Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın mitinginde, şehrin tarihi ve kültürel zenginliklerine vurgu yaparak, Aydın'ın cesur ve aydın efeleriyle ünlü bir şehir olduğunu ifade etti. Kılıçarslanlar, Menteşebeyler ve Aydınoğulları gibi tarihi mirasların bulunduğu Aydın'ın, Türkiye'nin önemli şehirlerinden biri olduğunu belirtti. Erdoğan, mitingdeki konuşmasında Aydın halkına seslenerek, şehrin ekonomik, sosyal ve kültürel potansiyeline vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın'ın geçmiş seçimde Cumhur İttifakı'na yaklaşık yüzde 40 oy oranıyla destek verdiğini hatırlatarak, bu oranın Aydın ile aralarındaki gönül bağını yansıtmaktan uzak olduğunu ifade etti. 31 Mart'taki yerel seçimlerde Aydın'dan büyükşehir ve ilçelerle ilgili müjdeli haberler beklediklerini söyleyerek, "Bu oy oranı Aydın'la bizim aramızdaki gönül bağını ifade etmekten çok uzak. İnşallah 31 Mart'ta Aydın'dan büyükşehir ve ilçeleriyle müjdeli haberler bekliyoruz." dedi.
Erdoğan'ın miting konuşması
Erdoğan, miting alanında 52 bin kişinin bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
"52 bin. Bu ne demektir? 31 Mart günü sandıkları patlatmaya hazırlanıyoruz. Hazır mıyız buna? Bu şehir bize 'yeter, söz milletin' diyerek Türk demokrasisine adını altın harflerle yazdıran şehit Adnan Menderes'in emanetidir. Adnan Menderes, ülkesine ve milletine yaptığı hizmetlerin bedelini canını dar ağacında vererek ödedi. Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma yolculuğu her darbede, her cunta girişiminde, her siyasi ve ekonomik krizde, her sosyal kargaşada ne yazık ki kesintiye uğradı. Bu defa durum farklı. Kendi iç meselelerimizle uğraşırken bizimle aynı seviyede olan ülkeler aldı başını gitti. Türkiye'nin darbeler zincirinin önemli halkalarından biri de dün 27. yılını geride bıraktığımız 28 Şubat postmodern darbesidir. Öncesi ve sonrasıyla bu darbe ülkemiz demokrasi tarihinin utanç verici sayfalarından biridir. Kafa aynı kafaydı, sadece metot farklıydı. Bu darbe girişiminin elebaşlarından birinin 'gerekirse ülkemizin nüfusunun birkaç milyon azalmasından ziyan gelmeyeceğini' söylediği rivayet edilir. Hatta dönemin cuntacıları '28 Şubat'ın bin yıl süreceğini' hatırlayın, ilan etmişlerdi. Kılık kıyafetinden dolayı kadınların okuma ve çalışma haklarının gasbedildiği, milli irade hazımsızlığının en sefil örneklerinin sergilendiği, sermayenin renklere bölünerek baskı altına alındığı, bazı medya organlarının darbe bülteni gibi yayınlar yaptığı, velhasıl, demokrasi, hukuk, adalet ve özgürlük namına ne kadar değer varsa hepsinin çiğnendiği o kara günleri unutmadık, unutmayacağız. 'Allah, ülkeyi bir daha bu faşist zihniyetin eline düşürmesin' diyorum. Cumhuriyet Mitingleri adı altında Cumhuriyet'imize, milli iradeye, demokrasimize kasteden tuzaklarla, karanlık cinayetlerle daha nice sinsi senaryolarla karşılaştık. Ardından uyduruk gazete kupürleriyle, internet haberleriyle, partimizi kapatmaya kalktılar. Milletimizin desteğiyle, bu badireleri aştıkça önümüze yeni yeni engeller çıkardılar. Gezi olaylarıyla sokakları karıştırmaya çalıştılar. FETÖ'nün emniyet, yargı, darbe girişimiyle milli iradeyi esir almaya cüret ettiler. PKK terör örgütüyle vatan topraklarını parçalamaya niyetlendiler. 15 Temmuz darbe girişimiyle milletimize silah çektiler, kan döktüler. Sınırlarımıza yığdıkları teröristlerle vatan topraklarına ve milletimizin aziz canına kastettiler. Hiçbirinde başarılı olamayınca işi ekonomimizi mahvetme tehditlerine kadar vardırdılar. Ülkemizin 74 yıllık çok partili geleneğini hedef alan saldırıların gerisinde Türkiye'yi istedikleri gibi yönetmek isteyen emperyalist güçlerin olduğunu biliyoruz. Biz, içerideki maşalarla mücadele ederken, asıl büyük kavgayı bunlara karşı verdik. Nerede? Cudi'de verdik. Nerede? Tendürek'te verdik. Nerede? Gabar'da verdik. Bunları mağaralara gömdük ve terk ettiler, gittiler. "Fransa ne yazık ki terörün adeta baş destekçisi oldu. Baş edebildi mi? Edemedi. Peki biz ne yaptık? Kuzey Suriye'deki Lafarge'ın bütün barınaklarını gömdük. Durmak yok, o kadar."