Türkiye Dışişleri Bakanı olarak dış gündemdeki Doğu Akdeniz gerilimine yönelik önemli açıklamalarda bulunan Mevlüt Çavuşoğlu, Oruç Reis'in bakıma alınmasının bir taviz göstergesi olmadığını belirterek, Yunanistan'ın tavrında da herhangi bir değişikliğin olmadığını vurguladı.
Mevlüt Çavuşoğlu Ahmet Hakan'ın 'Tarafsız Bölge' adlı programında Doğu Akdeniz sürecine yönelik kritik değerlendirmelerde bulundu.
''ÇÖZÜME YANAŞMAYAN TUTUMU VARDI''
Yunanistan'ın son birkaç gündür ılık bir yaklaşım sergilediğine işaret eden Mevlüt Çavuşoğlu, ''Daha önce gerginliği arttırıcı mesajlar veriyordu. AB'yi arkasına alarak Rum Kesimi ile beraber çözüme yanaşmayan bir ülke tutumu vardı'' dedi.
''SANİYELER KALA BİZE KARŞI MISIR'LA ANLAŞTILAR''
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ricası üzerine diplomasi masasına oturduklarını dile getiren Çavuşoğlu şöyle konuştu:
''Oruç Reis gemisi, daha önce faaliyet gösterdiği alana gitmeden önce diplomasiye bir fırsat vermek istedik. Bu jestimize karşı Yunanistan tam tersi adımlar attı. Hatta ortak bir açıklama yapacaktık 7 Ağustos'ta.
Bu açıklamayla da istikşafi görüşmeler, güven arttırıcı toplantılar askerler arasında, aynı şekilde Dışişleri Bakanlıkları arasında siyasi istişarelerin başlayacağı, yüksek düzeyli işbirliği toplantısı var, onu Selanik'te yapacaktık. Bunları açıklayacaktık. Fakat saniyeler kala Yunanistan Mısır'a giderek bir anlaşma imzaladı. Dolayısıyla çözümden yana olmadığını gösterdi.
Biz de kararlılığımızı sahada gösterdik. Fakat son zamanlarda daha ılımlı mesajlar gelmeye başladı" açıklamasında bulundu.
‘’DAHA FAZLASINI İSTİYORUZ’ DİYORLAR’’
Yunanistan'ın ılık tavrına gerekçe olarak, AB'den destek alamamasını gösteren Çavuşoğlu, ''Oruç Reis'in bakım için limana dönmesini bahane ederek daha ılımlı mesajlar vermeye başladılar ama bir taraftan da 'Olumlu bir adım, bunun daha fazlasını istiyoruz' diyerek maksimalist tutumlarını sürdürüyorlar'' diye konuştu.
''ORUÇ REİS'İN BAKIMDA OLMASI TAVİZ DEĞİL''
Oruç Reis'in 90 günlük araştırma süresini sonlandırmadan bakıma alınmasının ardından muhalefetten gelen eleştirilere yanıt veren Çavuşoğlu şunları söyledi:
''Gemilerde ve uçaklarda hatta kullandığınız araçlarda da rutin bakımlar yok mu? Uçuş planınızı da yaparsınız ama periyodik bakımları uçaklara yapmak zorundasınız. Peki, gemide aynı şekilde periyodik bakım geldiği zaman illaki parça değiştirmeniz gerekiyor.
İkmal kısmı kolay ama bakım orada yapılamaz. Bir de açık havada gemi demirleyemez. Normal bir gemi değil, bir de aynı şekilde açıklarda da geminin demirlemesi mümkün değil. Gemi durursa aynı şekilde savaş gemilerinin de orada durması gerekiyor korumak için.
Periyodik bakım zamanı geldiği zaman gemi, limana gelir ve periyodik bakım yapıldığı zaman alana döner. Yavuz gemimiz örneğin kısa bir zaman önce bakımını tamamladı tekrar Doğu Akdeniz'e döndü, sondajını sürdürüyor. Aynı şekilde Barbaros Hayrettin Paşa da bakımından sonra sismik araştırmalarını sürdürüyor.
Dolayısıyla bu bakımın yapılması 90 günlük veya 50 günlük ne kadar sürecekse sizin yapılacağınız faaliyetten taviz verdiğiniz anlamına gelmez.''
