Fuzuli Şiirleri

Divan edebiyatının en büyük şairi olarak bilinen Fuzûlî'nin asıl adı Mehmed Süleyman'dır. 1480 li yıllarda (çeşitli kaynaklarda 1480 ile 1485 yılları arasında olduğu söylenmektedir) Kerbelâ’da doğan şair, eğitimini Bağdat’ta yapmış, Bağdat’a yerleşmiş ve yaşamı boyunca Irak’ta yaşamıştır. İşte Fuzuli Şiirleri..

20.06.2018-13:47 - (Son Güncelleme: 20.06.2018-13:26) Fuzuli Şiirleri

Divan edebiyatının en büyük şairi olarak bilinen Fuzûlî'nin asıl adı Mehmed Süleyman'dır. 1480 li yıllarda (çeşitli kaynaklarda 1480 ile 1485 yılları arasında olduğu söylenmektedir) Kerbelâ’da doğan şair, eğitimini Bağdat’ta yapmış, Bağdat’a yerleşmiş ve yaşamı boyunca Irak’ta yaşamıştır. İşte Fuzuli Şiirleri..

Beni Candan Usandırdı

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı

Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

Fuzuli

Vefa Her Kimseden Kim İstedim Ondan Cefa Gördüm

Vefa her kimseden kim istedim ondan cefa gördüm
Kimi kim bîvefa dünyada gördüm bîvefa gördüm

Kime kim derdimi izhar kıldım isteyip derman
Özümden bin beter derd ü belaya mübtela gördüm

Mükedder hatırımdan kılmadı bir kimse gam def'in
Safadan dem uran hemdemleri ehl-i riya gördüm

Ayak bastım reh-i ümmide, sergerdanlık el verdi
Emel serriştesin tuttum elimde ejderha gördüm

Fuzuli ayb kılma yüz çevirsem ehl-i âlemden
Neden kim her kime yüz tuttum andan yüz bela gördüm

Fuzuli

Aşka Sevdalanma

Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır

Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır

Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır

Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır

Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır

Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır

Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.

Yâ Rab Bela-yı Aşk İle Kıl Âşîna Beni

Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni

Az eyleme inayetini ehl-i dertten
Yani ki çoh belâlara kıl müptelâ beni

Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni

Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yetürmek sabâ beni

Nahvet kılıp nasîb Fuzuli gibi bana
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana beni

Dôstum Âlem Senünçün Ger Olur Düşmen Bana

Dôstum âlem senünçün ger olur düşmen bana
Gam degül zîrâ yetersin dôst ancak sen bana

Işka saldum ben beni pend almayup bir dôstdan
Hîç düşmen eylemez anı ki itdüm ben bana

Cân ü ten oldukça benden derd ü dâğ eksük degül
Çıhsa cân hâk olsa ten ni cân gerek ni ten bana

Vasl kadrin bilmedüm fürkat belâsın çekmedin
Zulmet-i hecr itdi çoh târîk işi rûşen bana

Dûd ü ahkerdür bana serv ile gül ey bâğbân
N’eylerem ben gülşeni gülşen sana külhan bana

Gamze tîgin çekdi ol mâh olma gâfil ey gönül
Kim mukarrerdür bu gün ölmek sana şîven bana

Ey Fuzûlî çıhsa can çıhman tarîk-i ışkdan
Reh-güzâr-ı ehl-i ışk üzre kılun medfen bana

Mende Mecnûn'dan Füzûn Aşıklık İsti'dâdı Var

Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var

N'ola kan tökmekde mâhir ola çeşmüm merdümü
Nutfe-i kâbildürür gamzen kimi üstâdı var

Kıl tefâhur kim senün her var men tek âşıkun
Leylî'nin Mecnûn'u Şîrîn'ün eger Ferhâd'ı var

Ehl-i temkînem meni benzetme ey gül bülbüle
Derde yoh sabrı anun her lâhza min feryâdı var

Öyle bed-hâlem ki ahvâlüm görende şâd olur
Her kimün kim devr cevrinden dil-i nâ-şâdı var

Gezme ey gönlüm kuşu gâfil fezâ-yı ışkda
Kim bu sahrânun güzer-gehlerde çok sayyâdı var

Ey Fuzûlî ışk men'in kılma nâsihden kabûl
Akl tedbîridür ol sanma ki bir bünyâdı var

Zülfü Kimi Ayağın Koymaz Öpem Nigârum

Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum

İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum

Bildi temâm-ı âlem kim derd-mend-i ışkam
Yâ Râb henûz hâlüm bilmez mi ola yârum

Vaslundan ayru n'ola kanun tökelse gül gül
Men gül-bün-i belâyem bu fasldur bahârum

