yer yer suların çekilmesi, bölge insanının endişelerini artırdı. İç Batı Anadolu'da Murat, Eğriöz ve Şaphane dağlarından doğan, Kütahya, Uşak, Manisa ve İzmir'den geçtikten sonra Ege Denizi'ne dökülen ve bölgede 1 milyon 200 bin dekar arazinin sulamasında kullanılan nehirde, kuraklığın etkileri belirgin şekilde gözleniyor. Bölgedeki yağışlar ve derelerle beslenen nehrin, özellikle Salihli ilçesinde kurulu Demirköprü Barajı'ndan sonraki bölümünde, kilometrelerce akmadığı görülüyor. Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen ‘Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi’ ile koruma altında bulunan nehir ve havzasındaki fauna ve floranın da kuraklık ve ekolojik kirlilik nedeniyle daraldığı belirtiliyor.
GEDİZ NEHRİ İLK DEFA BÖYLE KURUDU
Kuraklığın yanı sıra yanlış sulama yöntemleri yüzünden de Gediz Nehri’nin kuruduğunu ifade eden Manisa Ziraat Odaları İl Koordinatörü Abdullah Şenol, eskiden barajlarda su tükendiğinde bile su kaynağı bulabiliyorduk. Artık çok daha kritik durumdayız dedi. Manisa Ziraat Odaları İl Koordinatörü Abdullah Şenol, Kurumanın endişe verici boyutta olduğunu aktaran Şenol, ‘Demirköprü Barajı'mızda ve Marmara Gölü'nde su kalmadı. Barajımızda su kalmadığı dönemlerde bile yeraltı kaynaklarımızdan gelen sular vardı. Gediz Nehri ilk defa bu kadar kurudu.’ dedi. Tarımda geleneksel yöntemden kapalı devre modern sulamaya geçişin teşvik edilmesi gerektiğine işaret eden Şenol, şöyle dedi; ‘Modern sulama sistemiyle 10 yıl yetecek su, 5 yılda bitti. Şu anda yağmurların yağmasını ve barajların dolmasını bekliyoruz. Bu da en az birkaç yıl sürecektir. Geldiğimiz noktada havalar yağışlı olmazsa seneye mahsullerde yüzde 40-50 arasında rekolte düşer. Sadece salma ve vahşi sulamadan kaynaklanan yöntemlerle sularımızı bitirdik. Gediz Havzası'ndaki ziraat odaları ve belediye başkanları ile hükümetimiz bir an önce önlemler alması lazım. Bu verimli arazileri çoraklaşmaya mahkum etmemeliyiz.’
2 AYDIR GEDİZ YAĞMUR BEKLİYOR
Yeni sulama sistemine geçmek zorunda olduğumuzu dile getiren Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, bu bölgelerde susuz tarımın olmadığını ve çözüm bulunmaz ise bu bölgelerde bir daha tarım yapılamayacağını aktardı. Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç da Gediz Nehri'nin bölge tarımı için önemine işarete ederek, ‘Maalesef çiftçimiz zor durumda, buralarda doğup büyüdüğümüz için şu ortamı çok iyi bilen insanlarız. Hiç daha böyle bir durumla karşılaşmadık. En kurak zamanlarda bile ufak bir su birikintisi, ufak bir çay akıntısı gibi akıntı olurdu.’ ifadelerini kullandı. Kuraklığın bu şekilde devam etmesi durumunda Gediz Havzası'ndaki çiftçilerin zor duruma düşeceğini belirten Yalvaç, ‘Bu coğrafyada yetiştirilen üzüm, pamuk, biber, zeytin, domates gibi ürünlerin hepsi su isteyen ürünler. Susuz tarım yok. Önceki zamanlarda gördüğümüz yağış ve kar yok. Kapalı devre sulama sistemine bir an önce geçmeliyiz ki bizim çiftçimiz tekrar ürününü yetiştirebilsin.’ diye konuştu. Kula ilçesine bağlı Yurtbaşı Mahallesi Muhtarı Süleyman Topdemir, Gediz'de yaşanan kuraklık nedeniyle üretimde zorluklar yaşadıklarına işaret ederek, şöyle dedi; ‘Son zamanların en büyük kuraklığıyla karşı karşıyayız. Yaklaşık 2 aydır akmayan Gediz Nehri güz yağmurlarını bekliyor. Gediz Nehri'nin kurumasının ardından tarla sulamalarını, Devlet Su İşleri tarafından yapılan sulama göletinden yapıyoruz. Benzer bir kuraklığı 2007 yılında yaşadık. Gediz Nehri o zamanda iki hafta boyunca akmamıştı. Eskiden asma köprüyü götürecek kadar çok akan Gediz Nehri, kış aylarında bile diz boyu akıyor.’