Cumhurbaşkanı Erdoğan, İspanya ve İtalya'ya yaptığı ziyaretler sonrası dönüş yolunda, aralarında Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 Yazarı Mehmet Acet'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Almanya'nın Tutumunda Değişim
Erdoğan, Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye'ye verilmesi konusundaki gelişmelere değinerek, Almanya'nın bu konudaki tutumunun yumuşadığını ifade etti. Erdoğan, "Almanya, Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye'ye satışı konusunda daha olumlu bir tutum sergilemeye başladı. Bu, savunma sanayii açısından önemli bir gelişme." dedi.
Avrupa Parlamentosu Seçimleri ve AB İlişkileri
Erdoğan, AP seçimleri ve Türkiye'nin AB ülkeleriyle ilişkilerine dair de önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerinin son dönemde pozitif yönde ilerlediğini belirten Erdoğan, "İbre bize döndü. Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönem başlayabilir. Özellikle İtalya ve İspanya ziyaretlerimizde bu yönde olumlu sinyaller aldık." diye konuştu.
İspanya ve İtalya Ziyaretleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İspanya ve İtalya'da yaptığı temaslarda, iki ülke ile Türkiye arasındaki işbirliği ve dostane ilişkilerin daha da güçlendiğini vurguladı. İspanya'da yapılan Türkiye-İspanya 8. Hükümetlerarası Zirve Toplantısı'nda önemli anlaşmalara imza atıldığını belirten Erdoğan, "Bu anlaşmalar, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri daha da ileriye taşıyacak." dedi.
Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Dönem
Erdoğan, Türkiye'nin AB üyelik sürecine de değinerek, "AB ile ilişkilerimizde yeni bir döneme giriyoruz. Özellikle son ziyaretlerimizde aldığımız olumlu geri dönüşler, Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesi için önemli adımlar atacağımızın sinyallerini verdi." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, Türkiye’nin savunma sanayi ve AB ile ilişkilerinde önemli gelişmelerin habercisi olarak değerlendiriliyor. Özellikle Almanya'nın Eurofighter satışı konusundaki tutumunun yumuşaması, Türkiye'nin savunma gücünü artırma yönündeki adımlarında önemli bir ilerleme olarak görülüyor.
Filistin'in devlet olarak tanınması
SORU: Türkiye ile İspanya arasındaki ticari ve kültürel bağlantılar iki ülke için, özellikle de Filistin hususunda ortaklaşa takındıkları tavırlar, bütün dünya ve insanlık için ne vadediyor, ne beklemeliyiz?
CEVAP: İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan katliamları karşısında İspanya ile duygularımızın çekincelerimizin ve itirazlarımızın ortak olduğunu görmek sevindirici. Özelikle Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda İspanya, zifiri karanlıkta insanlık gemisine yol gösteren bir deniz feneri olduğunu kanıtladı. Gerek insanlığın vicdanını harekete geçirici çağrıları gerekse cesur ve kararlı uygulamaları bunu perçinledi. Ancak insanlık gemisinin yoluna kazasız belasız devam edebilmesi için yeni deniz fenerlerine ihtiyaç var. Filistin meselesinde İspanya'yla aynı istikamete bakışımız şu bakımdan önem arz ediyor. İspanya malum bir Avrupa Birliği üyesi, Avrupa Birliği üyesi olmanın yanında aynı zamanda da NATO’da beraber olduğumuz bir ülke. İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan tavrı karşısında Filistin’in haklı direnişine yüreğini koyması ve hemen ardından da Avrupa ülkelerinden bazı çözülmelerin başlaması açısından da çok büyük önem arz ediyor. Özellikle Filistin'in devlet olarak tanınması konusunda İspanya'nın tavrının İsrail’e öyle ya da böyle destek olan devletler arasından çözülmeleri beraberinde getireceği inancındayım. Nitekim Sanchez'le yaptığımız ayaküstü görüşmelerde de “bunun devamı gelecek” yaklaşımları oldu. İnsanlığın karşı karşıya olduğu Filistin sınavından geçmek için daha çok ülkenin bence İsrail'e cesurca "dur" demesi ve barışın yanında yer alması gerekir. Ama İspanya gibi ülkeler bu adımı atınca, inşallah barışın yanında yer alacak ülkelerin sayısı da artacaktır. Biz de İspanya da diğer dostlarımız da insanlığa barışı vadetmeye ve bunun için çabalarımızı artırmaya devam etmeliyiz.
