Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Normalleşmeye giden yolda önemli bir adımımız OSB’lerde Covid-19 testlerini başlatmak oldu. Bu testler rastgele, yani hastalık şikayeti olsun olmasın bu bölgelerde çalışan herkese yapılıyor. Kocaeli ve Ankara'da testler devam ediyor. Binde 3 civarında pozitif vaka ile karşılaşıyoruz. Tüm büyük sanayi şehirleri ve OSB'lerde önümüzdeki dönemde bu sistemi devreye almak istiyoruz” açıklamasında bulundu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) misafiri oldu. Varank, konuşmasının başında bütün dünyayı derinden etkileyen zor zamanlardan geçildiğine işaret ederek, “Küresel ekonominin bu sene en az yüzde 3 küçülmesi bekleniyor. Uluslararası ticarette yüzde 13 ile yüzde 32 arasında; doğrudan yabancı yatırımlarda ise yüzde 30 ile yüzde 40 arasında bir daralma öngörülüyor. Niyetim elbette sizleri rakamlara boğmak değil. Ancak, karşımızdaki manzara oldukça zorlu bir döneme işaret ediyor.
Dünya pandemilere yabancı değil. Bizler için yeni olan, bu pandemiyle mücadele ediş şeklimiz. Karantina ve sosyal mesafe gibi kavramlar hayatımızı yönlendirmeye başladı. Salgının yayılmasını engellemek için çoğu ülkede fabrikalar kapatıldı. Ülkeler içine kapandı. Ekonomik güç olmakla övünen ülkeler, temel sağlık ekipmanlarının üretiminde bile sınıfta kaldı. Küresel düzeni sorgulamaya, doğru bildiklerimizi yeniden tartışmaya başladık. Dünyanın en kalabalık şehirlerindeki manzaralar bize adeta korkuyla izlediğimiz bir bilim kurgu filminde yaşıyormuşuz hissi veriyor. Sanırım hiçbirimiz böyle bir 2020 yılı tahmin etmiyorduk. Bizi şaşırtmayansa bu zorlu süreçte Türkiye'nin gösterdiği mücadele performansı oldu. Salgın boyunca hem emsallerimize hem de gelişmiş ülkelere göre başarılı bir sınav verdik. İnşallah bundan sonra da vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
İlk günden itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde yerinde ve zamanında hareket ettiklerinin altını çizen Bakan Varank, şu açıklamalarda bulundu:
“Dinamik ve bütüncül bir kamu yönetimi yaklaşımı izliyoruz. Vatandaşımızın sağlığı kadar, ekonomik durumunu da dikkate alıyoruz. Sıkıntı çeken her kesime, işçisinden emeklisine, KOBİ'lerden girişimcilere, toplumun tüm katmanlarına dokunuyoruz. Biliyorsunuz istihdamda süreklilik için, kısa çalışma ödeneği ve nakdi destek imkanlarını en iyi şekilde kullandık. Her iki destekten şimdiye kadar 4 milyona yakın vatandaşımız yararlandı. 5 milyarın üzerinde bir meblağı emekçilerimizin hesaplarına yatırdık. Nüfusun en kırılgan kesimleri için, 3 ayrı fazda sosyal destek programları başlattık. Bu yolla 5 buçuk milyon haneye biner lira nakdi yardımda bulunduk. Kamu bankalarımız, finansa erişim konusunda kaynaklarını seferber etti. Üretim cephesindeyse hem salgının ülkemizdeki seyri hem de sektörden gelen talepler doğrultusunda fabrikaların kapatılması gibi bir anlayışla hareket etmedik. Sokağa çıkma kısıtlaması varken bile bizimle irtibata geçen firmaların çalışabilmesini sağladık. Bununla birlikte virüsün ekonomik etkileri Nisan ayından itibaren yoğun bir şekilde kendini hissettirdi.
Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm büyük pazarlarımızda talep durma noktasına geldi. Halk sağlığını korumak için aldığımız tedbirler de iç talebi baskıladı. Ancak Türk sanayisi bu dönemde hem üretim kabiliyetini ayakta tutma hem de değişikliklere hızla adapte olma becerisini fazlasıyla gösterdi. Gıdadan sağlık ekipmanlarının teminine varıncaya dek hiçbir konuda arz sıkıntısı çekmedik. Güçlü Ar-Ge ekosistemimiz sayesinde yoğun bakım solunum cihazı gibi bu dönemin en kritik ihtiyacını rekor sürede üretebildik.”
