Bel Ağrısı 40 Yaşından Önce Başlamışsa Dikkat!

Genellikle gün içinde yaşadığımız bel ağrısının çok fazla ayakta durmak ya da oturmanın vermiş olduğu rahatsızlık olarak düşünürüz. Ama bunun ankilozan spondilit olabileceğini biliyor muydunuz? İşte detaylar...

27.07.2020-09:40 - (Son Güncelleme: 27.07.2020-09:18) Bel Ağrısı 40 Yaşından Önce Başlamışsa Dikkat!

Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Kuru, halk arasında Ahmet Mete Işıkara ve Suna Pekuysal hastalığı olarak bilinen ankilozan spondilit (AS) hastalığı hakkında önemli bilgiler vererek hastalara önerilerde bulundu.

ANKİLOZA SPONDİLİT NEDİR?

İltihaplı bir romatizma hastalığı olan, omurga ve leğen kemiğindeki eklemleri tutan ankilozan spondilit (AS) kendini en çok bel ağrısıyla belli eder. Bel ağrısı sebebiyle doktora başvuran hastalara konulan yanlış bel fıtığı teşhisi ise AS'nin erken evrede teşhis edilmesini engelliyor. Bel ağrısı eğer 40 yaşından önce başlamışsa, istirahatle geçmeyip egzersizle düzeliyorsa, sinsi başlangıçlıysa, gece uykudan uyandırıyorsa ve sabah tutukluğu yaratıyorsa ankilozan spondilit hastalığına dikkat etmelisiniz.

ANKİLOZAN SPONDİLİTİ TEŞHİSTE AİLE ÖYKÜSÜ ÇOK ÖNEMLİ

Ankilozan spondilitin sebebinin kesin olarak bilinen bir hastalık olmadığını ifade eden Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Kuru, 'Eğer sebebi net olarak bilinseydi tedavisi çok daha kolay olurdu. Genetik faktörler ve yatkınlık çok önemli. AS'li hastaların çok büyük bir kısmında HLA-B27 adı verilen bir antijen mevcut. Hastaya yapılan tetkikler sonucunda bu antijenin pozitif olarak bulunması, AS olasılığını artırır fakat tek başına hastalığı işaret etmez. Bunun dışında tetikleyici bazı faktörlerin de olması gerekir. Bu faktörlerden en çok mikrobiyal ajanlar üzerinde duruluyor ancak genel olarak 'Şununla karşılaşırsak biz bu hastalığa maruz kalırız' şeklinde bir şey ispatlanmış değil.

Omurga dışında hastalığa bağlı olarak göz ve bağırsaklar gibi vücudun diğer bölümlerinde de iltihap gelişebiliyor. Bu sebeple bel ağrısı problemleriyle gelen bir kişide sedef hastalığı, iltihabi bağırsak hastalığı (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) ya da göz kızarıp şişmesiyle kendini gösteren üveit hastalığı varsa hemen akla ankilozan spondilit gelmeli. Biz bel ağrısı şikayetiyle gelen bir hastaya bu hastalıklarından birinin ya da birkaçının akrabalarında olup olmadığını da sorarız. AS'de aile öyküsüyle tanıya gitmek çok kullanılan bir yöntemdir' dedi.

İLK BELİRTİ BEL AĞRISIDIR

İlk ve temel belirtinin bel ağrısı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ömer Kuru, 'Ancak tüm bel ağrılardan ayrılan özellikleri vardır. AS'de görülen bel ağrısı dinlenmeyle geçen, zorlanmaya bağlı gelişen bir ağrı değildir. AS'de iltihabi bir ağrı söz konusudur. Bir bel ağrısı 40 yaşından önce başlıyorsa, istirahatle geçmeyip egzersizle düzeliyorsa, sinsi başlangıçlıysa, gece uykudan uyandırıyorsa ve sabah tutukluğu yaratıyorsa o zaman bu iltihaplı bel ağrısıdır. Bu durumda ankilozan spondilit varlığını araştırmak gerekir' şeklinde konuştu.