Tasvîr eden vücûdum yazmış elümde sâğar
Ref' olmağa bu sûret yoh elde ihtiyârum

Dûr istemen zemânı mey neş'esin başumdan
Toprağ olanda yâ Râb dürd-i mey et gubârum

Rusvâlarından ol meh saymaz meni Fuzûlî
Dîvâne olmayum mı dünyâda yoh mu ârum

Cânı Kim Cânânı İçün Sevse Cânânın Sever

Cânı kim cânânı içün sevse cânânın sever
Cânı içün kim ki cânânın sever cânın sever

Her kimün âlemde mıkdârıncadur tab'ınde meyl
Men leb-i cânânumu Hızr Ab-ı Hayvânın sever

Başa dem düştükçe taksîr eylemez eyler meded
Ol sebebden muttasıl çeşmüm ciger kanın sever

Müşg-i Çîn âvâre olmuşdur vatandan men kimi
Hansı şûhun bilmezem zülf-i perîşânın sever

Şu ki ser-gerdân gezer başında vardur ki hevâ
Gâlibâ bir gül-ruhun serv-i hırâmânın sever

Akıbet rusvâ olub mey-tek düşer il ağzına
Kim ki bir ser-mest sâkî lâ'l-i handânın sever

N'olacakdur terk-i ışk etme Fuzûlî vehm edüb
Gâyeti derler ola bir bende sultânın sever

Öyle Ser-mestem ki İdrâk Etmezem Dünyâ Nedür

Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür
Men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür

Gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür

Vasldan çün aşık-ı müstâğni eyler bir visal
Aşıka maşukdan her dem bu istiğnâ nedür

Hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif degül
Arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür

Ah u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi
Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür

Dost bî-Pervâ Felek Bî-Rahm ü Devran Bî-Sükûn

Gazel

Dost bî-pervâ felek bî-rahm ü devran bî-sükûn
Derd çoh hem-derd yoh düşmen kavî tâli' zebûn

Sâye-i ümmîd zâ'il âfitâb-ı şevk germ
Rütbe-i idbâr âlî pâye-i tedbîr dûn

Akl dun-himmet sadâ-yı tâ'ne yer yerden bülend
Baht kem-şefkat belâ-yı ışk gün günden füzûn

Men garîb ü râh-ı mülk-i vasl pür-teşvîş ü mekr
Men harîf-i sâde-levh ü dehr pür-nakş-ı füsûn

Her sehî-kad cilvesi bir seyl-i tûfân-ı belâ
Her hilâl-ebrû kaşı bir ser-hat-ı meşk-i cünûn

Yelde berg-i lâle tek temkîn-i dâniş bî-sebât
Suda aks-i serv tek te'sir-i devlet vâj-gûn

Ser-had-i matlûba pür-mihnet tarîk-i imtihân
Menzil-i maksûda pür-âsîb râh-ı âzmûn

Şâhid-i maksad nevâ-yı çeng tek perde-nişîn
Sâğar-ı işret habâb-ı sâf-ı sahbâ tek nigûn

Tefrika hâsıl tarîk-i mülk-i cem'iyyet mahûf
Ah bilmen neyleyem yoh bir muvâfık reh-nümûn

Çihre-i zerdin Fuzûlî'nün dutupdur eşk-i âl
Gör ana ne rengler geçmiş sipihr-i nîl-gûn

Hansı Gülşen Gülbüni Serv-i Hıramanunca Var

Hansı gülşen gülbüni serv-i hıramanunca var
Hansı gülbün üzre gonce la’l-i handanunca var

Hansı gülzar içre bir gül açılur hüsnün kimi
Hansı gül bergi leb-i la’l-i dür-efşanunca var

Hansı bağun var bir nahli kadün tek bar-ver
Hansı nahlün hasılı sib-i zenahdanunca var

Hansı huni sen kimi cellada olmuşdur esir
Hansı celladun kılıcı nevk-i müjganunca var

Hansı bezm olmış münevver bir kadün tek şem’den
Hansı şem’ün şu’lesi ruhsar-ı tabanunca var

Hansı yerde tapılur nisbet sana bir genc-i hüsn
Hansı gencün ejderi zülf-i perişanunca var

Hansı gülşen bülbüin derler Fuzuli sen kimi
Hansı bülbül nalesi feryad-u efganunca var

GAZEL-  YAZMIŞLAR

Ezel kâtipleri uşşâk bahtın kare yazmışlar 
Bu mazmûn ile hat ol safha-i ruhsâre yazmışlar 

Havâs-ı hâk-i pâyun şerhini tahkîk edîp merdüm 
Gubâr îlen beyâz-ı dîde-i hûnbûre yazmışlar 

Girip büthâneye kılsan tekellüm cân bulur şeksiz 
Musavvirler ne sûret kim der ü dîvâne yazmışlar 

Muharrirler yazanda her kime âlemde bir rûzî 
Bana her gün dil-i sad-pâreden bir pâre yazmışlar 

Yazanda Vâmık u Ferhâd u Mecnûn vasfın ehl-i derd 
Fuzûlî adını gördüm ser-i tumâre yazmışlar.

