Kaygı bozukluğu olarak bilinen anksiyete, oldukça sık görülen
ve günlük yaşamı olumsuz etkileyen
psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Peki Anksiyete nedir? Anksiyete
belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Anksiyete bozukluklarının nedenleri
nelerdir? tüm detayları sizin için haberimizde bir araya getirdik. İşte anksiyeteye
dair detaylar…
Anksiyete yani kaygı bozukluğu yaşayan kişiler bazı durumlarda normal olmayan belirtiler gösterebilir. Anksiyetenin sebep olduğu kriz anlarında kişilerde panik seviyeleri yükselir ve normalin dışında sanki çok kötü bir şey olacakmış hissine kapılır. Yaşadıkları bu kriz anlarında içerisinde bulundukları durumu olduğundan çok daha kötü ve tehlikeli bir durum varmış gibi görmeye başlarlar. Anksiyete bozukluğu olan kişiler yaşadıkları bu kriz anında hissettikleri bu kaygı o kadar yoğundur ki sanki hiç geçmeyecekmiş gibi bir hisse kapılırlar. Fakat anksiyete bozuklukları çoğunlukla bilişsel davranışçı terapi uygulamalarıyla rahatlıkla kontrol altına alınabilir. İşte anksiyete bozukluğuna dair tüm merak edilenler…
ANKSİYETE (KAYGI) BOZUKLUĞU NEDİR?
Anksiyete, şiddetli bir korku ve panik duygusu hissidir. Birçok kişi hayattı içerisindeki önemli olaylar öncesinde kendisini korkmuş, telaşlı hissedebilir. Bu doğal bir duygu durumudur. Beklenen önemli olay sona erdiğinde korku, panik ve anksiyete duyguları da sona erer. Fakat kişi, korku ve panik duygusunu beklenen olay geçtikten sonra bile yaşam kalitesini etkileyecek düzeyde hissediyorsa kişide bir anksiyete problemi olduğundan söz etmek mümkündür.
ANKSİYETE BELİRTİLERİ NELERDİR?
- Sinirli, gergin, huzursuz hissetme
- Kötü bir şey olacakmış gibi hissetme, panik duygusu
- Kalp atışlarında hızlanma
- Nefes alışın hızlanması
- Terleme
- Ellerde titreme
- Kendini zayıf, güçsüz hissetme
- Odaklanmakta güçlük, dikkati kaygı yaratan düşünceden uzaklaştırmakta zorlanma
- Uykuya dalmakta güçlük
- Mide problemleri, hazımsızlık
- Kaygıyı kontrol etmede güçlük
- Anksiyeteye neden olduğu düşünülen durumlardan kaçınma hissi
Kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde yoğun bir panik duygusunun yanı sıra ellerde aşırı terleme, kalp atışlarında hızlanma, nefes almakta zorluk çekme, şiddetli baş ağrıları, mide krampları, sık idrara çıkma gibi fiziksel belirtiler de görülebilmektedir.
Araştırmalar, genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan kaygı bozukluklarında hem genetik hem de çevresel faktörlerin neden olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılar özellikle erken yaşta yaşanan travmatik olayların bireylerin korku işleme mekanizmalarında hassasiyete sebep olarak stres tetikleyicilerine karşı aşırı duyarlı hale gelmelerine yol açtığını da belirtmektedir.
SIK RASTLANAN ANKSİYETE TÜRLERİ
- Obsesif - kompulsif bozukluklar,
- Panik atak,
- Travmatik stres bozukluğu (TSSB),
- Genel anksiyete bozukluları,
- Sosyal fobi ve belirli bir obje ya da duruma karşı geliştirilen fobi çeşitleri olarak sıralanabilir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu: Kişinin günlük yaşantısına devam etmesine engel olacak şiddette yoğun ve süreğen bir kaygı durumu yaşamasıyla kendisini gösterir. Bu şiddetli ve yoğun kaygı duygusuna, huzursuzluk, sürekli yorgunluk hissi, konsantre olmakta zorluk, kaslarda kasılma ve uykuya dalmakta güçlük gibi semptomlar da eşlik edebilir. Yoğun kaygı oluşturan durumlar çoğunlukla günlük ev işleri, rutin toplantılar, işle ilgili olağan durumlarda da ortaya çıkabilmektedir.
Panik Atak: Panik atak yaşayan kişiler ortada hiçbir sebep veya uyaran yokken birden ortaya çıkan yoğun bir korku ve panik hissine kapılırlar. Panik atak yaşayan kişilerde aynı zamanda ellerde terleme, göğüs ağrısı, fazla hızlı ya da düzensiz kalp atışları, nefes alamama gibi fiziksel belirtiler de görülebilir. Panik atak yaşayan kişiler çoğunlukla bu durumu “kalp krizi geçiriyorlarmış” ya da “boğuluyorlarmış” gibi hissettiklerini ifade ederler.
