26 Eylül 2019'daki İstanbul depremi sonrasında yaşanan iletişim kesintisi, ülke genelinde büyük endişe yaratmıştı. GSM operatörlerine toplam 15 milyon TL para cezası uygulanmıştı. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, en geç 6 ay içinde ortak hat kurulacağını ve bu sayede afet anlarında yaşanabilecek kesintilerin önüne geçileceğini ifade etmişti. Benzer şekilde, dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da ortak hat projesinin kısa sürede hayata geçirileceği sözünü vermişti. Ancak geçen 5 yıla rağmen söz konusu proje hayata geçirilmemiş ve ortak deprem hattı kurulmamıştı. Bu durum, kamuoyunda ciddi bir hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratmıştı. Bakan Uraloğlu'nun açıklamalarıyla birlikte, sorumluluğun işletmecilerde olduğu ve denetimin BTK'nın sorumluluğunda olduğu belirtilmiş olsa da, bu durum projenin neden hayata geçirilmediği konusunda net bir açıklama getirmedi.
Ortak deprem hattı gündem oldu
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir'in sunduğu soru önergesi üzerine Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun verdiği yanıtta, ortak deprem hattı konusundaki sorumluluğun işletmecilere ve Bilgi Teknolojileri Kurumu'na (BTK) ait olduğu vurgulandı. Ancak Bakan Uraloğlu, Bakanlık tarafından yapılan çalışmalarla ilgili ayrıntılı bilgi vermedi. Bakan Uraloğlu'nun ifadelerine göre, ülkedeki elektronik haberleşme alanında faaliyet gösteren işletmeciler, ilgili mevzuat ve yetkilendirme hükümleri çerçevesinde afet ve acil durumlara yönelik iş sürekliliği planlamalarını yapmakla sorumludur. Bu planlamaların ve çalışmaların takibi ise BTK tarafından gerçekleştirilmektedir. Uraloğlu, şu açıklamada bulundu:
“Ülkemizde elektronik haberleşme alanında faaliyet gösteren işletmeciler, ilgili mevzuat ve yetkilendirmeye ilişkin hükümler kapsamında afet ve acil durumlara yönelik iş sürekliliği planlamalarını yapmakla yükümlü olup, işletmecilerin bu kapsamdaki çalışmaları ve planlamaları takip edilerek BTK tarafından denetlenmektedir”
Emir, eleştirilerde bulundu
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, verilen sözlerin üzerinden beş yıl geçmesine rağmen ortak deprem hattı projesinde herhangi bir ilerleme kaydedilmemesini eleştirdi. Emir, Kahramanmaraş merkezli depremler gibi büyük felaketlerin ardından bile iletişim sağlanamamasının sorununu dile getirdi. Bakanlık ve BTK'nın işletmecilere müdahale edemediğini ve herhangi bir adım atmamalarını eleştiren Emir, sorunun özelleştirmeye dayandığını ve özel sektörün kamusal sorumlulukları yerine getirmek istemediğini savundu. Emir, özellikle Türk Telekom'un özelleştirilmesini ve Lübnanlı Hariri Ailesi'ne satılmasını eleştirerek, özel şirketlerin kamusal sorumlulukları yerine getirmekte başarısız olduğunu ve bu alanda yatırım yapmaktan kaçındığını belirtti. Türk Telekom'un özelleştirilmesinin ardından olası bir deprem durumunda yaşanabilecek iletişim kesintilerinin sorumluluğunun nasıl üstlenileceğini sordu. Emir'un bu eleştirileri, özellikle iletişim altyapısının afetlerde kritik öneme sahip olduğu ve devletin bu alanda kamu hizmeti sağlama sorumluluğunu taşıdığı düşünüldüğünde, kamuoyunda dikkate değer bir tartışma başlattı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul'da yaşanan depremin ardından ortak bir deprem hattı oluşturacaklarını ve bu uygulamayı tüm telefonlara yükleyeceklerini açıklamıştı. Soylu, bu uygulamanın mümkünse satılan tüm telefonlarda otomatik olarak yer alacağını belirtmişti. Normal telefon görüşmelerini engellemeyecek olan bu uygulamanın dört operatör tarafından yakın zamanda hayata geçirileceğini ifade etmişti. Bu açıklama, deprem anlarında iletişim sağlanmasını kolaylaştırmayı amaçlayan önemli bir adım olarak değerlendirilmişti. Ancak, beş yıl geçmesine rağmen hala ortak bir deprem hattının hayata geçirilmemiş olması eleştirilere neden olmuştu.