Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, birçok kişide zatürre ve grip aşılarına karşı sanki koronavirüsünden korur gibi bir algının oluştuğunu, bu nedenle sağlık kuruluşlarının önlerinde aşı yaptırmak için kuyruklar oluştuğunu fakat böyle olmadığını belirtti.
‘ZATÜRRE VE GRİP AŞISI KOVİD-19’UN NEDEN OLDUĞU ZATÜRREDEN KORUMAZ’
Son günlerde birçok kişinin grip ve zatürre aşıları hakkında yanlış bir algıya sahip olduğunu vurgulayan Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, ‘Zatürre ve grip aşısı sizi COVID-19’un yaptığı zatürreden korumaz. Zatürre aşısı başka bir mikroorganizmanın neden olduğu zatürreden koruyan bir aşıdır. Grip aşısı da gribin ağır seyretmemesi için her sene, özellikle de bu sonbahar aylarında vurulan bir aşıdır. Bu sene COVID-19’un yaygın olarak görünmesi nedeniyle grip ve zatürre aşılarına olan talep de ciddi anlamda arttı. Hatta bu talep bazen Aile Sağlığı Merkezlerinde ciddi kalabalıklaşmalara ve ne yazık ki sağlık personellerine fiziki ve sözlü şiddete kadar vardı. Zatürre veya gribi COVID-19 ile eş zamanlı geçirdiğinde daha yüksek olabilecek risk grubunda kişiler var. Bu hastaların kimler olduğuna yönelik olarak da şuan da Bilim Kurulumuzun da bir rehber hazırlığı devam ediyor’ dedi.
KİMLER GRİP VE ZATÜRRE AŞISI OLMALI
Kimlerin satürre ve grip aşısı yaptırması gerektiği hakkında Bilim Kurulu’nun bir rehber hazırlığını belirten Kayıpmaz, ‘Genel anlamı ile kimlerin bu dönemde grip ve zatürre aşısını öncelikli olarak olması gerektiğini paylaşacak olursak; kronik kalp hastalığı olan, kalp yetmezliği olan kişiler, oksijene bağlı kronik akciğer hastalığı olan kişiler, kronik karaciğer, böbrek hastalığı olan kişiler, ayrıca bağışıklık sistemi baskılanan ve bağışıklık sistemi baskılayıcı ilaç öyküsü olanlar, organ nakli yapılmış kişiler, beyin omurilik sıvısında kaçağı olan kişiler, işitme kaybı olduğu için kulak içerisine işitmeye yarayan cihazın cerrahi yöntemle yerleştirildiği insanlar grip ve zatürre aşısını öncelikli olarak yaptırması gereken kişilerdir. Ayrıca kan kanseri, lenf kanseri, vücutta yaygın kanseri olanlar da yine bu kişiler arasında gösterilebilir. Dalağı doğuştan olmayan ya da dalağı sonradan cerrahi ile alınmış kişilerin de aşı yaptırması gereklidir’ şeklinde konuştu.
Bunun yanı sıra Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, virüsle temasta riskli grupta yer alan sağlık çalışanlarının da zatürre ve grip aşısı olması gerektiğini belirtti.
‘ERKEN BAŞLANAN İLAÇLAR VAKALARIN ZATÜRREYE DÖNÜŞ ORANINI AZALTIYOR’
Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar hızlı sonuç alınabileceğini ve zatürreye dönüşün o kadar az olacağını vurgulayan Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
‘Ağır hasta sayımızda, vefat ve yeni hasta sayımızda artış söz konusu. Yeni tanı konan hasta sayımız iyileşen hasta sayımızın önünde seyrediyor ne yazık ki. Bu da aktif vaka sayımızda artışla kendini gösteriyor. Her ne kadar Ankara’da İstanbul’da vaka artışı düşüş eğiliminde olsa da yine de yeni vakalarımız var. Bu yeni vakalar son buluncaya, son COVID-19 hastası tedavi oluncaya kadar bizim tedbirleri aksatmamamız lazım. Zatürre oranında yüzde 7’nin altına düşmüş durumdayız. Yani tanı konan vakaların yüzde 6.8 kadarı zatürreye dönüşüyor. Bunda etkenlerden birincisi erken tanı. Biz erken tanı konusunda çok iyi imkanlara sahibiz. Hastanelerimizdeki, laboratuvarlarımız, görüntüleme merkezlerimiz, tomografi imkanlarımız, PCR test imkanları son derece başarılı. Erken tanı konan hastalara da erken tedavi başlama şansımız var. Biz hastaların hastaneye başvurmuş ise, COVID-19 tedavisinde kullanılan ilaçlarını yanına vererek taburcu olmasını sağlıyoruz. Ayrıca bazı hastalarımıza da eve ilaçlarını götürerek erkenden ilaca başlamasını sağlıyoruz. Erken başlanan ilaçlar vakaların zatürreye dönüş oranını azaltıyor.’
‘HASTA SAYIMIZ AZALMA EĞİLİMİNDE’
Ankara’daki vaka sayısının stabilleştiğini fakat bu durumun en ufak bir gevşeme söz konusu olduğunda tersine dönebileceğinin altını çizen Kayıpmaz, ‘Kendi kliniğimizden örnek verebiliriz. 2 hafta öncesine göre olası vaka tanımına uyan hasta sayımız azalma eğiliminde. Bunda da az önce bahsettiğim, izolasyonun ve filyasyonun büyük önemi var. İnsanların da hastalığa karşı hassasiyet gösterip tedbirlere uyumu artırmasında bunun önemi var’ diye konuştu.