Sosyal Kaygı Bozukluğu: Sosyal fobi olarak da bilinen sosyal kaygı bozukluğunda bireyler sosyal hayata karşı aşağılanacakları, reddedilecekleri ya da üstünlük taşlanacakmış gibi endişelerle yoğun bir kaygıya kapılabilirler. Bu sebeple sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişiler insanlarla bir araya gelmekten kaçınabilirler. Sosyal kaygı bozukluğunun en belirgin örnekleri toplum önünde konuşmaktan çok fazla korkma, yeni insanlarla tanışmaktan çekinme ya da toplum içinde yemek yemekten kaçınma şeklinde kendisini gösterebilir.
Fobiler: Fobiler, kişide belirli bir obje ya da durumlara karşı gösterilen aşırı korku olarak da ifade edilir. En sık rastlanan fobiler uçak fobisi, yükseklik fobisi, kedi- köpek fobisi, kapalı yerde kalma fobisi (klostrofobi), açık alanlara çıkma fobisi (agorafobi) olarak sıralanabilir. Fobiye sebep olan objeye karşı duyulan korku bazen o kadar şiddetli olabilir ki kişiler günlük hayatını idame ettirmede zorlanmaya başlayabilir.
Bir Sağlık Sorununa Bağlı Anksiyete Bozukluğu: Fiziksel bir sağlık sorunun sebep olduğu, şiddetli panik ve anksiyete semptomlarını içeren anksiyete bozukluğudur.
Seçici Konuşmazlık Bozukluğu: Çocuklarda görülen bir anksiyete bozukluğudur. Seçici konuşmazlık bozukluğu olan çocuklar konuşma yetilerinde fiziksel bir sorun olmamasına rağmen bazı durumlarda konuşmazlar. Seçici konuşmazlık bozukluğu olan bir çocuk okulda hiç konuşmazken, evde ailesiyle rahatlıkla iletişim kurabilir. Bu durum çocuğun okuldaki başarısını ve sosyal uyumunu etkileyebilir.
Ayrılma Kaygısı Bozukluğu: Genellikle çocukluk çağında görülen, çocuğun ebeveynlerinden ayrılmaya karşı gösterdiği şiddetli kaygıyı ifade eden bir kaygı bozukluğu türüdür.
ANKSİYETE BOZUKLUĞU NEDEN OLUR?
Anksiyete bozukluklarının neden kaynaklandığı tam olarak bilinememekle birlikte travmatik bir olayın veya genetik yatkınlığın anksiyete bozukluklarına neden olduğu düşünülmektedir.
ANKSİYETE BOZUKLUĞUNUN NEDENLERİ NELERDİR?
Tıbbi Nedenler: Bazı kişilerde anksiyete altta yatan tıbbi bir sağlık sorunundan kaynaklanıyor olabilir. Bazı durumlarda ise anksiyete belirtileri tıbbi bir rahatsızlığın ön işaretçileri olabilmektedir. Anksiyete belirtilerine neden olabilecek bazı tıbbi durumlar şu şekilde sıralanabilir;
- Kalp hastalıkları
- Diyabet,
- Tiroid problemleri, hipertiroid,
- Solunum yolu problemleri, astım,
- Madde bağımlılığı ya da yoksunluk,
- Kronik ağrılar ve huzursuz bağırsak sendromu,
- Savaş/Kaç mekanizmasını etkileyebilecek nadir tümörler.
ANKSİYETE BOZUKLUKLARI RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Bu alanda yapılan araştırmalar anksiyete bozukluklarında genetik ve çevresel faktörlerin bir arada etkili olduğunu gösteriyor. Anksiyete bozukluklarına neden olan başlıca faktörler şu şekildedir;
- Çocukluk çağında başlayan utangaçlık, davranışlarda tutukluk
- Kadın olmak
- Sınırlı ekonomik kaynaklara sahip olmak
- Boşanmış ya da dul olmak
- Çocukluk çağından itibaren stresli yaşam olaylarına maruz kalmak
- Kan bağı olan yakın akrabalarda anksiyete bozukluğu teşhisi konması
- Aile öyküsünde psikolojik problemler olması
- Öğleden sonra tükürükte kortisol seviyesinin artması (Özellikle sosyal kaygı bozukluğu risk faktörleri arasındadır)
ANKSİYETE BOZUKLUĞU NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Anksiyete bozukluklarında en sık tercih edilen tedavi yöntemleri antidepresan kullanımı ve psikoterapi uygulamalarıdır. En sık kullanılan psikoterapi uygulamaları ise konuşma terapisi ve bilişsel davranışçı terapi uygulamalarıdır. Bilişsel davranışçı terapi kişilerde anksiyeteye neden olan düşünce kalıplarını yeniden ele alınmasını ve farklı davranış alışkanlıkları edinmelerine olanak sağlayan bir psikoterapi türüdür.