GAZEL: 

Dost bi-perva felek bi-rahm, devran bi-sükun
Derd çok, hem-derd yok, düşmen kavi,tali' zebun 

Saye-i ümmid za' il, afitab-i şevk germ
Rütbe-i idbar ali paye-i tedbir dun 

Akl dun-himmet sada-yı ta' ne yer yerden bülend
Baht kem, şefkat bela-yı aşk gün günden füzun 

Ben garib ü rah-i mülk-i vasl pür teşviş ü mekr
Ben harif-i sade-levh ü dehr pür nakş-i füsun 

Çehre-i zerdin Fuzuli'nin tutupdur eşk-i al
Gör ana ne rengler geçmiş sipihr-i nil-gün 

Gazel

Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı

Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cisminde hevâdan gayrı

Perde çek çehreme hicran günü ey kanlu sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâhlikadan gayrı

Yetti bi-kesliğim ol gayete kim çevremde
Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı

Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
Komadı hiç imâret bu binadan gayrı

Bezm-i aşk içre Fuzûli nice âh eylemeyem
Ne temettu' bulunur neyde sadâdab gayrı 

GAZEL Çeşm-i Giryanim Görüp

Ol ki her sa'at gülerdi çeşm-i giryânım görüp 
Ağlar oldu hâlime bî-rahm cânânım görüp 

Eyleyen ta'yin-i cezâ-yi müdâvâ derdime 
Terk edip cem' etmedi hâl-i perîşânım görüp 

Lâle-ruhlar göğsümün çâkine kılmazlar nazar 
Hiç bir rahm eylemezler dâğ-i hicrânım görüp 

Tut gözün ey dûd-i dil çerhin ki devrin terk edip 
Kalmasın hayrette çeşm-i gevher efşânım görüp 

Pertev-i hur-şîd sanmam yerde kim devr-i felek 
Yere urmuş âf-tâbın mâh-i tâbânım görüp 

Suda aks-i serv sanmam kim koparıp bağ-bân 
Suya salmış servini serv-i hırâmânım görüp 

Ey Fuzûlî bil ki ol gül-'ârızı görmiş değil 
Kim ki ayb eyler benim çâk-i girîbânım görüp 

GAZEL- FUZULİ 

Dostum alem senin çün ger olur düşmen bana 
Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 

Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan 
Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana 

Can ü ten oldukça benden derd ü gam eksik degil 
Çıksa can hak olsa ten ne can gerek ne ten bana 

Gamze tigin çekti ol mah olma gaafil ey gönül 
Kim mukarrerdir bu gün ölmek sana şiven bana 

Ey Fuzuli çıksa can çıkmam tarik-i aşktan 
Reh-güzer-i ehl-i aşk üzre kılın medfen bana

 

GAZEL: Ya Râb Belâyı Aşk İle Kıl Aşina Beni

Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni

Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni

Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni

Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni

Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni

Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni

Perişan Halin Oldum (murabba)

Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım 
Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım 
Ne dersin rüzgarım böyle mi geçsin güzel hanım 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Esir-i dam-ı aşkın olalı senden vefa görmem 
Seni her kanda görsem ehl-i derde aşina görmem 
Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Değer her dem vefasız çerh yayından bana bin ok 
Kime şerh eyleyem kim mihnet ü enduh u derdim çok 
Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Gözümden dembedem bağrım ezip yaşım gibi gitme 
Seni terk eylemezem çün ben beni sen dahi terk eyleme 
İgen hem zalim olma ben gibi mazlumu incitme 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Katı gönlün neden bu zulm ile bidade ragıbtır 
Güzeller sen tegi olmaz cefa senden vaciptir 
Senin tek nazenine nazenin işler münasiptir 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan seyle 
Yamanlıktır işin uşşak ile yahşı mıdır böyle 
Gel ALLAH (c.c.)'ı seversen bendene cevr eyleme lutf eyle 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Fuzuli şive-i ihsanın ister bir gedayındır 
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hak-i payındır 
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün ray rayındır 
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım 

Gazel 

Mende Mecnundan füzun aşıklık istedadı var
Aşık-ı sadık menem Mecnunun ancak adı var

Kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın 
Leylanın Mecnunu Şirinin eğer Ferhadı var

Ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle 
Derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var

Öyle bed-halem ki ahvalim görende şad ol 
Her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var

Gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta 
Kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var

Ey Fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul 
Akıl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var   

Son Dakika Kültür-Sanat Haberleri için aşağı kaydırın.


YORUM YAZ..

En Çok Okunanlar

Modal