Ateşkes planları
SORU: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze ile ilgili aldığı ateşkes kararının hayata geçirilebilmesi, uygulanabilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Kısa zaman içerisinde bir ateşkes sağlanabilecek mi? Bir de Filistin devletinin tanıması konusunda yeni bir ivme başladı mı? Bu ivme bir sonuç verir mi sizce? İhtimali nasıl görüyorsunuz?
CEVAP: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bugüne kadar attığı adımlara dikkat ederseniz Amerika Birleşik Devletleri her zaman kesişim noktası olmuştur. Burada da büyük ihtimalle yine öyle olacak. Aslında bizim "dünya beşten büyüktür" tezimizin işaret ettiği nokta da burası. Çünkü İsrail aleyhinde alınması gereken kararlar söz konusu olduğunda Amerika, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni bloke ediyor. Şu anda alınan ateşkes kararında da benim endişem yine bir şekilde Konsey’i bloke edeceği şeklinde. Fakat öyle de olsa, böyle de olsa, bizim için en önemli adım Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden öte, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan çıkan kararlardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan çıkan olumlu kararlarda 150'ye yakın ülke ne yaptı? Bizim düşündüğümüz gibi düşündüler ve Filistin’in yanında yer aldılar. Bunları daha ileri taşımamız lazım. Bunu başardığımız takdirde bu yaklaşım zaman içerisinde inşallah Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni de belli bir noktaya çekecektir. Aslında mevcut durum Birleşmiş Milletler için de bir fırsattır. BM yapılanması başta İsrail olmak üzere bazı hukuk tanımaz ülkelerin yerle yeksan ettiği itibarını yeniden kazanmak istiyorsa, bu fırsatı çok iyi değerlendirmesi gerekir. İsrail’in durdurulması sadece Gazze’de huzuru sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda BM sistemine, uluslararası hukuka, insan haklarına karşı gerçekleştirilen İsrail saldırılarını da bastıracak. Bu sorumluluk öncelikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin omuzlarındadır. Birleşmiş Milletler’in sonunun Milletler Cemiyeti gibi olmasını istemiyorsak, bunu sağlamak mecburiyetindeyiz. Her zaman söylediğimiz gibi, bölgede nihai barışın yolu iki devletli çözümden geçer. Bu formül beraberinde kalıcı çözümü getirir. Güvenlik Konseyi üyelerinin Filistin’i devlet olarak tanıması bölgede iklimi değiştirebilir.
Biden'ın sunduğu ateşkes planı uygulanacak mı?
SORU: ABD Başkanı Joe Biden’in bizzat açıkladığı üç aşamalı bir ateşkes planı var. Fakat daha öncesinde de İsrail'in bu ateşkes çabalarını defalarca sabote ettiğini biliyoruz. Mesela Joe Biden yine Ramazan ayı öncesi bir ateşkes olacağını açıklamıştı ama olmamıştı. İsrail buna uymamıştı. Bu defa ümit var olmak için bu zemini müsait görüyor musunuz? Yani bu defa Joe Biden'in bizzat açıkladığı bu üç aşamalı ateşkes planına İsrail uyar mı sizce? Ümitli misiniz?
CEVAP: Kabataslak baktığımız zaman bu açıklamadan memnuniyet duyuyoruz. Ama bu BMGK’nın beş daimi üyesini Filistin’in yanına çekmeye yetmiyor. Buraya özellikle bakmamız lazım. Ben, inanıyorum ki, Amerika Birleşik Devletleri de İsrail’in artan şımarıklığından rahatsız. Bu rahatsızlığı Amerikan yönetimi açık açık dile getirmese de Amerikan üniversitelerinden, sokaklarından, öğrencilerinden, rektörlerden yükselen sesler, burada artık belli bir dönüşümün başladığını gösteriyor. Bu da İsrail’i ciddi manada rahatsız ediyor. Artık şundan herkes emin ki bu kervan böyle yürümez. İnşallah Amerika'da yaklaşan son seçimlerle birlikte hava çok daha farklı gelişebilir. Biden'in bu açıklamasından sonra bizim yaptığımız açıklamalar var. Dünyada birçok ülkenin bu konuda yaptığı açıklamalar var. İnşallah isabetli adımları hep beraber atarız ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden bu konuyla ilgili çıkacak kararlar bundan böyle çok daha farklı istikamette gelişir. Sayın Biden’dan bu planın bir seçim yatırımı değil, gerçekten ve samimi olarak Filistin’deki katliamları sonlandırmak için atılmış bir adım olduğunu ispat etmesi doğal olarak beklenir. Güvenlik Konseyi kararı bir adımdır, ancak yeterli değildir. Kağıt üstündeki bir çok kararın İsrail tarafından nasıl yok sayıldığını hepimiz biliyoruz. Sayın Biden da artık bir samimiyet testinden geçmektedir.
