Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Bursa Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Elif Güler Kazancı, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ilk önce Çin'de solunum yolu belirtileri gösteren bir grup hastada araştırmalar yapılması sonucunda tanımlanan bir virüs olduğunu anımsattı.
Okulların açılmasıyla birlikte akla gelen ilk sorunun çocuklar ve koronavirüs olduğunu belirten Kazancı, virüsün erişkinlerde ağır tablolara neden olduğu bilinse de çocuklarda nasıl geçirildiğinin merak edildiğini söyledi.
Kazancı, yetişkinlere kıyasla çocukların daha az hasta olduğunu fakat çocukların da yeni tip koronavirüsten dolayı hastalanabildiğini, virüsü başka insanlara bulaştırabildiğini belirterek, şöyle konuştu:
‘Kovid-19'lu çocukların çoğu hafif semptomlara sahiptir veya hiç semptom göstermez. Bazı çocuklar ise Kovid-19'dan ciddi şekilde hastalanabilir. Nefes almalarına yardımcı olmak için hastaneye yatış, yoğun bakım veya ventilatöre ihtiyaç duyabilirler. Nadir durumlarda hayatlarını kaybedebilirler. 1 yaş altındaki bebeklerde, astım, kronik akciğer hastalığı, diyabet, genetik, nörolojik veya metabolik durumlar, konjenital kalp hastalığı, imünsüpresyon ve obezite varlığında Kovid-19 hastalığı daha ciddi seyredebilir. Çocuklarda en yaygın semptomlar ateş ve öksürüktür. Belirtiler arasında burun akıntısı, tat veya koku kaybı, boğaz ağrısı, nefes darlığı, ishal, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı, özellikle 1 yaşın altındaki bebeklerde iştahsızlık veya yetersiz beslenme de olabilir. Nefes almada güçlük, mavimsi dudaklar veya yüz varsa acilen hastaneye başvurmak gerekir.’
‘D VİTAMİNİ TEDAVİSİYLE BULGULARDA DÜZELME SAPTANDI’
Anneler tarafından merak edilen bir diğer sorunda gebelikte koronavirüs geçirilmesi sonucu bebeğin etkilenip etkilenmediği veya emzirme süreci olduğunu belirten Kazancı, koronavirüsün hamilelik sürecinde bebeğe geçişinin görülmediğini, bebekte konjenital anomali ya da doğum komplikasyonuna, erken doğuma neden olduğuna dair kanıt olmadığını kaydetti.
Kazancı, hastalığın doğumdan sonra solunum yoluyla anneden bebeğe geçtiğinin düşünüldüğünü belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
‘WHO, CDC, UNICEF anne hastanede yatacak kadar ağır hastalık geçirmiyorsa bebek ile ayrılmasını önermemektedir. Maske takmak, el yıkamak ve aynı odada farklı yatakta yatırmak yeterlidir. Annenin bebeğini emzirmesi bu kuruluşlarca özellikle önerilmektedir. Son dönemde Kovid-19 geçiren annelerin sütünde bebeği koruyan bileşenler de tespit edilmiştir. Bu da emzirmenin önemini bize göstermektedir.’
Koronavirüse yakalanıp iyileşen birçok kişinin ‘Kovid-19 tekrar geçirilebilir mi?’ sorusunu sorduğundan bahseden Kazancı, ‘Kovid-19 tekrar geçirilebilir mi, sorusunun yanıtı maalesef evettir. Oluşan antikorlar 3 ay koruyucudur, sonrasında hastalık tekrarlayabilir. Hastaların kanında 3 ay boyunca koruyucu antikorlar saptanabilir. Sonuçta Kovid-19 ile mücadelede her gün yeni bilgiler ediniyoruz, hastalığın ilerleyişini maske, mesafe, hijyen kurallarına uyarak, sağlıklı beslenmeye gayret edip, farkındalığımızı arttırarak durdurabiliriz’ diye konuştu.
Aynı zamanda yapılan araştırmalar D vitamini eksikliği yaşayan hastaların koronavirüsü daha ağır seyrettiğinin, yoğun bakıma yatış ve ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu belirten Kazancı, ‘D vitamini tedavisiyle bulgularda düzelme de saptanmıştır. Yine C vitamininin ve çinko tedavisinin hastalığın seyrine olumlu etkileri bildirilmiştir. En güncel çalışmalar propolis ile ilgilidir. Virüsün hücre içine girişinden itibaren savaşarak enfeksiyonun ilerleyişini engelleyen önemli bir doğal destek olduğuna dair birçok çalışma vardır’ değerlendirmesini yaptı.