Yahya Kemal, Türk düşünce tarihinde bir basamaktan ziyade merdivenin kendisidir. Batılılaşmaya çalışan Türk şiiri ile yeni şiirin arasında bir köprü gören Beyatlı, birçok düşünce insanının da öğretmeni olmuştur. Dört aruzcudan biri olarak anılmaktadır. Sürekli Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak anılan Yahya Kemal'in şiir kitapları o yaşarken hiç basılmamıştır.
YAHYA KEMAL BEYATLI KİMDİR?
Aslen Üsküplü olan Beyatlı, 2 Aralık 1884'te doğmuştur. Lise hayatına kadar Üsküp'te ailesiyle birlikte yaşamıştır. 1897'de Selanik'te yaşamıştır. Annesinin ölümünden etkilendi. Babasının tekrar evlenmesi sonucu Üsküp'e geri dönse de tekrardan Selanik'e ailesinin yanına yerleşmiştir. Lise eğitimine devam etme amacıyla ailesi tarafından İstanbul'a gönderildi. Servet-i Fünuncu İrtika ve Malumat adlı dergilerde Agah Kemal mahlasıyla şiirler yazmaya başladı.
Jön Türklere olan sempatisi sebebiyle 2. Abdülhamid'in korkusundan Paris'e kaçtı. Paris'te Jön Türklerle yakın ilişkiler kurdu ve Fransızca öğrenerek tarih alanında incelemelerde bulundu. Malazgirt Savaşı'nın Türk milleti için başlangıç tarihi olması kanaatine vardı. İstanbul'a döndükten sonra öğretmenlik yapan Yahya Kemal, Mustafa Kemal tarafından Ankara'da öğretmenliğe davet edildi.
23' yılında Urfa'dan milletvekili seçilen Beyatlı, Madrid'e diplomatik göreve gitmişti. Döndükten sonra 1934 yılında Yozgat milletvekili oldu. Soyadı kanunu sayesinde Beyatlı oldu. Pakistan elçiliği de yapan Kemal, yaş haddi sebebiyle emekli oldu. Emekli olduktan sonra Anadolu'yu ve doğuyu gezdi.
Bağırsak iltihabı nedeniyle tedavi için Paris'e gitti. Yurda döndükten sonra 1 Kasım 1958 tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde vefat etti. Yahya Kemal Beyatlı'nın mezarı Aşiyan Mezarlığı'nda yatmaktadır. Ölümünden sonra Yahya Kemal Müzesi kurulmuştur.
YAHYA KEMAL ŞİİRLERİ
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
***
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
***
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
***
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
***
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
***
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Akıncılar
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle
Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Rindlerin Akşamı
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.