DOKTORA NE ZAMAN GÖRÜNMEK GEREKİR?
Fazla kaygılı olduğunuzu düşünüyorsanız ve bu durum iş, aile ve özel yaşamınızı etkilemeye başladıysa, yaşadığınız korku, kaygı ve anksiyetenin kontrolünüzden çıktığını hissetmeye başladıysanız, kendinizi depresyonda hissetmeye, alkol ya da uyuşturucu kullanımına başladıysanız, yaşadığınız kaygıların fiziksel bir sağlık sorunu sebebiyle olabileceğini düşünüyorsanız ve intihar ya da ölüm ile ilgili düşünceleri aklınızdan çıkaramıyorsanız mutlaka bir doktora görünmeniz gerekmektedir.
ANKSİYETE ATAKLARINA KARŞI NE YAPILABİLİR?
- Hangi tür bir anksiyete bozukluğu yaşadığınızı, belirtilerini ve özelliklerini öğrenin.
- Mutlaka bir psikoterapist ile görüşmeye başlayın.
- Anksiyetenin sağlığınızı hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileyen bütünsel bir rahatsızlık olduğunu unutmayın.
- Anksiyete atağı yaşadığınızı anladığınız anda sizi destekleyen kişilerle iletişime geçin.
- Vücudunuzu düzenli olarak hareket ettirin, oturma sürenizi bir saatten uzun tutmayın.
- Vücudunuzun ihtiyacı olan uykuyu aldığından emin olun, gece uykunuzun bölünmemesine dikkat edin.
- Rahatlama tekniklerini öğrenin.
ANKSİYETE NASIL GEÇER?
Anksiyetenin tedavi edilmesi, bu problemin kaynakladığı psikolojik nedenlere bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Kaygı bozukluğunu tedavi etmeden kullanılan en yaygın yöntem bir uzman yardımı eşliğinde terapi görmek ve ilaç kullanmaktır.
Anksiyete tedavisi genellikle kısa zaman içinde olumlu sonuçlar alınan bir tedavi yöntemidir. Uzman tarafından verilen antidepresan ilaçlarının düzgün kullanımı ve kaygı bozukluğu olan hastanın terapilerde önerilen gündelik hayat alıştırmalarını yerine getirmesi ile bu sorundan kurtulmak mümkündür.
Alkol gibi madde bağımlılığı kaynaklı anksiyetelerde ise bu sorunun kontrol altına alınması biraz daha uzun sürmektedir.
ANKSİYETE ANINDA YAPILMASI GEREKENLER
- Uzmanlar tarafından önerilen 3-3-3 kuralı, anksiyete atağı geçirmekte olan kişinin zihnini sakinleştirmesinde etkili bir yoldur. Çevrenizde gördüğünüz 3 şeyin adını söyleyin. Daha sonra duyduğunuz 3 sesi söyleyin ve ardından da vücudunuzun 3 bölümü olan bileklerinizi, kollarınızı ve parmaklarınızı hareket ettirin.
- Oturur bir vaziyetteyseniz mutlaka ayağa kalkın ve dik durun. Bu hareket, aniden gelen korku ve kaygı durumuna karşılık, vücudunuza bir sorun olmadığı ve her şeyin normal bir şekilde devam ettiği mesajını iletmiş olursunuz. Böylelikle biraz daha sakinleşebilirsiniz.
- Anksiyete rahatsızlığı olanlar genellikle atak anında nefes almakta güçlü çekiyor gibi hissederler. Bu durumda bol bol derin nefesler alıp vermek yaşadığınız kaygıların hafiflemesine yardımcı olur. Tüm dikkatinizi alıp verdiğiniz nefesinize odaklayarak rahatlayabilirsiniz.
- Anksiyete atağının başlayacağını fark ettiğiniz andan itibaren şeker içeren gıdaları tüketmekten uzaklaşmalısınız. Kaygı-durum bozukluklarında, bu tarz yiyeceklerin iyi hissettirdiği düşüncesi yaygın olsa da bu düşünce doğru değildir. Atak anlarında bir bardak su veya yüksek proteinli gıdalar fiziksel semptomları azaltacaktır.
- Dikkatinizi başka yöne vermenize yardımcı olacak ufak işler yapmak da atak zamanlarında kişiyi içinde bulunduğu olumsuz ruh halinden uzaklaştıracaktır. Yürüyüş yapmak, komik bir şeyler izlemek gibi etkinlikler işe yarayabilir.