Büyümenin öncü göstergelerini ve sektörel gelişmeleri düzenli olarak izlediklerine vurgu yapan Varank, “Bizim en temel önceliğimiz, üretim cephesinde kalıcı bir toparlanmayı yakalamak. Tabii bunu yaparken rekabet gücümüzü ve üretken yatırımları artıracak politikalara da ayrıca odaklanıyoruz. Son iki haftada, reel sektörden normalleşme yönünde olumlu sinyaller geldi. OSB'lerdeki elektrik tüketimi Mayıs başından itibaren artmaya başladı. Otomotiv ana fabrikalarının tümü çalışıyor. Tekstil üreticileri kapasitelerini arttırmaya başladılar.
Gıda, kimya, ilaç ve ambalaj sanayi, salgınla birlikte daha yoğun çalışmaya başladı. Bu ay tüketici güven endeksinde artış oldu. Yani iç talep de canlanıyor. Ben düzenli olarak kısıtlamanın olduğu günlerde bile sektör temsilcileri, sanayi odaları, OSB yönetimleri ve sizin gibi STK'larla bir araya geliyorum. Sektörün nabzını içeriden tutmayı çok önemsiyoruz. Son dönemde yaptığım toplantılarda üretim cephesi yatırımdan, ihracattan ve ülkemizin önündeki fırsatlardan sıklıkla söz etmeye başladı. Herkes bir şekilde pandemi sonrası döneme kendini hazırlamaya çalışıyor. Aslında tek başına bu bile, ekonomide kalıcı toparlanma için, nasıl bir seferberlik ruhu olduğunu göstermesi açısından önemli. Bakanlık olarak biz de, bu potansiyeli hızla hayata geçirecek politikalara yön vermeye çalışıyoruz. Hasarın boyutlarını minimuma indirmek ve bu dönemin sunduğu fırsatları isabetli şekilde değerlendirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Sanayimizi her türlü şoka karşı daha dayanıklı hale getireceğiz” ifadesini kullanan Bakan Varank, açıklamasına şu sözlerle devam etti:
“Tabii bu noktada iki hususun altını çizmemiz lazım. Salgında yeni dalgayla karşılaşmamak için tedbirlere azami seviyede uyulması şart. Asla rehavete yer yok. Bununla birlikte değişen küresel dengeleri dikkate alıp, yeni normale en iyi şekilde hazırlanmak gerekiyor. En temel önceliğiniz, çalışanlarınızın sağlığını güvence altına almak olmalı. YASED üyeleri olarak sizler, kurumsallaşmış, güçlü şirketlersiniz.
Üretimin her aşamasını en ince detayına kadar planladığınızı düşünüyorum. Yeni normalin kodları; güvenli üretim, güvenli ticaret, güvenli turizm gibi tanımlamalar üzerinden şekillenecek. Biz tam da bu noktada sanayide ülke ve ürün güvenliğini artırmak adına kritik bir adım attık. Türk Standarları Enstitüsü ile birlikte normalleşme sürecinde sanayi tesislerinde alınması gereken önlemlere yönelik bir kılavuz hazırladık. Kılavuz sektörlere göre farklılaşan esnek bir çerçeve çiziyor. Firmalara büyük maliyetler getirmeyecek, basit ama etkili tedbirler alınmasını tavsiye ediyor. Bu tedbirleri yerine getiren firmalara bize başvurmaları halinde bir Covid-19 Güvenli Üretim Kalite Belgesi vereceğiz. Bu belgeyi alanlar pandemiye karşı dayanıklılığını artıracak.
Ayrıca hem iç pazara hem de dış pazara mal satarken rakiplerine kıyasla bir adım önde başlayacaklar. İşte Türkiye, daha dünyada standartların oluşmadığı bu alanda öncü bir adım attı. YASED üyeleri olarak gelin sizler de güvenli üretim belgelerinizi alın. Ana merkezlerinize de Türkiye'de yaptığınız üretimin güvenli ve belgeli olduğu mesajını verin. Hatta global pazarlarda bizim adımıza bu standardın tanıtımını yapmış olun. Normalleşmeye giden yolda bir diğer önemli adımımız da Organize Sanayi Bölgelerinde Covid-19 testlerini başlatmak oldu. Bu testler rastgele, yani hastalık şikâyeti olsun olmasın bu bölgelerde çalışan herkese yapılıyor. Kocaeli ve Ankara'da testler devam ediyor. Binde 3 civarında pozitif vaka ile karşılaşıyoruz. Tüm büyük sanayi şehirleri ve OSB'lerde önümüzdeki dönemde bu sistemi devreye almak istiyoruz.”
