Tarık Bulduk| Özel Haber
Putin’in emriyle Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaş devam ediyor. Birçok ülke Rusya’ya karşı her alanda yaptırım kararı alırken, Putin söz konusu yaptırımları adeta yok sayıp ülkeleri kendi varlıklarıyla tehdit ediyor. Pandemiyle birlikte zaten oldukça zor durumda olan dünya ekonomileri ve ülkeler, savaşın getirdiği güçlükle bir sınavdan daha geçiyor. Sonuç ne olursa olsun savaşın hiçbir şekilde kazananı olmazken, Ukrayna halkı ve özellikle çocuklar, savaştan olumsuz olarak en çok etkilenen kısım olarak öne çıkıyor.
Avrupa, kendine yakışanı yapıyor
Ukraynalı vatandaşlar savaşın başından beri şiddetin hafiflediği anları fırsat bilerek ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar. 2 milyonu aşkın vatandaş Ukrayna’dan ayrılırken binlerce insan da metro ve sığınaklarda güvende kalmaya çalışıyor. Ukrayna’dan kaçmayı başaran ve farklı ülkelere sığınan mülteciler kötü durumlar yaşarken, Avrupalı ülkeler yine işlerine geldiği gibi davranmaya devam ediyorlar.
Beyaz tenli ve Müslüman değilse alkışlarla!
Ukrayna’dan ayrılarak İtalya’ya gelen aile ve çocuklar yaşamlarına orada devam etmeye çalışacaklar. İtalya’da yerel bir okulda eğitimlerine tekrardan başlayan Ukraynalı mülteci çocuklar, söz konusu okuldaki öğretmen ve öğrenciler tarafından kapıda alkışlarla karşılanıyor. Ukraynalı çocuklar için oldukça acı verici bir süreç olduğunun farkında olsak da İtalya’nın bu iki yüzlü davranışı tüm dünyanın gözü önünde sergileniyor.
Afrikalı göçmenleri gemiye aldığı için gözaltına alınmıştı
2019 yılında İtalya’da yaşanan olay, Avrupa’nın ve İtalya’nın mültecilere olan gerçek davranışını görmesine sebep olmuştu. Alman kaptan Carola Rackete, Akdeniz açıklarında 40 göçmeni ölümden kurtarmıştı. İtalyan polisi Akdeniz’de kurtardığı göçmenlerle birlikte Rackete’i iki haftadan fazla bir süre denizde bekletti. 15 günü aşkın bir süreçte denizde bekleyen gemi, sonrasında ülkenin güneyindeki Lampedusa Adası'ndaki limana yanaştı ve Sea Watch 3 gemisinin kaptanı Carola Rackete İtalya hükümeti tarafından tutuklandı. Geçen 2 haftalık süreçte İtalya’dan ya da herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinden limana yanaşma izni gelmemesinin yanında, ülkenin güneyindeki Lampedusa Adası'na yanaşmaya karar veren Alman kaptan İtalyan gemileri tarafından engellenmişti.
“Savaş gemisine direnme” suçlamasıyla yargılanan Rackete, Aşırı sağcı İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini tarafından, “Afrika’dan Avrupa’ya insan kaçıran suç şebekelerine yardım eden korsanlar” olarak nitelendirilmişti.
Gazeteci mülteciyi tekmelemişti
Batı dünyasının adeta insanlarla dalga geçermiş gibi yaptıkları davranışlar maalesef bunlarla da sınırlı değil. 2015 yılında Eylül ayında, Sırbistan sınırından Macaristan’a girmek için çaba sarf eden bir mülteci kafilesi vardı. Söz konusu kafile tabii ki kolay bir şekilde ülkeye giremedi ve üstelik bir gazetecinin yaptığı hareket insanlığa sığmıyordu. Mülteci kafilesinin Sırbistan sınırından Macaristan'a girişi sırasında Macar bir gazeteci, kafileden olan mülteci bir çocuğu tekmeleyerek uzaklaştırmaya çalıştırmıştı.
Radikal sağ konumda yer alarak yayın hayatına devam eden bir televizyon kanalında muhabir olarak görev yapan Petra László, Sırbistan’ın sınırından koşarak Macar topraklarına girmeye çalışan mültecilerle ilgili çekimler yaparken, diğer basın mensuplarının kameralarından kaçamamıştı. László, kameraların önünde mülteci bir kız çocuğunu tekmelemiş ve kucağında küçük bir çocuk taşıyan Suriyeli bir kişiye çelme takmıştı. Macar mahkemesine çıkarılan László, bu suçtan mahkum edilse de cezası askıya alınmıştı.
84 milyon göçmen
Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı işgalden önce, dünya genelinde yaklaşık 84 milyon yerinden edilmiş insan bulunuyordu. Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı’nın yapmış olduğu tahminlere göre her 95 kişiden 1'i bu veri içerisinde yer alıyor. Birleşmiş Milletler, Ukrayna'yı 4 milyondan fazla insanın terk etmesini beklediklerini ve bu şekilde bulunduğumuz yüzyılda Avrupa'nın en büyük mülteci krizi haline dönüşebileceğini belirtiyor.
Yalnız Ukraynalı mülteciler elbette bu alanda tek değil. Afganistan, Suriye, Irak ve Yemen'den gelen mülteciler geçtiğimiz yılın sonlarında Belarus ve Polonya sınırında mahsur kalmış, Polonyalı güvenlik güçleri ve dikenli teller aracılığıyla Avrupa Birliği’ne girmeleri engellenmiş ve adeta ölümle baş başa bırakılmışlardı. Ukrayna'dan gelen mültecilere özellikle Avrupa ülkeleri son derece çabuk ve birlikte bir cevap verirken aynı dikkatin Afganistan, Irak, Filistin, Suriye, Libya ve Yemen gibi iç çatışmaların yaşandığı ülkelerden gelen mültecilere verilmemesi Avrupa’nın bu konudaki tutarsızlığını gözler önüne seriyor.