Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ı kabul etti. Görüşme sonrası heyetler arası toplantıya gerçekleştirildi. Toplantının ardından Kurum ve Timmersmans önemli açıklamada bulundular.
İkili görüşme sonrası Kurum ve Timmersman, heyetleriyle birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında düzenlenen AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısına katıldı.
Bakan Murat Kurum'a Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Faruk Kaymakcı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar ve İklim Değişikliği Başkanı Orhan Solak eşlik etti.
Türkiye’nin attığı bütün adımları memnuniyetle karşılıyoruz
Yaklaşık bir saat süren ikili görüşmenin ardından Murat Kurum ve Frans Timmermans basın karşısına geçerek toplantıya ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Bakan Kurum’un, misafir olarak söz verdiği Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, AB Yüksek Düzeyli İş Birliği Toplantısı için Türkiye’de bulunduğunu belirterek, çalışmaların umut verici bir noktada olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelede karbonsuzlaştırma çabalarını ve taahhütleri olduğunu belirten Timmersman, Türkiye’nin bütün taahhütlerine ve attıkları bütün adımlara memnuniyetle yaklaştıklarını söyledi.
Avrupa Birliği Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans: "Benim de AB adına burada olmam bu sürecin devamı açısından sembolik önem taşııyor. Bizler daha iyi bir dünya, daha iyi bir çevre ortaya koymak durumundayız çocuklarımız ve torunlarımız için. Bunun için de şimdiden çalışmaya başlamalıyız. Türkiye ile olan diyaloğumuzun hem AB için hem de Türkiye için stratejik bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz politik ortam çok zorlu. Barbarlığı reddeden ülkelerin bir arada durması gerekiyor. Ukrayna'nın barışçıl halkına yapılan bu işgali reddeden ülkelerin bir arada olması gerekiyor. Bizim ortak amacımız, çıkarımız ve bu konuda birlikte çalışmaya devam edeceğiz." sözlerinde bulundu.
Türkiye’ye yapılan haksızlığın giderilmesinde Timmermans’ın ciddi katkıları oldu
Türkiye’nin iklim değişikliğiyle yapmış olduğu mücadele ve ilerleyen süreçte atacağı adımları, Avrupa Birliği ile bir uyum içerisinde karşılıklı sağlanacak destekleri detaylı bir şekilde görüşme fırsatı bulduklarını belirten Bakan Murat Kurum: “İlk toplantıyı biz Eylül 2021 yılında değerli dostumla yaptık. Yüksek düzeyli bu anlamda diyaloğu başlatmış olduk. Gerçekten bize yapılan haksızlığın giderilmesi ve yine Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde etkin, öncü rol alabilmesi adına sayın dostum Timmermans’ın da ciddi katkıları oldu. Kendisine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Türkiye’nin Avrupa Birliğine uyum sürecinin desteklenmesi için de bu sürecin önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Avrupa Birliği ile bu alanda güçlendireceğimiz iş birliği aslında ülke ekonomilerine yeni iş imkânları, istihdam imkânları da oluşturacaktır.” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve kaynaklarının artırılması gerekiyor
Tüm dünyanın iklim değişikliğinin etkilerini net olarak hissettiğini, artık şiddeti, sayısı ve sıklığının giderek arttığını söyleyen Bakan Murat Kurum: “Akdeniz havzasında yer alan ülkemiz de iklim değişikliğinin etkilerinden net olarak etkilenmektedir. Aslında tüm Avrupa Birliğinde olduğu gibi. Tabii değerli dostumla yapmış olduğumuz görüşmede tüm ülkelerin yenilenebilir enerji teknolojilerinin yine kaynaklarının artırılması noktasında adımların atılması gerektiğini, bu noktada gerek bilgi ve tecrübe paylaşımı, gerek oradaki teknolojinin yeniden geliştirilebilmesi, yeni teknolojinin bu noktada oluşturulabilmesi adına iş birliğinin daha da güçlü bir biçimde yapılması gerektiğine karar verdik. Bu noktada da adımlarımızı atacağız.” değerlendirmelerinde bulundu.
Avrupa'nın 5’inci dünyanın 12’nci ülkesi konumundayız
Türkiye’nin dünyayı en az kirleten ülkelerden biri olmasına rağmen emisyon azaltım noktasında çok ciddi potansiyele sahip bir ülke olduğunun altını çizen Bakan Kurum: “Biz gelişmekte olan bir ülke olarak yeşil kalkınma sürecini, döngüsel ekonomi sürecini bir fırsat olarak görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu dünyaya ifade ettiler. Sürece liderlik eden ülke olmak istiyoruz. Yapacağımız iklim kanunu ile 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda adımlarımızı atacağız. Sektörlerimize finansal desteklerin de içinde olduğu, yine emisyon ticaret sistemi ile karbon fiyatlandırma sistemiyle de kirletenin ödediği, az kirletenin ödüllendirildiği bir süreci yürütüyor olacağız. Şu an yenilenebilir enerjiye baktığınızda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız bu konuda hassas bir süreç yürütüyor ve Avrupa'nın 5’inci dünyanın 12’nci ülkesi konumundayız ve enerjide toplam kurulu gücümüzün yüzde 54'ünü de yenilenebilir enerjiden karşılayan bir ülkeyiz.” dedi.