Yeni normale geçiş sürecinde iş güvenliğinin yanında, tedarik zincirlerinin nasıl konumlanacağının da son derece önemli olduğunun altını çizen Bakan Varank, “Küresel şirketler, bu dönemde üretimde tek bir merkeze bağlı kalmanın dezavantajını bizzat yaşayarak öğrendi. Sizlerin de çok iyi bildiği üzere şu an yatırım kararlarını tekrar gözden geçiyorlar. Çok büyük ihtimalle üretimde tek kutuplu dünya düzeninden çok kutuplu dünya düzenine doğru geçiş olacak. Yeni merkezler ortaya çıkacak, güç dengeleri değişecek. Doğrudan yabancı yatırımlar rekabet gücü kazanma, istihdam oluşturma ve Ar-Ge ekosistemini besleme yönleriyle kritik öneme sahip.
Küresel tedarik zincirlerini de, aslında bu yatırımların aldığı kararlar şekillendiriyor. Yani YASED olarak sizler, tam da bu işin başındasınız. Ana merkezlerinizin aldığı kararlar, tedarik zincirlerinin sadece bugününü değil, yarınını da doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla merkezlerinizin doğru yönlendirilmesi, geleceği de düşünüp isabetli yatırımlar yapması gerekiyor. Yatırım elçileri olarak sizler, Türkiye'nin resmini en iyi şekilde ortaya koymalısınız. Yeni dönemde dünyanın sayılı bölgesel tedarik ve inovasyon merkezlerinden biri olabiliriz.
Önümüzde mutlaka değerlendirilmesi gereken bir fırsat penceresi var. Ancak bu şekilde yatırım girişlerinde son yıllarda gözlemlediğimiz performansı tersine çevirebiliriz. Hazır küresel şirketler kendilerine yeni merkezler ararken, ülkemizin artılarını yüksek sesle muhataplarımıza anlatalım. Onları ikna edelim. Bakın ben, herhangi bir ülkenin yerini doldurmaktan bahsetmiyorum. Yeni bir oyuncu olarak, sunduğumuz avantajlarla piyasaya daha güçlü girmekten bahsediyorum. Salgında Türkiye sanayisi kendini ispatladı. Acil durumlara müdahale kapasitesiyle gücünü gösterdi. Zor zamanlarda nasıl inovatif çözümler üretebileceğini kanıtladı. Şu süreçte gösterdiğimiz seferberliği, gelin sizlerin de katkısıyla, normal zamanlara da yayalım. Bakanlık olarak aktif, öngörülebilir ve şeffaf bir ekonomi diplomasisi izliyoruz. Sektörlerle istişare etmeden, karar almıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte Ar-Ge, üretim, yatırım ve bölgesel kalkınma teşviklerinin hepsi tek bir bakanlıkta, bizim Bakanlığımızda toplandı. Bakın bu ilk defa oluyor. Fikirden ürüne, üründen pazara girişimcinin, yatırımcının yanındayız. Uyguladığımız politikalarda yerli ya da yabancı ayrımı da yapmıyoruz. Bu sınırlar içinde ürettiğiniz ve istihdama katkı sunduğunuz müddetçe bizim için sizler de yerli ve millisiniz. Hem mevcut yatırımları artırmaya hem de yeni yatırımlar çekmeye odaklanın. Üretimin yanında Ar-Ge merkezlerinizi de Türkiye'ye taşıyın. Yurt içindeki tedarikçilerden ve start-up'lardan daha fazla yararlanın. Dijitalleşme alanında sahip olduğunuz kabiliyetleri, tedarikçilerinize de aktarın. Hatta onlar için özel eğitim programları düzenleyin. Biz Bakanlık olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazırız” diye konuştu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustaafa Varank, “Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'yle birlikte ülkemizin Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejisi'ni yakında tamamlayıp sizlerle paylaşacağız. Yeni Ekonomi Programı hazırlanırken, bu konuyu özellikle gündeme almıştık. Haklılığımız ortaya çıktı. Zamanlaması da yeni dönemin ruhunu yakalamak adına aslında çok isabetli oldu. Sonuç ve etki odaklı bir stratejiyle, hızla yol almak istiyoruz. YASED'in hazırladığı rekabet analizi çalışması, strateji dokümanı için bize iyi bir baz verecek. Yol haritamızı gelin birlikte şekillendirelim. Sizlerden beklentimiz, ana merkezlerinize tam saha pres yapmanız. Kondisyonunuzu ve moralinizi yüksek tutup, oyuna en iyi şekilde asılın. Bu zorlu dönemin sunduğu fırsatlardan en iyi şekilde faydalanmak istiyoruz. Kabinemiz güçlü bir vizyona ve sağlam politika reflekslerine sahip. Yarınları siz değerli paydaşlarımızla şekillendirecek, dirsek temasında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.