Hastalığın iklime göre değil, yaşa ve cinsiyete göre farklılık gösterdiğini belirten Prof. Dr. Ömer Kuru, 'Başlangıç yaşı 40 yaşından öncedir. Genellikle 20'li yaşlarda başlar ve erkeklerde görülme riski kadınlara göre 3 kat daha fazladır. Dünyada görülme sıklığı yüzde 0.6 ila yüzde 1.4 arasındadır. Türkiye'de görülme sıklığı ise yüzde 0.5 civarındadır' şeklinde konuştu.

HASTA EĞİTİMİ TEDAVİDE ÇOK ÖNEMLİ

Hasta eğitiminin tedavideki önemini anlatan Prof. Kuru, 'Hastayı hastalığı konusunda bilgilendirmek, egzersize yönlendirmek, hastanın sigarayı bırakmasını sağlamak ve hekiminin önerdiği şekilde ilaç kullanmasını sağlamak gerekiyor.

YÜZDE 90'INDAN FAZLASI 45 YAŞINDAN ÖNCE GÖRÜLÜYOR

'Tıpta bazı hastalıkların sık görüldüğü yaş aralıkları vardır. AS'de vakaların yüzde 90'ından fazlası 45 yaşından önce görülüyor' diyen Prof. Dr. Ömer Kuru, 'Hastalığın neden erken yaşlarda ortaya çıktığı bilinmiyor. Erken yaşlarda başlaması tanı koymada hekime ipucu verir. 60 yaşında bir hastanın bel ağrısıyla gelmesi AS'yi düşündürmez. Ancak bu kişi genç ise akla gelen seçenekler arasında ankilozan spondilit de yer alır. Hatta eskiden askerlik çağındaki genç erkeklerin hastalığı olduğu, sadece erkeklerde görüldüğü düşünülürdü. Sonra yapılan çalışmalar aslında kadınlarda da bu hastalığın ortaya çıktığını gösterdi' dedi.

AS'ye tanı koymada son yıllarda çok önemli gelişmeler olduğunun müjdesini veren Prof. Kuru, 'Bunda hekimlerin farkındalığının artmış olması çok etkili oldu. Bir de eskiden tanı koymada röntgen çekilerek AS'nin vücutta tuttuğu sakroiliak eklemi görüntülemek tercih edilirken artık klinik muayene ve öykünün yanı sıra sakroiliak eklemin emarı (MR) ve HLA-B27 testi teşhiste çok daha önemli bir yer tutar hale geldi.

Sakroiliak eklem, kuyruk sokumu kemiğiyle (sakrum) leğen kemiğini birleştiren eklemdir. Ankilozan spondilit genellikle bu eklemin romatizmal iltihabı şeklinde başlar. Ancak AS zaman içerisinde yavaş yavaş ilerleyen bir hastalık olduğu için erken dönemlerde çekilen röntgenlerde bu iltihabı görmek mümkün olmazdı. Bu da geç ve yanlış tanı konulmasına sebebiyet verirdi. Eğer bir kişide 40 yaşından önce başlayan, sinsi ilerleyen, sabah tutukluğu yapan bir bel ağrısı varsa direkt sakroiliak eklemin emarı (MR) görülerek teşhis koyulmalı. Genel bel emarları bu aşamada doğru sonuç vermez' dedi.

DURUŞ VE SOLUNUM EGZERSİZLERİ TEDAVİDE ÇOK ÖNEMLİ

Özellikle duruş ve solunum egzersizlerinin tedavide önemli olduğunu ifade eden Prof. Ömer Kuru, 'Hastalar ilacını kullanıp kendini iyi hissettiği dönemlerde dâhil olmak üzere her gün 40-45 dakikasını egzersize ayırmak zorunda. AS öne doğru eğen bir hastalık olduğu için geriye doğru esnemeyi sağlayan kasları güçlendiren yüzme, basketbol gibi sporlarla uğraşmak yine oldukça fayda sağlar. Yine pilates gibi omurgayı güçlendiren egzersizlere de başvurulabilir. Ancak AS'li hastaların kemikleri, iltihabın yol açtığı tahribattan dolayı hassas olduğundan kırılmaya daha meyillidir. Bu nedenle AS'li hastalar Uzak Doğu, güreş gibi temas sporlarından kaçınmalı' şeklinde konuştu.

YORUM YAZ..
Modal