Eurofighter ne zaman alınacak?
SORU: Bu ziyaretinizde Eurofighter meselesi gündeme geldi mi? Almanya'nın bir blokajı var bunu aşmak mümkün olacak mı?
CEVAP: Bu konuyu Sayın Sanchez'le görüştük. İspanya’nın biliyorsunuz eğitim uçakları önemli. Bu eğitim uçaklarından bize verebilme şansları veya kabiliyetleri var. Ama Almanya'yla temas noktasında bu konuda bize yardımcı olma durumunu kendilerine söyledim. Eurofighter'la ilgili böyle bir görüşme yapabileceğini ifade etti. Ama hepsinden öte bizim için şu anda Eurofighter önemli. Bu konuda Almanya'da artık yumuşadı. İlgili bakanlarımız muhataplarıyla gerekli görüşmeleri yapıyorlar, yapacaklar. Bizim temel yaklaşımımız bellidir: ihtiyaçlarımızı öncelikle NATO müttefiklerimizden karşılamak isteriz. Fakat sürecin sonunda olumsuz bir sonuç elde edilirse alternatifsiz de değiliz. KAAN’ımız artık kanatlandı. İlerleyen dönemlerde seri üretimin başlaması ve envantere giriş sürecinin tamamlanması sonrası bu konuda sıkıntımız da kalmayacak. Bir dönem benzer süreci insansız hava araçlarında da yaşamıştık. O zaman da müttefiklerimizden bunları alamamıştık. Sonra ne oldu, insansız hava araçlarımızı en yüksek kalitede ürettik. Şimdi birçok ülke bunları alabilmek için Türkiye’nin kapısını çalar hale geldi.
Avrupa Parlamentosu seçimleri ve Türkiye - Avrupa Birliği ilişkileri
SORU: Avrupa’da aşırı sağ ve ırkçı partilerin yükselişini birkaç yıldır gözlemliyoruz. Son olarak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birçok ülkede sandıkta ciddi bir güç elde ettiler. Bu durum Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerini nasıl etkileyecek, Türkiye oluşan bu yeni durumla ilgili yeni bir strateji belirleyecek mi?
CEVAP: Şu anda özellikle bizim Avrupa Birliği üyesi ülkelerle atacağımız adımlarda ibre bizden yana dersem abartmış olmam. Bu konuyla ilgili olarak da şu anda Avrupa Birliği'nden Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılan partilerin çoğu Türkiye'nin ne denli haklı olduğunu kabul ediyor. Mesela onlardan biri İspanya Başbakanı Sanchez. Türkiye'nin duruşunu takdirle karşıladığını bizlere ifade etti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu noktada olumlu duruş sergiliyor. O da Türkiye’ye bakışı lehte olanlardan. Biz işimize bakacağız. Bu süreçte Türkiye'nin gerek Almanya'da gerek İngiltere'de gerek Fransa'da yakaladığı şanslar var. Biz bu şanslarımızı da güçlü durarak denemeye devam edeceğiz. Bizler uzun zamandan beri, yaklaşan tehlikeyi işaret ediyorduk. Özellikle Avrupa’da yükselen ırkçılığın bir tehlike olduğunu, buna imkan verilmemesi gerektiğini muhataplarımıza anlattık.
Sokaklarını, meydanlarını insanların kutsallarına hakarete, yabancı karşıtlığına açan, onların sırtlarını işlerine geldiği için sıvazlayan ülkeler, şimdi görmezden geldikleri gerçekle yüzleşti. Sık sık söylediğimiz bumerang etkisi işte tam olarak budur. Avrupa’nın "zararın neresinden dönersek kardır" anlayışıyla hareket etmesi ve gerçekçi tedbirleri hayata geçirmesi elzemdir. Yoksa bu ateş herkesi yakacak boyuta ulaşır. Terör konusunda da benzer bir tehlike söz konusudur. Testi kırılmadan Avrupa’ya çağrımızı tekrarlıyorum. Gelin terörün her türlüsü ile ayrım gözetmeksizin mücadele edelim. Gelin terör belasını birlikte gündemimizden nihai biçimde çıkartalım.