Bilim insanlarının yürüttüğü çalışma sonuçlandı: Marmara Denizi'nde müsilaj tehlikesinden başa bir risk daha bulunuyor!

Marmara Bölgesi’nde müsilajdan sonra bir alarm daha verildi. Balıkesir’in Bandırma ve Erdek ilçelerinde dört farklı üniversiteden bilim insanlarının yer aldığı araştırma ekibinin müsilaj çalışmasının sonuçları yayımlandı. Geçtiğimiz yıl Haziran ayında deniz tabanından alınan örneklere bakıldığında, Marmara Denizi'nde tek tehlikenin müsilaj olmadığı, toksikle beraber iki farklı tehlike olduğu aktarıldı.

13.04.2022-15:38 - (Son Güncelleme: 13.04.2022-16:34) Bilim insanlarının yürüttüğü çalışma sonuçlandı: Marmara Denizi'nde müsilaj tehlikesinden başa bir risk daha bulunuyor!

Balıkesir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Abdullah Soykan, Prof. Dr. İsa Cürebal ve Uzman Furkan İnan, Ardahan Üniversitesi'nden Doç. Dr. Serkan Kükrer, Dr. Öğretim Üyesi Dilek Aykır, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi'nden Araştırma Görevlisi Dr. Şakir Fural, Manisa Celal Bayar Üniversitesi'nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilal Aydın'dan oluşan araştırma grubu, Erdek ve Bandırma körfezlerinde deniz dibinden topladıkları toplamda 69 sediment ve karot örneğinin, laboratuvar ortamındaki incelemesini gerçekleştirdi. Yapılan laboratuvar çalışmasından sonra, araştırmanın sonuç bilgisi raporu duyuruldu. Söz konusu raporda; Erdek ve Bandırma körfezlerinin karşısındaki tek tehlikenin müsilaj olmadığı, alınan örneklerde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik elementlerin çoğaldığına dair örneklere de ulaşıldığı aktarıldı. 

Bilim insanlarının yürüttüğü çalışma sonuçlandı: Marmara Denizi'nde müsilaj tehlikesinden başa bir risk daha bulunuyor!

Kanalizasyon ve sanayi atıkları alg çoğalmasına neden oluyor

Müsilaj probleminin ortadan kaldırılmasıyla alakalı gerçekleştirilen çalışmada, ekip, oldukça garip sonuçlar elde etti. Yürütülen çalışma ve incelemelerden bulunan verilere göre; "Denizin dibini kaplayan çamur (sediment) tabakasının özellikle üstten 10 santimetrelik kısmında müsilaja sebep olan türlerin aşırı üremesini teşvik eden azot ve fosforun uluslararası kriterlerin çok üzerinde birikim yaptığı tespit edilmiştir. Bu birikime paralel olarak sedimentte aşırı alg üremelerinin göstergelerinden, klorofil ve biyojenik silika konsantrasyonunun da yüksek olduğu belirlenmiştir.

Bu durum, azot ve fosfor varlığı ile alg artışları arasında doğrudan ilişkiyi göstermektedir. Sedimentin 10 santimetreden daha derinde bulunan kısımlarında ise azot ve fosfor azalışı ile uyumlu düşük birincil üretim gözlenmiştir. Bu durum, kanalizasyon ve sanayi atıklarının Marmara Denizi'ne yoğun şekilde deşarj edilmediği dönemlerde günümüzdeki gibi rahatsız edici alg çoğalmalarının olmadığına işaret etmektedir." açıklamaları yapıldı.

Raporda, Erdek Körfezi'nin civarında öncelikle tarım, sanayi ve yerleşme merkezleri olacak şekilde antropojenik aktivitenin yoğunlaştığının saptandığı da aktarılarak, "CBS verilerine dayalı mekansal analiz ve çok değişkenli istatistik sonuçları, Erdek Körfezi'ndeki azot, fosfor ve potansiyel toksik element kaynağının körfez çevresi ve Gönen Çayı havzasında sürdürülen antropojenik faaliyetler olduğunu göstermiştir. CBS ile yapılan mekansal analizler Bandırma Limanı'nın iç kısmı ve kıyı hattında bulunan sanayi tesisleri açıklarının önemli azot fosfor ve potansiyel toksik element birikim noktaları olduğunu göstermektedir." ifadeleri kullanıldı.

Bilim insanlarının yürüttüğü çalışma sonuçlandı: Marmara Denizi'nde müsilaj tehlikesinden başa bir risk daha bulunuyor!

Alg artışları ekosisteme zarar verecek

Müsilaj sorununa dair yürütülen çalışma raporunda “Müsilajla Mücadele Eylem Planı”nın bir an önce uygulamaya konmasının gerekliliğinin altı çizilerek şu açıklamalar yapıldı:

"Her alg artışı müsilaj ile sonuçlanmayabilir. Müsilajı yaratan türler, toplam alg komünitesi içindeki bir gruptur. Önümüzdeki yıllarda değişen koşullara bağlı olarak başka özelliklere sahip türlerde de artışlar olabilir. Ancak kesin olan şudur ki aşırı alg artışlarının tamamı ekosisteme zarar verecektir. Araştırma bulgularımız; Müsilaj ile Mücadele Eylem Planı'nın hızlı şekilde uygulanması, Marmara Denizi'ne atık deşarjının durdurulması için kentsel ve endüstriyel kaynakların yanında eylem planının 12'nci maddesinde değinilen havza içi kaynaklara daha fazla odaklanılması gerektiğini göstermektedir.

Müsilaj ile Mücadele Eylem Planı, Marmara Denizi'nin ekolojik bozulmadan kurtarılması için oldukça etkin maddeler içermektedir. Ancak eylem planında sadece azot ve fosfata dikkat çekilmiştir. Araştırma bulgularımız Marmara Denizi güney kıyılarında potansiyel toksik element kirliliğinin varlığını göstermektedir. Bu nedenle, cıva, arsenik, kadmiyum vb. toksik kirleticilerin müsilaj eylem planına dahil edilmesini öneriyoruz. Marmara Denizi'nin ve Türkiye'nin bütün sulak alanlarının ekolojik risklerden korunması için yerel yönetimler ve yetkili kurumlar ile iş birliği içerisinde çalışmaya devam edeceğiz. Karar vericilere sağladığımız verilerin sulak alanlarımızdaki ekolojik risklerin azaltılması ve önlenmesinde etkili olacağını düşünüyoruz."

YORUM YAZ..
Modal