Rusya-Ukrayna krizi gösterdi ki, kendi kendine yetebilen ülke olmanız gerekiyor
Avrupa Birliği'nin hayata geçirmek istediği REPowerEU projesi ile enerji arzında Türkiye ile benzer bir yaklaşım içerisinde olduğunu ifade eden Bakan Murat Kurum, “Özellikle Rusya-Ukrayna krizi tüm dünyaya göstermiştir ki kendi kendinize her alanda yetebilen ülke olmanız gerekiyor. Tüm ülkelerin kendi enerjilerini kendilerinin karşılayabileceği bir bağımsızlığa sahip olması gerekiyor. Bu nedenledir ki biz de yenilenebilir enerjide yatırımlarımızı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2053 vizyonu çerçevesinde koymuş olduğu hedeflerde doğrultusunda atacağız.” şeklinde konuştu.
Hidrojen ile ilgili iş birliğini artırma noktasında verimli bir görüşme oldu
“Hidrojen ile ilgili iş birliği çok çok önemli bir konu.” diyen Bakan Murat Kurum, hidrojen ile ilgili iş birliğini artırma noktasında Timmermans'la oldukça verimli bir görüşme yaptıklarını belirterek: “Avrupa’nın yeşil hidrojen kaynağı Türkiye olabilir ve bu noktada Avrupa Birliği ile ortak bir çalışma yürütebileceğimizi kendilerine ifade ettik. Tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın koymuş olduğu 2053 net sıfır emisyon yine yeşil kalkınma planı çerçevesinde döngüsel ekonomi anlayışı ile Avrupa birliği ile de yeşil mutabakatla uyumlu bir şekilde sürecimizi yürüteceğiz. Bugün ticaretimize baktığınızda ticaretimizin yüzde 50'den fazlası Avrupa Birliği ülkeleri ile yapılmakta. Dolayısıyla iklim değişikliği ile mücadele kapsamında atacağımız adımlarla da yine bundan sonra Avrupa Birliği ile uyumlu hâlde yürütüyor olacağız. Bu yıl içerisinde 27. Taraflar Konferansı (COP27) öncesi ulusal katkı beyanımızı güncelleyeceğiz. Bu çerçevede de aslında 2053 adımları ile birlikte bizim vermiş olduğumuz taahhütleri yerine getireceğiz. Tabii sera gazı azaltımı için emisyon ticareti sistemini hayata geçiriyoruz ve bu çerçevede de yine sistemimizin Avrupa Birliği ile uyumlu olmasını önemsiyoruz. Tabii yeşil finansmanın artırılması, yeşil yatırımlarla bu noktada buluşması için de yeşil bir taksonomi oluşturuyoruz. Bu çerçevede aslında yatırımlarını fırsata dönüştürüldüğü, burada tüm yatırımların tartışıldığı bir ortamı da oluşturacağız. Tabii 2053 hedeflerimize ulaşabilmek için Avrupa Birliği'nin bu noktada iklim değişikliği ile mücadele noktasındaki yatırımlarımıza projelerimize desteğini ve iş birliğini artırması gerektiğini de değerli dostuma ifade ettik. Ve yüksek düzeyli iş birliğinin, diyaloğunun teknik alanda da ekiplerimizle Bakanlığımızın, diğer Bakanlıklarımızın temsilcileri ile birlikte devam etmesi gerektiğini özellikle IPA fonlarıyla ülkemizde Avrupa Birliği ile birçok projeler yapıyoruz. Bu fonların iklim değişikliğine uyum ve adaptasyon çerçevesinde de miktarının sayısının arttırılmasını bugün kendileri ile konuştuk ve gerçekten değerli dostum bizim Brüksel'de bize dost olarak samimi bir şekilde bakan, bizi her zaman destekleyen bir tavrı duruşu var ve bu iş birliğini biz hemen hemen her alanda yürütüyor olacağız. Bu samimiyet ve gayret çerçevesinde de bu iş birliğini çok daha güçlendirecek adımları değerli dostumun da katkılarıyla atacağız ve Türkiye'nin bu süreçte attığı adımlar da Avrupa Birliği'ne üyelik ve uyum sürecinde katkı da olacağına gönülden inanıyor, tekrar Sayın Timmermans’a ve değerli heyetine ülkemize hoş geldiniz diyorum.” sözlerinde bulundu.
