18’inci yüzyıldan bu yana varlığı bilinen ancak daha önce kazı yapılmayan 3 bin yıllık kent, güçlü savunma sistemi ve sert topoğrafik yapısıyla Helenistik, Bizans ve Anadolu Selçukluları dönemlerinde sığınılan kent olma özelliğini taşıyor. Antik kent, bir yanda Roma tiyatrosu, hamamı, kalesi, kulesi, tapınağı diğer yanda ise bölgenin en erken Türk- İslam mezarlığı ve mescidi ile dikkat çekiyor.
Birçok Yapısı Hala AyaktaAntalya’nın Serik ilçesindeki Sillyon Antik Kenti’nde ilk bilimsel kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle Antalya Müzesi başkanlığında, Pamukkale Üniversitesi adına Dr. Murat Taşkıran’ın bilimsel koordinatörlüğünde başladı. Antalya-Alanya yolunun yaklaşık 8 kilometre kuzeyinde yer alan Toroslar (Tauros) ile sınırlandırılan Antalya Ovası’na hakim 235 metre yükseklikteki kayalık tepe üzerinde kurulan ve M.Ö. 2 bin yıl ortalarından Osmanlı dönemine kadar yerleşim gören çok katmanlı kent örneği olan Sillyon Antik Kenti; Helenistik, Bizans ve Türk- İslam dönemine ait birçok yapısının ayakta oluşuyla önemli özelliğe sahip.
Arkaik ve Klasik dönemlerde Pamphylia’da bulunan Pers birliklerinden oluşan garnizonun konumlandığı yer olan ve Büyük İskender ile birliklerine direnip teslim olmayan kent olarak ön plana çıkan Sillyon, Helenistik dönemde savunma karakteri gösteren yapıların çoğunlukta olmasıyla öne çıkarken, Roma İmparatorluk döneminde genişleyip büyük kent olarak dikkat çekiyor. Korunaklı doğal yapısı, stratejik konumu ve güçlü suruyla Pamphylia bölgesinde meydana gelen birçok olaya rağmen bölgenin en güçlü kentlerinden olan Sillyon, Bizans dönemi Pamphylia’sında ise piskoposluk merkezi kent olarak biliniyor.
Türk-İslam Dönemine Ait En Erken Mescid ve Mezarlık Türk-İslam döneminde Karahisar-ı Tekke Kalesi olarak tarihsel bazı gelişmelere ev sahipliği yapan ve 17. yüzyıla kadar yerleşim gören Sillyon, 11. ve 13. yüzyıllar arasında bölgeye gelen ilk Müslüman Türklerin yerleştiği yerlerden biri olarak ön plana çıkıyor. Kentte bulunan mescit yapısı, Anadolu’da özgünlüğünü korumuş ilk Türk- İslam eserleri arasında yer alırken, 250 mezardan oluşan mezarlık ise bölgedeki en erken Türk- İslam mezarlığı olarak büyük önem taşıyor.
Sillyon Antik Kenti Kazıları Bilimsel Koordinatörü, Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Murat Taşkıran, çok katmanlı kentin yaklaşık 3 bin yıllık olduğunu belirtti. Dr. Taşkıran, “Kentte sırasıyla klasik dönemden itibaren Türk- İslam dönemine kadar kalıntıları kesintisiz olarak görebiliyoruz" dedi.
Kentin, 'kent karakteri'ni kazandığı dönemin Helenistik dönem olduğunu vurgulayan Dr. Taşkıran, “Bu dönemde M.Ö. 4. yüzyılda ilk defa sikke basmış ve sonrasında güçlü bir şekilde ayakta durmuş. Roma İmparatorluğu döneminde ise gelişmiş ve güçlenmiş bir kent. Bizans döneminde de özellikle 8. ve 9. yüzyılda bölgede öne çıkan bir kent" diye konuştu.
Bölgedeki En Erken Türk İslam Eserlerinden BiriSillyon Antik Kenti’nin, Türk- İslam döneminde ise Anadolu Selçukluları'nın gelmesiyle birlikte bölgedeki en önemli merkez olduğunu anlatan Dr. Taşkıran, şöyle devam etti: “Kale Mescidi bunun en önemli örneğinden biri. M.S. 13- 14. yüzyıla tarihlediğimiz bölgedeki en erken Türk İslam eserlerinden biri. Sillyon Türk- İslam döneminde de son derece önemli bir kent. Mescid bunun en büyük örneği olmakla birlikte hemen kentin giriş kısmında 250 mezarın bulunduğu bir mezarlık var. Yaptığımız çalışmalarda mescid ile mezarların aynı tarih aralığına ait olduğunu gördük. Şöyle diyebiliriz; buraya önce Anadolu Selçuklu askerleri yerleşip küçük bir garnizon kurmuş sonra da mescid ve mezarlık oluşturulmuş. Bunlar, bölgenin Türk- İslam dönemine ait en erken mescid ve mezarlığı."
Tarihte Teslim Olmamış Kentlerden BiriSillyon Antik Kenti’nin, Pamphylia ovasında yüksek tepe üzerinde kurulduğu için korunaklı yapısı olduğunu belirten Dr. Taşkıran, “Helenistik döneminden Türk-İslam dönemine kadar Sillyon savunma sistemiyle ön planda olan bir kent. Helenistik dönemde Büyük İskender Anadolu’ya girdiği dönemde, Anadolu’da birçok kenti almasına rağmen Sillyon, Büyük İskender’e direnip teslim olmamış birkaç kentten biri. Bunu Bizans döneminde de görüyoruz. Bizans döneminde özellikle Arap akınları sonrasında 8. ve 9. yüzyılda bölgenin en korunaklı kenti olarak karşımıza çıkıyor. Bizans döneminde belli bir süre hazinenin ve silahların merkezi olmuş bir kent. Sillyon, karmaşa ve tehlike dönemlerinde bölgede aranan ve sığınılan bir kent özelliğine sahipken, tarihin hiçbir döneminde zapt edilmemiş bir kent olarak dikkat çekiyor" dedi.
"2020 Yılı Sillyon İçin Bir Milattır"“2020 yılı Sillyon için bir milattır" diyen Dr. Murat Taşkıran, şunları kaydetti: “Kentin M.Ö. 2 bin yıllarından Türk- İslam dönemine kadar sürecini ve serüvenini tüm ayrıntılarıyla yavaş yavaş ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Sillyon Antik Kenti kapalı bir kutu. Birçok soru işaretinin, bölge arkeolojisi ve Anadolu arkeolojisi anlamında cevaplayacak bir kent. Ekibimiz yaklaşık 30 kişiden oluşuyor. Ancak pandemi nedeniyle çalışmalarımıza daha küçük ekipler halinde ara ara devam ediyoruz."
Sillyon Antik Kenti’nin 18. yüzyıldan itibaren diğer Anadolu antik kentleri gibi literatürde yerini aldığını anlatan Dr. Taşkıran, ilk sistemli çalışmanın Pamukkale Üniversitesince 2009 yılında başladığını kaydetti. Taşkıran, “Bunun son ayağı ise 2018- 2019 yılında Pamukkale Üniversitesi olarak yaptığımız çalışmalardır. O çalışmalar, bugün başladığımız kazının hazırlayıcısı olan çalışmalardır" dedi.