''YUNANİSTAN, FIRSATI TERS TEPTİ''
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Yunanistan'a Oruç Reis'in bakım için limana dönmesi üzerinden mesaj gönderdiğini hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, ''Geçmişte bir fırsat oldu ama Yunanistan bunu ters tepti.
Şimdi Cumhurbaşkanımız da net bir şekilde söyledi. 'Gemimizi rutin periyodik bakım ve ikmal için bölgeden limana çektik. Bu süreci Yunanistan da bir fırsat olarak değerlendirebilir' demiştir.
Merkel'e de söyledi. Biz de yaptığımız açıklamalarda aynısını söyledik. Yunanistan esasen, bizden bir şeyler beklemektense kendisinin de olumlu adımları atarak bu ortamı bir fırsata çevirebilir. Biz bu adımları neden attık?
Rum Kesimi ve Yunanistan, yıllardır Mısır'la, İsrail'le anlaşmalar imzalayarak kendi bölgelerinde değişik firmalara lisanslar vererek tek taraflı faaliyetlerini devam ettirdi. Biz burada da ciddi uyarılarda bulunduk.
Sonra da üçlü-dörtlü formatlarda gaz formu oluşturarak 'Doğu Akdeniz Gaz Formu' gibi platformlar oluşturarak Türkiye'yi tamamen dışlamaya çalıştılar. Ve de Kıbrıs Türk halkının haklarını yok saydılar.
Bu sefer sadece Barbaros Hayrettin Paşa değil, kendi sondaj gemilerimizi satın alıp bölgede faaliyete başladık. Ondan sonra da bunların sesi çıkmaya başladı'' açıklamasını yaptı.
Türkiye'nin Oruç Reis gemisinin sismik araştırma yaptığı bölgedeki hakkının da saklı olduğuna vurgu yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ''Dolayısıyla bu fırsat da değerlendirilir, değerlendirilmez. Değerlendirilmezse biz yine aynı şekilde bakım bittikten sonra faaliyetlerimizi kararlı şekilde bugüne kadar sürdürdüğümüz gibi sürdüreceğiz'' ifadelerini kullandı:
"YUNANİSTAN, ÖNCE BU HARİTAYI REDDETMELİ"
Yunanistan'ın hazırlattığı Sevilla haritasına ilişkin konuşan Çavuşoğlu, şöyle dedi:
"Yunanistan'ın bu haritayı kabul etmediğini bir kere açıklaması gerekiyor. Bu harita durduğu sürece sorunları çözmemiz mümkün değil. Bu harita olduğu sürece müzakere de olmaz. Müzakere olsa da sonuç elde edemezsiniz. Sonuç elde edemedikten sonra da laf olsun diye, dostlar alışverişte görsün diye bir araya gelmenin faydası yok. Buradan müzakere istemiyoruz yorumu çıkmasın. Biz müzakere istiyoruz ama müzakereler sonuç alıcı ve hakkaniyet çerçevesinde olsun."
FRANSA, FIRSATI GANİMET BİLİYOR
Çavuşoğlu, Almanya'nın Doğu Akdeniz’e ilişkin daha sağduyulu, objektif ve yapıcı olduğunu dile getirirken, Fransa'nın da tam tersi tavır sergilediğini kaydetti.
Fransa'nın, AB ve Orta Doğu liderliğine hedeflediğini aktaran Çavuşoğlu, ''Fransa bu gerginlikleri artırarak silah satmak istiyor. Libya'da da öyle. Silah satan firmalar o ülkedeki bir bakanın şehrinde. Onun şehrindeki firmalar hep satıyor''
''YUNANİSTAN, ADALARI 1960'TAN SONRA SİLAHLANDIRDI"
'Yunanistan'ın Ege adalarını AK Parti döneminde silahlandırdığı ve hükümetin sessiz kaldığı' iddialarının asılsız olduğunu bildirien Bakan Çavuşoğlu, 1960'dan sonra adaların silahlandırılmaya başlandığını ve Türkiye'nin uyarılarda bulunduğunu södile getirerek şunları kaydetti: ''Bu adaların silahlandırılmasıyla ilgili Yunanistan'ın hatta geçmişte NATO'nun güvenlik planlarına dahil etme çabası var. Biz hep buna itiraz etmişiz ve bu kapsama sokmadık''