Türkiye'nin zengin hidrojen kaynakları, Avrupa ülkelerinin ihtiyacını giderebilecek kapasiteye sahip
Basın açıklamasının soru cevap bölümünde hem Kurum’un hem de Timmermans’ın cevaplaması istemiyle gazeteciler tarafından hidrojen sülfür yatakları ile ilgili soru yönetildi.
Türkiye'nin özellikle Karadeniz’de zengin hidrojen sülfür yataklarının bulunduğu, hidrojen sülfürün kullanımı ile ilgili bir teknoloji anlaşması için Avrupa ile çalışma yapılıp yapılmadığı sorusuna Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum: “Yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması adına hidrojen teknolojisinin kullanılması noktasında aslında Avrupa Birliği Komisyonu da değerli dostum Timmermans da bizimle aynı şeyleri düşünüyorlar. Gerçekten Türkiye'nin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelinden kaynaklanan hidrojen potansiyelimiz, Avrupa ülkelerinin ihtiyacını giderebilecek kapasiteye sahip. Buradaki teknolojinin geliştirilmesi için bilgi ve tecrübe paylaşımının artırılması gerektiği konusunda mutabakata vardık. Bu alanda çalışmalarımızı teknik heyetlerle birlikte de yapacağız. Önümüzdeki süreçte de ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak biz zaten İklim Kanunu ile yine Şûra ile yapmış olduğumuz çalışma çerçevesinde gerek yenilenebilir enerji kaynaklarındaki kapasitenin arttırılması, gerek fosil yakıt kullanımının azaltılması, gerek hidrojen teknolojileri ve bundan sonra çıkabilecek teknolojilere yatırımın artırılması noktasında kararlarımız var. Bu çerçevede de ortak çalışmayı komisyonla birlikte sürdürme kararı aldık.” cevabında bulundu.
Diğer alanlarda da hidrojen çok önemli olacak
Hidrojen kullanımının çok önemli olduğunu, dolayısıyla Avrupa ülkelerinin Akdeniz Havzasındaki ülkelerle beraber hidrojen bazlı bir ekonomiye geçmesi gerektiğini vurgulayan Timmermans, Türkiye’nin ilerleyen yıllarda ihtiyacının çok üzerinde miktarlarda hem rüzgârdan hem de güneşten enerji üretmeye başlayacağını söyledi.
Avrupa Birliği Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans: “Türkiye bu noktada her zaman pivot (eksen oyuncu) öneme sahiptir. Gerçekten bu çok önemli. Sebebini söyleyeyim. Birçok alanda tabii ki de kullanabiliriz. Fakat başka yerlerde elektriği yaygın hâle getirmek çözümün bir parçası değil açıkçası. Gelecekte çeliğin yapılması, alüminyumun yapılması, gübrenin kullanılması hidrojen ile sağlanacak. Açıkçası diğer alanlarda da hidrojen çok önemli olacak. Çünkü bizim endüstrimiz için çok önemli. Aynı şekilde hidrojen ile ilgili başka bir şey de söyleyebiliriz. Özellikle Türkiye gibi ülkeler inanılmaz miktarlarda hem rüzgârdan hem de güneşten enerji üretmeye başlayacak. Türkiye’nin ihtiyacından daha fazlasını üretmeye başlayacak. Dolayısıyla da enerjide artık bundan sonra ihraç edilebilecek. Biz bütün bunları başka yerde nasıl yapabiliriz? Evet, kablolarla yapabiliriz bu enerji transferini, ulaşımını sağlayabiliriz. Tabii bu enerjinin aynı zamanda depolanması gerekiyor. Yani burada özellikle bunu depolamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle hidrojen ile bunu çok daha kolay bir şekilde yapılabilecek. Dolayısıyla kilovat saat cinsinden o kadar ucuz olacak ki bu enerji bedeli. Özellikle rüzgârdan ve güneş enerjisinden bahsediyorum. Fosil yakıtlardan çok daha ucuz olacak ve böylelikle özellikle hidrojen çok daha uzak mesafelere sevk edilebilecek. Bu alanda da biz artık ortaklıklar kurmak istiyoruz. Avrupa Birliği olarak bizim kendimizin üreteceğinden çok daha fazlasına ihtiyacımız olacak. Dolayısıyla da biz özellikle Akdeniz Havzasındaki ülkelerle beraber hidrojen bazlı bir ekonomiye geçmemiz gerekiyor. Biz sadece tek bir tedarikçiye bağlı olmamız gerekiyor. Bunu çeşitlendirmemiz gerekiyor. Birçok ülke bunun içerisinde olacak. Aynı zamanda siyaseten de Akdeniz bölgesinde bir siyasi stabilite sağlamamız gerekiyor. Türkiye her zaman burada pivot (eksen oyuncu) öneme sahiptir.” sözlerinde bulundu.