Deprem nedeniyle konutlarına zorunlu deprem sigortası (DASK) dışında konut sigortası da yaptırmak isteyen vatandaşlar yaz tatillerinde evlerini güven altına almak için bu hamleye başvuruyor. Son dönemde Türkiye’de vatandaşlar, zorunlu deprem sigortası (DASK) dışında konut sigortasına da daha fazla ilgi göstermeye başladı. Özellikle yaz tatilinde evlerinin güvenliğini sağlamak isteyenler, konut sigortasının sunduğu ek teminatlarla evlerini koruma altına almayı tercih ediyor. Ancak bu tercihin maliyeti, geçen yıla göre ciddi şekilde arttı. Geçen yıl ortalama 600 lira olan konut sigortası primleri, bu yıl 5 bin 300 liraya kadar yükseldi. Üstelik bazı banka ve sigorta şirketleri, müşterilere bilgi vermeden zamlı tarifelerle taahhüt yeniliyor. Bu durumun yasal olup olmadığı ve müşterilerin bilgisi dışında yenilenen taahhütlerden vazgeçme hakkı olup olmadığı ise merak konusu.
Konut sigortası DASK’ın tamamlayıcısıdır
TÜKONFED Sigorta Komisyonu Üyesi Enver Şişeci, konut sigortası hakkında bilinmesi gerekenleri ve tüketici haklarını Haber Global’den Şifa Kaymak'a değerlendirdi. Enver Şişeci, DASK'ın her konut için zorunlu olduğunu ve sadece depremin sebep olduğu riskleri teminat altına aldığını belirtti. DASK poliçeleri, deprem nedeniyle hasar gören binaların temel, duvar, tavan, taban gibi unsurlarını güvence altına alırken, konut sigortası bu kapsamın ötesine geçerek daha geniş bir koruma sağlıyor. Şişeci, konut sigortalarının enkaz kaldırma, kira gelirinin kaybı gibi teminatları da kapsayabileceğini ve bu sigortaların DASK'ın tamamlayıcısı rolünde olduğunu vurguladı.
Konut sigortası zorunlu olmayan, isteğe bağlı bir sigorta türü olarak karşımıza çıkıyor. Ancak Türkiye'de her dört evden birinde konut sigortası bulunuyor. Bu sigorta sahipliğinin bir kısmı tüketicilerin talebiyle, bir kısmı ise bankalardan kullanılan konut kredisi bağlantılı olarak yapılıyor. Bankalar, kredi verdikleri konutların risklerini bertaraf etmek için kredi süresince konut sigortası yaptırmayı talep edebiliyor. Şişeci, bankaların konut sigortasını yaptırma zorunluluğu olmadığını belirterek, tüketicilerin istediği sigorta şirketinden poliçe yaptırma hakkına sahip olduğunu ifade etti. Bankalar, tüketiciyi zorunlu bir sigorta şirketine yönlendiremez ve tüketici, istediği sigorta acentesinden poliçesini yaptırarak ilgili bankayı daini mürtehin olarak belirtebilir.
Sigorta primlerindeki artış konut fiyatlarından kaynaklı
Son dönemde konut sigortası primlerindeki ciddi artış, enflasyon ve değerleme kaynaklı olarak ortaya çıkıyor. Geçen yıl 1 milyon lira olan bir konutun bina bedeli, bu yıl 2 milyon liraya çıktığında sigorta primi de buna paralel olarak artıyor. Aynı şekilde eşya bedelindeki artışlar da primlerin yükselmesine neden oluyor. Örneğin, geçen yıl 50 bin lira olan bir konut sigortası poliçesi, bu yıl 200 bin lira civarında olabilir ve bu da sigorta primini artıran bir unsur olarak öne çıkıyor. Şişeci, sigorta acentelerinden farklı alternatif fiyatlarla poliçe teklifleri bulunabileceğini ve tüketicinin bu teklifleri değerlendirerek en uygun poliçeyi seçmesi gerektiğini vurguladı.
Tüketici istediği sigorta şirketine başvurabilir
Enver Şişeci, tüketicilerin poliçeden cayma veya iptal etme hakkı olduğunu belirterek, ‘’14 gün içinde cayma süresi içerisinde poliçe priminin tamamı, iptal durumunda ise gün esaslı hesaplama ile ödenen poliçe priminin kalan kısmı sigortalıya iade edilebilir. Bankalar, kredi ilişkisi olan konutların sigortasız kalmaması için sigorta yapılmasını isteyebilir, ancak tüketici istediği sigorta şirketinden poliçe yaptırma hakkına sahip.’’ ifadelerine yer verdi.